Geçen haftaki Yunanlılar kendilerini İtalyan zanneden Türklerdir başlıklı yazımda Atina'da gözlemlediğim ortak kültürden söz etmiştim. Herhalde dünyada Türkiye ve Yunanistan'dan başka ayrı dillere ve dinlere sahip olup da kültürel açıdan bu kadar benzeşen iki millet yoktur.
Bence politikacıların o kadar ayırmak için uğraştığı Türk ve Yunan toplumlarının yemekten müziğe, vücut dilinden adetlere kadar benzeştiği bu ortak kültürden ekonomi alanında para kazanmak ve siyaset alanında da ilişkileri normalleştirmek için yararlanmak gerekir. Burada kapitalizmin reklamını yapmak istemem, ancak sinekten yağ çıkaran girişimci bir ruh bu çok ilginç durumun yaratabileceği gelirin kokusunu alır.
Onların ambülans kovalayanları varsa bizim de iyi eğitimli ve yarı aç girişimcilerimiz var
Derler ki Amerikalı bir avukat bir ambülans sireninin sesini duyduğu zaman hemen kulak kabartır, çünkü her zaman bir tazminat davası açmaya hazırdır ve koltuğunun altındaki örnek dosyayla sesin geldiği tarafa doğru koşar. Bu yüzden ABD'de avukatlara yakıştırılan sıfat 'ambulance chaser', yani 'ambülans kovalayan'dır.
Oysa bizim elimizde iyi eğitimli ve yarı aç girişimciler ve Sezen Aksu'dan padişah macununa kadar uluslararası alanda pazarlanabilecek değerlerimiz varken ambülans kovalamaya hiç gerek yoktur.
Burada herkese tavsiyem aşırı milliyetçilikten kaçınıp ortak paydaya odaklanmaktır. Aksi takdirde biz birbirimizle çıkmaz ayın son çarşambasına kadar baklava kimindi, dolma kimindi, döner kimindi diye didişip dururuz. Ben bir Türk olarak bunların bizim olmasından gurur duyarım, ama bir tüketici olarak da "üzümünü ye bağını sorma" prensibini uygularım.
Beraber olursak güçlü, ayrı olursak küçük lokma oluruz
Öte yandan Türkiye ve Yunanistan'ın beraber olursa güçlü olacağına, iki ülke ayrı düşerse 'dış güçlere' birer küçük lokma olacağına inanıyorum.
Amerika'nın Batı'nın savunma hattını Dedeağaç'a çekmesi ve Yunanistan'a konuşlanan ve sayıları daha da artacak olan ABD askerleri Yunanistan için endişe vericidir. Doğan her Yunanlı çocuğun Almanya'ya epeyi borçlu olarak doğması da üzücüdür.
Aynı şey Türkiye'nin Rusya'ya olan enerji bağımlılığı ve ülkemizde gittikçe artan Rus etkisi için söylenebilir. Borç alan talimat alır.
Onun için ben Atatürk'ün yaptığı gibi başta Yunanistan olmak üzere tüm sınırdaş ve bölge ülkeleriyle saldırmazlık ve iş birliği anlaşmaları yapmak ve bunları uygulamak taraftarıyım.
Döner diplomasisi
Geçenlerde ülkemizi yanında 60 kilo dönerle ziyaret eden Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier'in izlediği döner diplomasisi ülkesinde Türklerin Almanya'ya olan etkisini çok basite indirgediği için eleştirildi.
Oysa ben politikada basitin işe yaradığına inanırım. Mitinglerde halka döner-ekmek dağıtarak neredeyse başbakanlığa oynayan Cem Uzan'ı unutmayalım. Popülist liderlerin seçmenleri nispeten daha az eğitimlidir ve döner onlara bir diğer Türk icadı olan COVID aşısından daha anlamlı gelebilir.
Bence Steinmeier hem kültürel ortak paydanın önemini vurguladı hem bölgesel farklılıklardan yararlandı hem de kendi malını pazarlayarak bir Alman döneri markasının oluşmasına katkıda bulundu. Bu tüm tarafların kazandığı başarılı bir işletme modelidir. Keşke bir de tüketicilerin oyladığı Türk döneri-Alman döneri yarışması yapılsaydı.
