28 Nisan 2023

Bekir Bey, bir daha düşünün derim

Böyle kolay kandırılan birisine insan ailesini emanet edebilir mi? Ya birileri onu yine kandırıp ailenizi kaçırırsa?

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "siz olsanız bir yere giderken ailenizi Kılıçdaroğlu'na mı emanet edersiniz, Tayyip Bey'e mi emanet edersiniz" diye sordu.

Bozdağ'ın kendi sorusuna yanıtı şu: "Ailemizi emanet edemeyeceğimiz insanlara ülkemizi lütfen emanet etmeyelim."

Bozdağ'ın üyesi olduğu partiye ve hizmet ettiği şahsa bakarak yanıtının "Tayyip Bey" olduğu sonucunu çıkarıyorum ve diyorum ki "Allah, Tayyip Bey'e emanet edilecek Bozdağ ailesinin yardımcısı olsun!"

Çünkü Tayyip Bey bu, bugün söylediğinin tam tersini yarın yapabilir, bugün verdiği sözü hiç vermemiş gibi davranabilir.

Recep Tayyip Bey tutarlılığı ile tanınan bir şahsiyet sayılmaz.

Mesela Devlet Bahçeli ile karşılıklı olarak birbirlerine söyledikleri sözleri Türkiye'de hangi kahvehanede rasgtele birisine söyleseniz, alacağınız yanıt en azından kafanıza fırlatılan bir çay bardağı olur.

Normal olarak birbirlerine böyle hakaret eden insanlar, karşılaştıklarında kavga etmeseler bile birbirleri ile konuşmamayı, selamlaşmamayı tercih ederler.

Ama Tayyip Bey ile Devlet Bey ortak oldular, şimdi birlikte başkalarına hakaretler yağdırıyorlar.

Bu tutarlı bir insan davranışı sayılmaz.

Bahçeli tek bir örnek olsa hadi neyse diyeceğim ama tek örnek de değil. Süleyman Soylu'dan tutun, Numan Kurtulmuş'a kadar, aralarında Hizbullahçıların da olduğu geniş bir yelpaze.

Bununla da kalmıyor.

Mesela Mavi Marmara gemisinin İsrail'e gitmesine önce izin verip onca insan öldürüldükten sonra da "giderken devrin Başbakanına mı sordunuz" diyen de Tayyip Bey idi.

Fetullahçı çeteye, bizlerin onca uyarısına rağmen "ne istedilerse veren" ama sonra "Rabbim beni affetsin" diyen de kendisiydi. Meğerse Fetullahçılar kendisini "aynı menzil – i maksuda gidiyoruz" diye kandırmışlar!

Tayyip Bey'i "kandıran" o kadar çok ki:

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, 2013'te silah bırakma sözü veren PKK, IŞİD ile mücadele edeceğim sözü verip muhaliflere saldıran Putin, ve YPG konusunda Obama.

Böyle kolay kandırılan birisine insan ailesini emanet edebilir mi? Ya birileri onu yine kandırıp ailenizi kaçırırsa?

Üstelik şu cümle de Bekir Bozdağ'a ait: "Bu kadar önemli görevlerde bulunan birisinin 'Ben yanıltıldım' demeye hakkı yoktur." (30 Kasım 2017)

Bitmiyor: Emekli yaşının düşürülmesi ile ilgili talepleri yıllarca reddedip, sonra hiçbir şey olmamış gibi EYT'yi çıkaran da Tayyip Bey oldu.

Kılıçdaroğlu'nun seçmene vaatlerini duyduktan sonra önce "bunlar yapılamaz" deyip, sonra yapan da Tayyip Bey.

Yani diyeceğim o ki Tayyip Bey, öyle çok güvenilecek bir şahsiyet değil, kolay kandırılıyor, kolay yanılıyor, bugün ak dediğine yarın sabah kalkınca kolayca kara diyebiliyor.

Bekir Bey'e ailesini kime emanet edebileceği konusunu tekrar düşünmesini öneriyorum. Aman diyeyim!

Adalet Bakanı ve Şanlıurfa'dan AK Parti milletvekili adayı olan Bekir Bozdağ, "Şanlıurfa Eşraf Buluşması"nda konuştu.

* * *

Suç bu işin neresinde?

Uçankuş TV'nin sahibi Can Tanrıyar, gözaltına alındı.

Bu işlemin nedeni İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Muhammed Yakut ile ilgili olarak yürüttüğü soruşturma.

Muhammed Yakut sosyal medyadaki video paylaşımları nedeniyle gündeme gelmiş bir kişi.

Daha önce adını hiç duymamıştım.

Tanrıyar'ın gözaltına alınma nedeni Yakut'un yayınladığı videolar ile ilgili olarak "bilgi, belge, fotoğraf aktarımında bulunması."

Savcılık açıklamasında ayrıca başka bir kişiye yönelik "nitelikli yağmaya teşebbüs" suçlaması da var.

