16 Kasım 2024

Daha iyi sevmenin yedi yolu

The New York Times’ın “Modern Love” köşesinin editörü Daniel Jones, 20 yıldır okuduğu mektuplardan süzülen deneyimlerinin ışığında “Daha iyi sevmenin yedi yolu” başlıklı bir yazı kaleme aldı. O yazıyı bu sayfaya sığdırabilmeme olanak yok ama sizin için özetledim...

Olaylar başladığında Yaser Arafat sağlık sorunları yaşıyordu ama hayattaydı. Facebook diye bir şey o yıl hayatımıza girmişti. iPhone’un icat edilmesine daha üç yıl vardı. O yıl doğan çocuklar sekiz yaşına geldiklerinde büyüklerin kendi aralarında “Tinder” diye bir şeyden söz etmeye başladıklarını fark etmişlerdi.

Yani neresinden bakarsanız bakın deve tellal, pireler berberdi, o günden bugüne değişmeyen iki şey oldu:

Birisi Recep Tayyip Erdoğan diğeri New York Times gazetesinin “Modern Love” köşesi.
İkisi de maşallah hâlâ ayakta.

Gazete, okuyucularının kişisel aşk deneyimlerini anlattıkları mektupların yayınlanacağı bir köşe açmaya karar verdiğinde takvim 31 Ekim 2004’ü gösteriyordu.

Köşenin editörü Daniel Jones, 20 yıldır her gün köşesine yollanan mektuplarla uğraşıyor.

Hiç tanımadığı insanların en gizli romantik, ailevi ve platonik ilişkileriyle ilgili yazdıklarını okuyor, içlerinden seçtiklerini tüm okuyuculara aktarıyor.

Bizler de bir röntgenci iştahıyla başkalarının özel hayatlarının en özel detaylarını takip ediyoruz.

Modern Love köşesi bu 20 yıl içinde sadece bir gazete köşesi olmaktan da çıktı, bir podcast, kitap serisi, canlı performanslar, 100 kelimelik kısa hikayelerden oluşan Tiny Love Stories ve ABD, Hindistan, Japonya ve Hollanda’da televizyon programlarını da içerecek şekilde büyüdü.

Daniel Jones, 20. yıl yazısında “Dünya 20 yılda çok değişti ve benim hayatım da değişti. Bu köşe yazılmaya başladığında 41 yaşındaydım, 12 yıldır evliydim ve ilkokulda iki çocuğum vardı. Şimdi 61 yaşındayım, üç yıldır ayrıyım, iki çocuğum da iş ve kendi hayatları için uzun zaman önce evden ayrılmıştı. Ayrılık, boşanma, çevrimiçi flört ve karma aileler hakkında yüzlerce hikâye yayınladım ama bunların bir gün benim de başıma gelebileceğini hiç düşünmedim.

Sevdiğim birinin ölümüyle ilgili on binlerce makale okudum ama kendim böyle bir şey yaşamamıştım; ta ki bu yılın başlarında babam ölene kadar” diye anlatıyor.

Haftada bir aşk ve ilişkiler üzerine yazan bir “taşralı gazeteci” olarak bu köşe benim de çok işime yaradı. Sadece bir gazeteci olarak değil, yeryüzünde milyarlarca benzeri olan bir yetişkin erkek olarak da!
Daniel Jones, 20. yıl yazısında, 20 yıllık mektuplardan süzülen deneyimlerinin ışığında “Daha iyi sevmenin yedi yolu” başlıklı bir yazı yayınladı.

O yazıyı aynen bu sayfaya sığdırabilmeme olanak yok. Ama endişe etmeyiniz, sizin için okudum, özetleyeceğim.

Çatışmalar belirleyici

Birinci ders şu: Aşk bir vazodan daha çok bir basketbol topuna benzemelidir!