Steinmeier, Almanya'dan getirdiği 60 kilogramlık döneri keserken
Müzikle başla, karasularıyla bitir
Bana sorarsanız Türk-Yunan ilişkilerini geliştirmek için olumlu bir girişim kolaydan zora gitmek ve karasuları ile kıta sahanlığı konusunu gündemin son maddesi yapmaktır. Ege Denizi'ndeki yüzlerce ada yüzünden hala tamamen yerine oturmamış ve çok sık ihlal edilen mevcut deniz hukukunun bir şekilde uygulanması ancak iki tarafın konuşup uzlaşmasıyla mümkündür.
Oysa Yunanistan masaya oturmak için Türkiye'nin Kıbrıs'tan askerlerini çekmesini şart koşmaktadır. Ben yine de Avrupa Birliği'nin olası garantilerini içeren bir Kıbrıs çözümünün karasuları ve kıta sahanlığı sorunundan daha kolay olabileceğine inanıyorum.
Türkiye-Yunanistan barışı için en önemli koşul iki tarafın da bunu gerçekten istemesidir ve açıkçası ben bundan emin değilim. Her iki tarafta da sürtüşmekten ve statükodan nemalanan çıkar grupları vardır ve 60 yıldır Kıbrıs sorununun bir türlü çözülememesi bunun kanıtıdır.
Kıbrıs sorununu çözmek isteyenler, istemeyenler?
Peki ne yapmalı? Yunanlı bir profesör arkadaşım "hata yapmak istemiyorsan hiçbir şey yapma" diye bir Yunan atasözünden bahsederdi ve anlaşılan biz de ortak kültürümüz nedeniyle 60 yıldır bunu yapıyoruz. Oysa bence biz Fransızların "yumurtayı kırmadan omlet yapılamaz" atasözüne daha fazla uymak ve Avrupa Birliği üyeliğimizin önündeki en büyük engel olan Kıbrıs sorununu soydaşlarımızın da çıkarlarını kollayarak bir şekilde çözmek zorundayız.
Ortak kültürel etkinlikler
İşe ortak kültürel etkinliklerle başlamak iyi bir fikirdir. Örneğin ortak konser ve festivaller, şarkı ve şarkıcı yarışmaları yapılabilir ve hatta Yabancı Damat dizisindeki Türk ve Yunan baklava yarışması hayata geçirilebilir. Bölgeye gelecek müzikseverlerden ve gastronomi turistlerinden Ege'nin her iki tarafı yararlanır, bu arada oluşan olumlu atmosfer ve karşılıklı güven duygusu bir sonraki aşamanın, örneğin her iki ülke vatandaşlarının ve vakıfların birbirlerinin ülkelerindeki malvarlıkları sorununun çözülmesine yardımcı olur.
Ada Sahillerinde Bekliyorum kimindir?
Aziz milletimin Yunan müziğine olan sevgisi her platformda kanıtlanmış bir olgudur. Tabii bu müziğin çoğu Türk müziğine benzediği için işin içine milliyetçilik giriyor.
Örneğin geçen yazımda klarnetiyle beni benden aldığını söylediğim Stavros Pazarentsis'in taksiminden sonra Mariana Papamakariou'nun şakıdığı San Pas Sta Ksena'ı biz "Ada Sahillerinde Bekliyorum" olarak biliriz. Bir Arap dostumun da parçayı duyunca onun yemin billah bir Arap şarkısı olduğunu iddia ettiğini hatırlıyorum.
Bu durumda bir akademisyen olarak üstüme düşen görevi yerine getirdim ve her şeyi bilen Google amcama danıştım. Şarkının Türkçe, Rumca ve Arapça versiyonlarının mevcut olduğunu, bazı kaynaklarda Musullu Hafız Osman Dede'nin bestelediği bir ezgi olabileceği, dini bir eser iken, sözlerinin duygusal ve dünyevi sözlerle değiştirildiğini öğrendim.
Aynı parça Suriye'de "Qaduka al mayyas", Girit'te "Çektiğim acılara seviniyorum" olarak bilinir.
Karate Kid filminde hoca dinlediği dertli Uzakdoğu müziği için "Japon blues'u" der. Acaba Ada Sahillerinde Bekliyorum için Türk blues'u diyebilir miyiz? Çektiği acılara sevinen başka bir kültür olabilir mi? Bu coğrafyada herkes bir miktar dertlidir. Blues da Amerika'da acı çeken siyahi köleler tarafından geliştirilmedi mi?
Yumuşak güç
Stavros'un Yunanistan'da üflediği klarnetin Türkiye'de milyonlarca kişinin içini titretmesi siyaset biliminde "yumuşak güç" diye adlandırılan inanılmaz derecede etkili ve üstelik uçaklara ve gemilere oranla çok ucuz olan güçten başka bir şey değildir.