Bu ikinci suçlama ile ilgili olarak söyleyebileceğim bir şey elbette yok. Savcılık soruşturması tamamlanır, iddianame yazılır ve mahkûmiyet gerçekleşirse hepimiz olayı öğrenmiş oluruz.

Uzun bir süreç yani.

Dikkatinizi çekmek istediğim husus savcılığın açıklamasında yer alan "bilgi, belge, fotoğraf aktarımında bulunması" meselesi.

Bir gazetecinin bilgi, belge, fotoğraf vs. elde etmesinde ve bunu birileriyle paylaşmasında nasıl bir suç var, anlayamadım.

Bildiğim kadarıyla kanunsuz suç ve ceza olmaz, kanunlarımızda da böyle bir suç, eğer söz konusu "bilgi, belge ve fotoğraflar" devlet sırrı niteliğinde değilse, yok.

Öte yandan "bilgi, belge ve fotoğraflar" varsa bu, Muhammed Yakut'un sosyal medyada paylaştığı açıklamaların doğru olduğu anlamına mı geliyor?

Bir tuhaf durum var yani.

Savcılığın cezalandırmasını isteyeceği suç nedir ki bunun kanıtı "bilgi, belge ve fotoğrafların paylaşılması" olabiliyor?

Yoksa amaç kanunları zorlayarak videoların kızdırdığı birilerinin yüreğini ferahlatmak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün ne demişti: Türkiye hukuk devletidir!

Savcılar tersini kanıtlamak peşinde mi?

Can Tanrıyar

* * *

Utanması gereken kimdir?

Geçen gün Oda TV'de, takma isimle yayınlanan bir haber, İyi Partili bir milletvekilinin eşcinsel ilişkisi ile ilgili bir videonun varlığından söz ediyordu.

İyi Partili yöneticiler, bu haberin partiye karşı düzenlenmiş bir "operasyon" olduğu kanaatindeler.

Bu, kuşkusuz böyle bir operasyon.

Adnan Hocacılar, Fetullahçılar geçmişte bu yöntemi sıkça kullandılar, onun için bir politikacının gizlice çekilmiş bir videosundan söz ediliyorsa bundan kuşkulanmamak yersiz olur.

Öte yandan şu da var: Bir milletvekilinin eşcinsel olması, görevini doğru düzgün yapmasına engel teşkil etmez.

Özel hayatıdır ve özel hayatı ile ilgili konuları görevine karıştırmıyorsa, söylenecek tek şey vardır: Kime ne? Sana ne, bana ne?

Denilebilir ki "bir milletvekili kamuya karşı sorumludur, özel hayatı ile ilgili de olsa seçmenlerini yanıltacak tutum içinde olmamalıdır."

Bunu söyleyenler de haksız sayılmazlar.

Ancak o zaman oturup bütün toplumumuzu sorgulamalıyız: Ülkemizde eşcinsel olduğunu saklamak durumunda kalan insanlar, bunu keyiflerinden mi yapıyorlar, toplumun bir kesiminin nefret objesi haline getirilmek istenmiş olmalarından ya da toplumsal baskıdan dolayı mı?

Doğru yanıt ikincisi olmalı, kimse gerçek kimliğini saklayarak yaşamak istemez.

Buna mecbur kalıyorsa, sorumlusu buna zorlanan kişi değil, o toplumsal iklimin devamı için ortalığı velveleye verenlerdir.

Bu tür videolarla habercilik yaptığını düşünmek, seçim kampanyalarında LGBT bireyleri bir nefret objesi haline getirenlere hizmet etmekten başka bir sonuç yaratmaz.

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

“Bu şey”, nasıl bir şey?

Apo’nun sözleriyle “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigma”, Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır’da açıkladığı gibi “sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husus” ise TBMM’de grubu olan partiler ile konunun ne alakası var, İmralı heyeti niye gidip geliyor?

Halk “güçlü lider” arıyor

Özgür Özel, gerçekten CHP’yi iktidar yapan adam olarak tarihe geçmek istiyorsa bunun yolu belli: Tek tek Erdoğan'a karşı üstün görünen İmamoğlu ve Yavaş ikilisinden birinin önünü açacak. CHP’lilerin kimi daha çok benimseyeceğini bilemem. Ancak İmamoğlu ve Yavaş’a önerim şu ki, eğer niyetiniz varsa ortaya çıkın. Programınızı, ekibinizi halka tanıtmak için vaktiniz daralıyor

Popülist bir sivil darbeye ne kadar hazırız?

Türkiye’de güçler ayrılığının hâli ortada. Cumhurbaşkanı sadece yürütmeyi değil, yasama ve yargıyı da kontrol ediyor. İdarenin anayasal sınırlarının dışında hareket edebilmesini önleyecek kurumlar, yargı ve yasama organları doğrudan idareye bağlı. Buna ‘güçlü bir değişim için kuvvetli bir figür bekleyen’ halkın otoriterizme olan eğilimini de ekleyelim. Türkiye demokrasisini bekleyen darbe tehlikesi burada yatıyor…

"
"