İnsan ilişkileri kaçınılmaz olarak içinde çatışmaya yol açacak gerilimler, farklılıklar da içerir.
Çatışma kaçınılmaz olduğunda bunu nasıl yönettiğiniz, ilişkinizin geleceğini de belirler.
Thomas Hooven isimli okuyucunun 2013 tarihli mektubu bu konuda.
Thomas’ı kendime benzettiğimi itiraf etmeliyim.

Sevdiklerinize nitelikli zaman ayırmalısınız. Bir yandan telefonunuza bakıyor, diğer yandan sevdiğiniz insana “hıı hııı” diye yanıt veriyorsanız, bu ona ayırdığınız zamanın niteliği konusunda ciddi kuşkulara yol açabilir

Romantik ilişki içindeki taraflar, birbirlerinin hayatını zorlaştıran, çelişkili yönlerini sürekli vurgulayan bir tutum içinde olmamalılar.

Thomas bunu düğününe üç hafta kala terk edilerek öğrendi.

Aradan yıllar geçtikten sonra âşık olup evlendiği kadınla ilişkisini bir basketbol topuna benzetiyor. Yere vurulunca yeniden zıplayan, bir vazo gibi yere düşünce kırılıp parçalanmayan bir ilişki! Her çatışma, ilişkiyi güçlendiren, yeniden heyecanlı hale getiren bir adımın başlangıcı oluyor.

Bunu nasıl yapıyorlar diye sormayın, kim bilir belki de Thomas yalancının tekidir!

Tüm zamanların en popüler Modern Love makalesi, “Aşka ulaşan 36 soru” başlığını taşıyor.

New York Devlet Üniversitesi (SUNY – Stony Brook) hocalarından psikolog Arthur Aron, laboratuvarında iki yetişkini birbirine aşık etmeyi başarmıştı. Aron’un testiyle ilgili yazım da Oksijen’de 13 Ekim 2022 günü (T24’te 21 Ekim 2022 günü) yayımlanmıştı.

Daniel Jones bu araştırmayla ilgili makalesinin çok insanın işine yaradığını yazmış. Bilmiyorum burada sizin işinize yaradı mı?

Daha iyi sevmenin ikinci yolu için bu yazımı tekrar okumak istersiniz belki.

Üçüncü yol: Sevdiklerinize nitelikli zaman ayırın.

Bunu nasıl yapacağınız elbette size kalmış bir şey, insandan insana değişir ama unutmayın ki bir yandan telefonunuza bakıyor, diğer yandan sevdiğiniz insana “hıı hııı” diye yanıt veriyorsanız, bu ona ayırdığınız zamanın niteliği konusunda ciddi kuşkulara yol açabilir, söylemiş olayım.

Dürüst ve komik olun

Dördüncü yol: Dürüst, cömert, açık fikirli, meraklı, komik ve mütevazı olmaya çalışın.

Emin olun çok zor değil.

Beş: Her zaman empatiyle hareket edin.

Bunu söylemek kolay, uygulamak zor.

Daniel Jones, bu yolu eski bir Kanadalı asker Benjamin Hertwig’in mektubundan çıkarmış.
“Yabancılaşmış eşlerin bekleme odasında” başlığıyla yayımlanan mektup, karısının bir ilişkisi olduğunu keşfetmesini anlatıyor. Hemen ayrılıyorlar.

Bir gün markette eski karısının sevgilisiyle karşılaşır, nefret ettiği ve hakkında kabuslar gördüğü bir adam. Ama pek bir şey olmaz. Diğer adam uysalca bira içip konuşmak isteyip istemediğini sorar, Benjamin de alay eder. “Gerçek bir öfke uyandıramadım içimde” diye yazıyor. İlerleyen aylarda eski karısının yeni sevgilisinin oğlunu kendi çocuğu gibi sevmeye başladığını fark ediyor.

Bilemedim, herkesin empatik zekâsı bu kadar kıvrak olmayabilir gibi geliyor bana ama geçmişe takılıp mutsuz olmaktansa, bulduğun iyi şeyin değerini bilmek insana iyi gelir diye düşünüyorum.

Altı: Geçiciliğin güzelliğinin değerini bilin.

