14 Şubat 2025

CHP’nin Yavaş’ı yok sayma lüksü yok

“Bu pazar seçim yapılsa” araştırmalarının sonuçlarına bakınca Yavaş, Erdoğan’a karşı daha şanslı gibi görünüyor ancak unutmamalı ki o sonuçlar CHP’nin adayı olarak gireceği bir seçim için anlamlı. Ancak arkasında parti desteği olmadan gireceği bir seçimde ikinci tura kalmasına yetecek bir sonuç alabilmesi mümkün değil.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu

Mansur Yavaş’ın önseçime girmeyeceğini açıklamasından sonra CHP’nin yapacağı önseçim “tek adaylı” bir seçim olacak.

O tek aday da Ekrem İmamoğlu’ndan başkası değil.

Elbette siyaset alanında ismini duyurmak isteyen birkaç kişi daha adaylığını koyacaktır ama bu durum seçimin “tek adaylı” olması gerçeğini değiştirmeyecek.

Önseçimi kazanacak adayın TBMM grubunda da onaylanacağını varsayabiliriz.

CHP’nin TBMM grubunda yapılacak oylama Kılıçdaroğlu ve ekibi için de yeni bir çıkış vesilesi olarak görülebilir belki ama üyelerin ezici çoğunluğunun oy verdiği bir adaya “hayır” diyebilmek o kadar da kolay olmayacaktır.

Önseçim yapılacağının kesinleşmesi İmamoğlu’nun da elini rahatlatacak bir durum.

Böylece, uzun süredir el altından, adını koymadan yürüttüğü “Cumhurbaşkanı adaylığı kampanyasını” açıktan yapabilecek.

Mansur Yavaş’ın son ana kadar araştırma sonuçlarını bekleyeceği ve orada kendisine bir şans gördüğü takdirde gerekirse bağımsız aday olarak seçime gireceği iddialarını ise ne kadar ciddiye almak gerekir, şu an için bilebilmek mümkün değil.

Bu daha çok iktidar yanlılarının bir temennisi gibi duruyor.

“Bu pazar seçim yapılsa” araştırmalarının sonuçlarına bakınca Yavaş, Erdoğan’a karşı daha şanslı gibi görünüyor ancak unutmamalı ki o sonuçlar CHP’nin adayı olarak gireceği bir seçim için anlamlı.

Seçimin öne alınarak Erdoğan’ın bir kez daha aday olmasının yolu açılırsa bu üçlü belki yanlarında bir dördüncü aday ile yarışacak ve öyle bir seçimde CHP seçmeninin İmamoğlu’na kendisini daha yakın hissedeceği de bir başka gerçek.

Bu tabloda Yavaş’ın böyle büyük bir siyasi riski almak isteyeceğini zannetmiyorum.

Yavaş’ın Ankara dışında yaşayan insanlar tarafından da başarılı bir belediye başkanı olarak görüldüğünü biliyoruz.

Ancak arkasında parti desteği olmadan gireceği bir seçimde ikinci tura kalmasına yetecek bir sonuç alabilmesi mümkün değil.

Bunun bir tek istisnası olabilir ki o da Erdoğan’a yeniden seçime girme fırsatının verilmemesi halinde ortaya çıkabilir.

O vakit seçim AKP adayı ile İmamoğlu arasında değil, İmamoğlu ile Yavaş arasında geçer ki bu, Erdoğan’ın seçime girmek için her türlü yolu sonuna kadar zorlayacağı gerçeği karşısında bir fanteziden ibaret.

Araştırmalar gösteriyor ki ekonomideki bunca sıkıntıya rağmen CHP ile AKP arasındaki fark araştırmaların hata payı içinde ve esasen başa baş durumdalar.

Seçimden hemen önce Hazine kesesinin ağzını açacak Erdoğan’ın bugünün “küslerinin” hepsini olmasa bile önemli bölümünü ikna edebileceğini de varsaymak gerek.

Bunu etkisiz kılacak şey güçlü bir program ve bu programın gereklerini yerine getirebilecek, Türkiye’yi yönetebilecek bir kadro ile seçmenin karşısında olmaktır.

Artık ok yaydan çıktığına göre, İmamoğlu ve CHP yönetiminin yapması gereken, seçmen nezdinde yüksek prestije sahip Yavaş’tan nasıl yararlanabileceklerini bulmak olmalı.

CHP’nin, Yavaş gibi bir politikacıyı yok sayabilecek bir lüksü yok.

***

Bir bürokrat niye tabanca alır?