Usta klarnetçi Stavros Pazarentsis için söylenenleri YouTube ve Ekşi Sözlük'ten seçtim:
- Yahu bu ne beter bir nefes ya bilader sabah ise gideceğim seni bırakıp yatamıyorum nefesine sağlık komşu bizi her şeyimizle anlayan tek ulus sizlersiniz.
- Usta söktün ciğerlerimi. Tipiyle ve klarnete verdiği ruhla Türk’ten bir farkı yoktur.
- Anonim olan ada sahilleri eseri ile ağlatır cinsten klarnet çalan amcamızdır.
- Bazen geride kalacakların hali göz önüne gelince üstü örtülüp ertelenen intihar düşüncesine insanı çok yakınlaştırır. Dinleyen üzerinde derin izler bırakır. Kader kaynağı, dert ortağı, hem zehir hem ilaç.
- Klarneti silah gibi kullanıp insanın ruhunda yaralar açan üstat. Adam klarnet mi çalıyor yoksa ömrümüzden mi çalıyor belli değil.
- Klarneti kimi zaman bıçak, kimi zaman tüy kıvamına getirebilen çok nadir insanlardan biridir. Duygulardan duygulara sokar.
- Teröristin önde gidenidir. Klarneti biyolojik imha silahı gibi kullanmak ne demektir ulan? Pezevenk üflemiyor da sanki ateş ediyor.
Tabii ki deniz sahilinde ateş yakıp herkesle el ele tutuşup hep beraber Kumbaya gibi barış şarkıları söyleyene dek birkaç çetin tepeyi aşmamız gerektiğini de göz ardı etmeyelim.
Yunan müziğinden seçmeler
Konstantinos Argiros: Elpida
Yetenekli ve yakışıklı Konstantinos Argidos'u geçen yazımdan tanırsınız. Argidos yine bir türlü unutamadığı birine aşık olmuş. Ürün yerleştirme için özür dilerim.
Herkes bana zamanla seni unutmam için sayfayı çevir diyor
Seni görmeyeli aylar oldu ve sen hala buradasın
Herkes bana sayfayı çevir, unutacak başka bir şey bul diyor
Bir gün geleceğin umuduyla yaşıyorum ve nefes alıyorum
Bütün gece içki içerek uyanık kaldım
Kalp beni bembeyaz yapmıyor
Kafam eğik
Zihnim bulutlandı
Ve kahkahalar yüzümden silindi
Arkadaşlarımla parfümünü kovuyorum
Yeni öpücüklerle
Herkes bana ısrar etme diyor, seni sevseydi burada olurdu
Geri dönmeyecek, boş yere bekleme, zaman kaybediyorsun
Herkes bana sayfayı çevir, başka bir şey bul diyor.
Bir gün geleceğin umuduyla yaşıyor ve nefes alıyorum
Glykeria: Bounates ve Boforia ile
Ünlü ve sempatik sanatçı Glykeria'nın geçen yazıma eklediğim konserini umarım beğenmişsinizdir. İlişikteki klip bir tavernada çekilmiş. Yunanlıların eğlenmeyi bilen bir millet olduğu kesin.
Bounatses ve Boforia ile
Tekneler seyahat ediyor
Tüm dünyanın limanlarına
Doğuda ve batıda
Ama ben kendi hayrım için
Rüyamda yelken açıyorum
Tam teçhizatlı bir tekne
Gereçlerle dolu
Uzun ve rahat
Vücudum suda
Aklım denizde
Ve düşünce baloncukları
Beni çok uzaklara götürüyor
Havada kırlangıçlar
Ve sularda yunuslar
Bounatses ve Boforia ile
Tekneler beni arıyor
Dünyanın dört bir yanındaki limanlarda
Doğuda ve batıda
Dünyanın dört bir yanındaki limanlarda
Ama asla bu topraklarda değil
Haris Alexiou: Tora Ki Ego Tha Ziso
Aşkın Nur Yengi'den "Susma" adıyla dinlemeye alıştığımız parçayı bir de orijinalinden dinleyin. Ünlü şarkıcı Haris Alexiou söylüyor, "Tora Ki Ego Tha Ziso", yani "Artık Geri dönmüyorum".