Hayatımızdaki değerli her şeyin bir sınırı vardır. Sınırsız olan tek şey hava ki onun da değerinin olduğunu anlamamız için birisinin boğazımızı sıkıp bizi havasız bırakması gerekir.

Yani arkadaşlar, sınırsız olan hiçbir şey değerli olamaz. Hayat ve aşk geçicidir, bu yüzden onlara bu kadar sıkı tutunuruz.

Uzunluğu bir kriter değil

İlişkilerin iyi olması için uzun sürmesi gerekmez.

Bir ilişkinin “başarılı” sayılabilmesi için belli bir süre devam etmesi gerektiğine dair bir kural yoktur, tıpkı biten bir ilişkinin mutlaka “başarısız” olmadığı gibi. Kısa ya da uzun olsun, yaşadığımız her ilişki iyi, önemli, hatta dönüştürücü olabilir ve kalıcı bir değere sahip olabilir.

Aradan yıllar geçtikten sonra bir burun sızısıyla, boğaza düğümlenen bir yumrukla hatırlarsınız ama dudaklarınızda acı değil tatlı bir tebessüm uyanır.

Yedinci yol: Sizde iz bırakan her şey iyidir!

Mriam Johnson isimli kadın, mektubunda erkek arkadaşının ayrılmak istediği geceyi anlatıyor.
Erkek arkadaşı 12 saat boyunca bunu konuşmalarına rağmen, anlayamadığı sebeplerden dolayı onu terk ediyordu.

Oysa Mriam, ilişkilerinin mükemmel olduğu kanısındaydı. Bu yüzden oğlanı bir türlü aklından çıkaramıyordu.

Unutmak illa da şart değil. Bir terapistin söylediği gibi; mesele olanı onurlandırmakla ilgili: İçinizde bir şeyi uyandıran biriyle tanıştınız. Bir ateş tutuştu. İş minnettar olmaktır. Yolunuza çıkan ve sizde bir iz bırakana her gün minnettar olun

Bir gün terapistine “Ayrıldığımızdan beri bir yıl geçti” diye anlatıyor.” “Hayallerimdeki işin ve egzersizin beni iyileştireceğini düşünmüştüm, ama hâlâ her gün onu düşünüyorum. Unutmak için daha ne yapabilirim?”
“Yanlış soruyu soruyorsun” diye yanıtlıyor terapisti. “Üstesinden gelip bırakmakla ilgili değil. Olanı onurlandırmakla ilgili. İçinizde bir şeyi uyandıran biriyle tanıştınız. Bir ateş tutuştu. İş minnettar olmaktır. Yolunuza çıkan ve sizde bir iz bırakana her gün minnettar olun.”
Ben görevimi yaptım, artık bundan sonrası size kalmış!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin yumuşak gücü

Türkiye televizyon dizileri üretiminde dünya çapında üçüncü büyük güç. Ve tahmin edebileceğiniz gibi devletin sektöre destek olmak yerine köstek olmak gibi bir tavrı var. Sektör devlet tarafından desteklenmediği gibi, RTÜK’ün ideolojik saplantılarından kaynaklanan ahlakçı sansürün tehdidi altında ama o kadar güçlü ki ayakta kalabiliyor...

Gölgesinde ot bitmeyen mimari

Elimde kesin bir veri yok ama kişisel gözlemim şu ki Türkiye’deki bütün kentlerin merkez bölgelerinde Cumhuriyet’in kuruluşundan beri aynı arsaya en az iki bina yapılmış olduğuna iddiaya girerim. Öyle bir mimari akım geliştirmişiz ki, civarında kendisinden başka hiçbir mimari eğilimin yeşermesine izin vermemiş!

Sonunda kaybolmak olsa da

Kaybolmak bir yetenek olarak kabul edilmeli. Çünkü karşına daha önce hiç görmediğin şeylerin çıkmasını sağlar. Bilinmeyene yolculuk, yaratıcılığın doğasında var. Hata yapmak normaldir, esas anormal olan hiç denememektir!

"
"