Bürokratların sipariş ettiği tabancalar Avrupa’da 7 bin 200 Euro’ya satılıyormuş. Gümrük vergisi, ÖTV, KDV derken fiyatı yarım milyon lirayı geçer sanıyorum ama bu tablo gösteriyor ki Adalet Bakanlığı, memurlarına iyi maaş veriyor!

Adalet Bakanlığı’nda görevli üst düzey 14 bürokrat dünyada sadece 500 kişide bulunan özel bir tabanca sipariş etmiş.

Veli Toprak’ın, Sözcü’deki haberine göre Çekya’da üretilen bu tabancalar 17 + 1 mermi alabiliyor, geri tepmesi son derece az.

Bu tabancalar MKE tarafından ithal edildikten sonra 14 üst düzey bürokrata dağıtılacakmış.

Bürokratların “bireysel silahlanma yarışına” böyle en tepeden girmek istemeleri enteresan bir durum.

Ve doğrusunu isterseniz bunun “kişisel güvenlik” konusuyla izah edilebilmesi de o kadar kolay değil.

Bu kişiler bu kadar önemli bürokratlarsa zaten yeterince korunuyor olmalılar.

Ellerinde böyle gelişmiş tabancalarla kovboyculuk oynamaları en başta koruma hizmeti veren polislerin işini zorlaştırır.

Bu tabancalar Avrupa’da 7 bin 200 Euro’ya satılıyormuş.

Gümrük vergisi, ÖTV, KDV derken fiyatı yarım milyon lirayı geçer sanıyorum ama bu tablo gösteriyor ki Adalet Bakanlığı, memurlarına iyi maaş veriyor!

Gözümüz yok elbette ama ben Adalet Bakanı’nın yerinde olsam, bu kadar parayı bireysel silahlanmaya harcayacaklarına kendileri ve aileleri için daha hayırlı işler için kullanmalarını önerirdim.

***

Ben diyorum: O oyuncu bir sahtekâr

İnsanları hapse tıkmaya meraklı savcılarımız ve hakimlerimiz belli ki şüphe kontenjanlarını muhalif karakterlerle doldurdukları için futbol alemine eğilemiyorlar!
Mertens

Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, oyuncusu Mertens’e yönelik eleştirilere tepki gösterdi. “Kimse benim oyuncuma sahtekâr diyemez” dedi.

Buruk iyi bir hoca, oyucularını korumak istemesi de normal ama bu durum Mertens’in bir futbol hırsızı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Sosyal medyada Mertens’in kendisini nasıl yerden yere atıp, hakem kandırmaya, rakip oyuncuya kart göstertmeye, penaltı kazanmaya, gol iptal ettirmeye çabaladığı ile ilgili sayısız video var.

Çoğunda da bizim hakemlerimize bunları yutturabiliyor.

Onun için Buruk kızsa da ben söylüyorum: O oyuncu bir sahtekâr!

Normal şartlar altında Türk hakemleri düzgün hakemler olsalar Mertens ve Torreria gibi oyuculara özel bir dikkat gösterirler.

Ama şartlar normal değil gibime geliyor.

Bu “anormallik” nereden geliyor?

Bunu bilemeyiz. Ben öteden beri yasa dışı bahisten şüpheleniyorum ama bunu ispat edemem.

İnsanları hapse tıkmaya meraklı savcılarımız ve hakimlerimiz ise belli ki şüphe kontenjanlarını muhalif karakterlerle doldurdukları için futbol alemine eğilemiyorlar!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İklim değişikliğine bağlı zihnî küşayiş

Cumhurbaşkanı Erdoğan uçaktan indiğinde Ankara’ya yayılan Malezya havasının etkisiyle HÜDA-PAR’ın düzenlediği çalıştaya katılan AKP’li Mehmet Metiner’in, “farklı görüşlere faşizan ve üstenci bir dille parmak sallamak kimsenin haddine değildir” sözleri endişe verici; çünkü Adalet Sarayı’nın camları açılmadığı için Malezya havasından etkilenmeyen bir savcı ekibi işin başında

Ülkeyi kim "germek" istiyor?

Bu ülkeyi 2028 yılının mayıs ayına kadar yönetme yetkisi almış bir iktidar, neden bu kadar gergin? Ekonomiyi öyle bir hâle getirdiler ki gelecek seçimden umutları giderek azalıyor

Bayrak inmez, vatan bölünmez!

TÜSİAD üyeleri Maybach’larına atlayıp TBMM’yi basmaya mı gidiyorlar? Konuşmaktan başka ne yapıyorlar ki milli iradenin hassas bünyesi bundan etkileniyor? Bakan Tunç’un TÜSİAD yöneticilerine verdiği yanıt bir karikatürün ete – kemiğe bürünmüş halidir

"
"