herkes biliyor, savaşın bittiğini
herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini
herkes biliyor, dövüşün hileli olduğunu”
Bazen öyle olur herkes her şeyi bilir ama bir şey yapmaz. İşine gelmez. Doğru basit bir şeydir. Bazen bazı doğruları bilmek için bilim, ilim, irfan bilmek gerekmez. Gerçek tüm çıplaklığı ile gözlerinizin önündedir. Cumhuriyet davası da bunlardan biri. Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu ve Akın Atalay neredeyse bir yıldır tutuklu. Ben bu yazıyı yazarken onlar mahkeme için son hazırlıklarını yapıyor. Siz bu yazıyı okurken onlar ya sevdiklerinin son gece olmasını umdukları hücrelerinde uyuyor olacaklar, ya onları adliyeye getirecek ring aracında ya da mahkeme heyetinin karşısında. Avukatları mahkeme heyetine bu tutukluğunu ne kadar saçma olduğunu anlatacak. Neredeyse bir yıl oluyor tutuklular…
Mahkeme heyeti tıklım tıklım dolu salona, kapıda bekleyen yüzlerce insana, onları sevenlere ve en önemlisi arkalarında yazan “Adalet Mülkün Temelidir” yazan yazıya çok da aldırmadan “kaçma şüphesi ve delillerin karartılması şüphesi” gördüğü için onları tahliye etmedi.
Oysa herkes biliyor…
Pideci, parkeci, oto tamirciden suç çıkarmaya çalışılan bir davanın gülünç olduğunu herkes biliyor.
Suçsuz olduklarını herkes biliyor.
Gerçekleri yazdıklarını herkes biliyor.
Onların yazdıkları için tutuklandıkları bir ülkede, FETÖ’nün palazlanmasının sorumlusunun kim olduğunu herkes biliyor.
Herkes düzmece senaryolarla tutuklandıklarını biliyor.
Saçma olduğunu herkes biliyor.
Herkes Ahmet’in hakikatin ardına hayatını koyduğunu herkes biliyor.
Başına ne gelirse gelsin hakikati yazmaktan ve söylemekten çekinmeyeceğini herkes biliyor.
Herkes Kadri Gürsel’in FETÖ’ye karşı iktidarı uyardığını biliyor
Herkes Murat Sabuncu’nun gazeteci olduğunu biliyor.
Herkes biliyor oyunun hileli olduğunu.
Herkes birleri istemiyor diye tahliye edilmediklerini biliyor.
Herkes Akın Atalay’ın iyilerin kaybettiği bir dünyaya karşı mücadele ettiğini biliyor.
Herkes basit olmasına rağmen bir şeyi bilmiyor. Bir gün sıranın kendilerine de geleceğini. Susan, görmezden gelen, yazmayan, yazdırmayan herkes bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmek istemiyor…
“herkes biliyor
kaptanın yalan söylediğini”
Gerçek mutlaka gün yüzüne çıkacak herkes biliyor…
Herkes biliyor cesaret bulaşıcıdır… Herkes biliyor gerçek saklanamaz…
Herkes biliyor; Ahmet çıkacak yine yazacak…
Herkes biliyor en sonunda hakikat kazanacak…