Geri dönmüyorum artık
Senin yanında yaşadığım tüm yıllar
Soğuk bir hapishane ve yalnızlık
Uçmak istiyorum senden uzaklara şimdi
Ama kendi kanatlarımla
Hayatın kenarında harcanmış yıllar
O kenarda ben taştım
Gözyaşlarım deniz gibi
Yeter ama buraya kadar
Ben de yaşayacağım şimdi
Geri dönmüyorum artık
Yeniden başlamak istiyorum
Kendimi kurtarmak istiyorum
Dimitris Temeli: Chamopoulia
İlişikteki klip yine bir taverna eğlencesinde çekilmiş. Dansçı güzel komşu yengemiz bence Yılmaz Erdoğan'ın İnci Taneleri dizisindeki sanatçıdan daha iyi kıvırıyor. Keman taksimi de süper.
Gökyüzü karardığında
Kuşlar uçar ve gözlerinde dayanılmaz bir hüzün vardır
Yeryüzündeki küçük hayaller ve büyük acılar için
Tanrılar bir merdiven inşa etmeyi düşünmediler mi?
Tanrı, Buda ve Allah,
Küçük kuşlar onlara aldırmadı
Puglia'yı kıskandılar
Biraz acı ve erotik
Bu geceki şarkı
Beni yoldan çıkaracak
Zafiris Melas ve Stavros Pazarentsis: Opou Pao Agapao
Zafiris Melas Roman kökenli ünlü bir folk müziği sanatçısıdır ve pek çok ünlü yapıt bestelemiştir. İlişikteki klipte ona adamım Stavros insanın içini acıtan klarnetiyle eşlik ediyor.
Nereye gidersem gideyim
Nereye gidersem gideyim seni seviyorum
Bana bir bakışın aşık olmak için yeterli
Gittiğim her yerde yeni bir bağ istiyorum
Bu benim suçum değil
Bir an için direnemem
Bu benim suçum değil
Sık sık kendimi kaptırıp sevmem
Bu benim suçum değil
Görüyorsun, kader bundan sorumlu
Nereye gidersem gideyim seviyorum
Bir dakika bile tek başıma dayanamıyorum
Bunun sorumlusu çingene kalbim
Bu benim suçum değil
Bir an için direnemediğim
Bu benim suçum değil
Sık sık kendimi kaptırıp sevmem
Bu benim suçum değil
Görüyorsun, kader bundan sorumlu
Haris Alexiou: Mia Pista Apo Fosforo
Sezen Aksu tarafından "Herşeyi Yak" adıyla dinlemeye alıştığımız şarkı Yunanlı besteci Mikroutsikos tarafından bestelenmiş. Haris Alexiou'nun söylediği "Mia Pista Apo Fosforo"nun klibindeki görüntüler O Kadın filmi için çekilmiş. Süper İstanbul manzaraları var. Bir de şu kliplerde kadınla erkeğin manalı manalı bakışma alışkanlığından vazgeçebilsek.
Toprağın bereketli olsaydı,
Seni fosforlu bir pist yapardım
On iki pist, on iki dehşet
Taşınabilir gerilimlerle
İnatçılık ve korsanlarla
Kolların bir vaha olsaydı
Sana dinlemen için diskler getirirdim
Kumun sallanışında kalbim sızlıyor
Ve susamış ruhum
Ve hayatın üstünde kartal
Rüyalar, rüyalar
Uzak alevlerim
Kaçan rüyalarım
Ve bilinmeyen seslerim
Uyu sen ve ben rüya göreceğim
Sessiz bir tanrı gibi ilerleyeceğim
Bu gece kötülüğün pençesinde
Ve ölüm saklanmak için üzgün
Daphne Patakia: Agapo Mia Pantremeni
Erkek milletinin güzel artist Daphne Patakia'ya olan muhabbetinin sanat aşkından kaynaklandığından eminim. Genel istek üzerine Patakia bir diğer konserde marka olan şarkısı Agapo Mia Pantremeni'yi söylüyor.
Evli bir kadını seviyorum
Güzel, iyi giyimli
Güzel, iyi giyimli
Ev hanımı gibi
Bana sahip çıkıyor ve benimle gurur duyuyor
Ve beni asla azarlamıyor
O havalı ve ondan hoşlanıyorum
O sessiz ve benimle ilgileniyor
Benim için elmaslarla süslenmiş saraylar inşa edecek
Harem kızları gelsin diye bize buzuki çalacak
Paola: MEGA'lı Ev
Bugün sizin için seçtiğim konser değerli Selanik'li şarkıcı Paola'dan. Tam 2 saat 45 dakika süren konser boyunca sanatçı pop ve halk müziğinin sınırlarını zorluyor. Misafir sanatçıların söylediği Karadeniz türkülerine dikkat: İki millet, bir müzik.