22 Ocak 2011

Son 1000 yılın en soğuk kışı insanlığın sonunu getirir!

İstanbul'da hala kar yok. Son 1000 yılın en soğuk kışını yaşıyoruz ve daha yerde kar görmedik...

İstanbul'da hala kar yok. Son 1000 yılın en soğuk kışını yaşıyoruz ve daha yerde kar görmedik. Aslında bu bir yönden kötü ama bir yönden de iyi. Kötü, çünkü bu küresel iklim değişikliğiyle her geçen gün çevremizin biraz daha ısındığının bir göstergesi. Belki daha da önemlisi, iklim olaylarının aslında birbirinden farklı sebepleri olduğunu düşünen kitleler bu olayların arkasında bir bağlantı olabilir mi diye düşünmeye başladılar. Aslında Avustralya ve Brezilya'daki sel felaketleriyle Erzurum'da taşıma karla kayak müsabakalarının yapılacak olmasının ne alakası var diyen dostlarımıza iklimdeki tüm olayların birbiriyle alakalı olduğunu anlatmak bu doğa olaylarının artmasıyla daha kolaylaştı.
Ama son 1000 yılın en soğuk kışını yaşamıyor olmamızın aslında çok iyi bir getirisi de var ve bunun sizin düşündüğünüz gibi az doğal gaz parası ödememizle de fazla bir alakası yok.
Güneşten dünyaya gelen enerjinin büyük kısmı ekvatora düşer. Isınan ekvator bu ısıyı hem atmosfer hem de okyanus akıntıları yardımıyla kutuplara doğru taşır. Kutuplara kadar gelene kadar bu okyanus akıntılarının sıcaklığı düşer ve kutuplar civarında hem tuzlu hem de soğuk olan bu su okyanusun dibine batar, bu şekilde de dünyayı saran bir su akıntısı oluşur.
Gerek Avrupa'nın gerekse de Amerika'nın kuzeyinin fazla soğuk olmamasını bu okyanus akıntılarına bağlıyoruz, eğer bu sıcak su akıntısı Grönland çevresine kadar gitmeyip daha güney enlemlerde mesela İngiltere açıklarında dibe çökecek olursa tüm Kuzey Amerika ve Avrupa inanılmaz soğuklukta bir kış geçirir. Yaz aylarında duyduğumuz “son 1000 yılın en soğuk kışını yaşayacağız” haberleri de bu akıntının erken dibe çökeceğinin düşünülmesinin bir sonucu ve aslında hiç bir bilimsel veriye dayanmıyor. 
Okyanuslarda yaşayan pekçok büyüklü küçüklü canlı var. Bu canlılar öldüklerinde denizin dibine çökerler ve oksijensiz ortamda çürüyerek metan gazına dönüşürler. Bu metan gazı okyanusun dibindeki yüksek basınç ve düşük sıcaklıkta suyla birleşip donarak metan hidratları oluşturur. Dünyadaki okyanusların dibinde bu şekilde oluşmuş yaklaşık 5000 Gigaton metan vardır. Bu dünyadaki kalan tüm petrol, doğal gaz ve kömür rezervlerinin yaklaşık iki katıdır. Bu metan yataklarının okyanusun dibinde kalmalarının temel sebebi yüksek basınç yanında okyanus akıntıları sayesinde okyanusun dibine inen suların yukarıda belirttiğimiz gibi soğuk olmasıdır.
Eğer son 1000 yılın en soğuk kışını yaşamamıza neden olacak olan okyanus akıntılarındaki değişiklik gerçekten oluşacak olursa, bunun bir etkisi de akıntının kutuplara değil ekvatora yakın dibe çökmesidir. Bunun da  doğal sonucu okyanus tabanının aniden ısınması ve okyanus dibinde yaklaşık 55 milyon yıldır biriken metan gazının aniden atmosfere karışmasıdır.
Metan gazı karbondioksitten yaklaşık olarak 25 kat daha tehlikeli bir sera gazıdır, yani küresel ısınma yaratma potansiyeli 25 kat daha fazladır. Eğer okyanusun dibinde şimdiye kadar saklı duran metan gazı bu şekilde dünya yüzeyine çıkacak olursa bir kaç sene gibi kısa bir sürede dünyanın ortalama sıcaklığının 5-6 derece arttığını görebiliriz. 
Dünyanın ortalama sıcaklığı 2010 yılında en yüksek seviyeye erişti. 2010 yılında ortalama sıcaklıklar dünyanın 1990-2000 yılları arasındaki ortalamasına oranla 0.62oC artmış durumda. Sadece 0.62oC artışın bile dünyada yarattığı etkileri hepimiz görüyoruz. Bu sıcaklıkların ani bir şekilde artması korkunç bir felaket senaryosudur ve böyle bir senaryo gerçekleşecek olursa hepimiz üzerinde yaşamak istemeyeceğimiz bir dünya ile karşılaşabiliriz.
Dün akşam bir toplantıdan çıkıp eve dönmek üzere Taksim'den fünikülere bindim. Tünelin girişinde pek azımızın dikkatini çekmiş olan üzerinde “Şu anda deniz seviyesinden 60 m yukarıdasınız” yazan bir levha var.  Eğer okyanusun dibindeki o metan gazı atmosfere yayılacak olursa bunun en rahat hesaplanan etkisi eriyen buzullardan doğan deniz seviyesindeki yükselmedir. Böyle bir durumda deniz seviyesinin 75 m yükselmesi bekleniyor, yani Taksim'den balık tutmak ister misiniz?

Yazarın Diğer Yazıları

AB Parlamentosu seçimlerinin "Tarladan Çatala" uygulamasına etkileri

Yeşiller Partisi’nin seçimlerde yaşadığı kayıplar, "Tarladan Çatala" stratejisinin uygulanmasını zorlaştırabilir. Özellikle Fransa ve Almanya gibi büyük ekonomilerde Yeşiller’in oy kaybetmesi, bu ülkelerin sürdürülebilir tarım politikalarına daha az destek vermesi anlamına gelebilir

İklim krizi ve havayolu taşımacılığı

Türbülansın artması; yolcular için uçuşları daha sarsıntılı hale getirirken mürettebat için güvenlik riskleri oluşturur ve uçak bakımının zorlaşması nedeniyle havayolu şirketleri için operasyonel maliyetlerin artmasına yol açar

İklim değişikliğine uyum sağlamada sigorta sektörünün yaratacağı faydalar

Sigorta sektörü, toplumun iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara uyum sağlamasına yardımcı olmada hayati bir rol oynamaktadır

"
"