02 Mayıs 2023

Emisyon Ticaret Sistemi neden bizde çalışmaz?

Eğer bir ülkenin sera gazı salım hedefleri yeterli değilse, bu ülkenin emisyon ticaret sistemi de doğru çalışmayacaktır

Bir ülkenin sera gazı salımlarını azaltmak için üç temel yol vardır. İlki, herkese “lütfen sera gazı salımlarınızı azaltın” dersiniz ve tüm vatandaşlar ve kurumlar sizin sözünüzü dinleyerek dediğiniz kadar azaltırlar. Bunun bir hayal olduğunu görebilmemiz zor değil.

İkinci yöntem ülkede salınan her ton sera gazı başına bir bedel belirlemek ve bu bedeli salan kişi ya da kurumdan almaktır. Mesela bugün 500 TL tutarında benzin alacak olsanız buna 140 TL de karbon vergisi eklenecekti. Bunun amacı kolayca anlaşılacağı gibi tüketimi azaltmaktır. Benzine birden %35 zam gelmesine eşdeğer olduğu için kullanıcıların ya alternatif kaynaklara yönelmeleri, ya kullanımı azaltmaları ya da hareketliliklerini başka bir yöntemle sağlamaları beklenir. Bu yöntemin olumsuz yanı da sonucun belli olmamasıdır. Yani yukarıda örnekte karbon vergisini Avrupa Birliği’nde olduğu gibi yaklaşık bir ton karbondioksit salımı için 2000 TL olarak hesapladım. Bu 2000 TL karbon vergisinin ülkeyi arzuladığı iklim hedefine ulaştırıp ulaştırmayacağını ancak deneme yanılma ile görebiliriz.

Bunun yanında Emisyon Ticaret Sistemi, sera gazı salımını azaltmaya yönelik piyasa temelli bir mekanizmadır. Bu sistemde, bir ülke sera gazı salım hedeflerini belirler ve bu hedeflerin altında kalmayı taahhüt eden şirketlere sera gazı emisyonu için belli bir kota verilir. Şirketler, kotalarının altında emisyon yaparlarsa fazla kota satışa çıkarabilirler ve emisyon yapan şirketler ise kotalarını satın alarak emisyon yapma hakkını elde ederler.

Şimdi bunu iyice bir anlayalım. Mesela bugün Türkiye 565 milyon ton sera gazı salıyor ve bunu 500 milyon tona düşürmeyi planlıyor. Bunun yapılabilmesi için tüm işletmelerin iş yapış şekillerini iyileştirmeleri ve daha az karbondioksit salmaları gerekir. 565 milyondan 500 milyona düşmek ilk başta bir maliyet getirecektir ve bu maliyetin de birinin cebinden çıkması gerekir. Bu nedenle Emisyon Ticaret Sistemi ekonomi dilinde eksi toplamlı bir oyundur. Yani piyasadaki tüm oyunların kar ve zararlarını topladığımızda eksi bir sayı elde ederiz. Bu eksi sayı da 565 milyon tondan 500 milyon tona düşebilmenin maliyetidir.

Emisyon ticaret sistemi, bir ülkenin sera gazı salım hedeflerine sıkı sıkıya bağlıdır çünkü hedefler, emisyon kotalarının da belirlenmesinde temel kriterdir. Eğer bir ülkenin sera gazı salım hedefleri yeterli değilse, bu ülkenin emisyon ticaret sistemi de doğru çalışmayacaktır. Mesela hedefi 500 milyon ton olarak değil de 600 milyon ton olarak belirleyecek olursak Emisyon Ticaret Sisteminin bir işlevi kalmaz çünkü neredeyse bütün oyuncular kotalarını tutturacakları için alım satımı yapılacak bir şey kalmayacaktır ya da satmak isteyen çok oyuncuya karşılık almak isteyen çok az oyuncu olacağı için
çok düşük bir fiyat oluşacaktır.

Böyle bir durumda, şirketler sera gazı salımını azaltmak yerine kotalarının üzerinde salım yapmaya devam edeceklerdir. Bu nedenle, ülke hedeflerinin yeterli düzeyde belirlenmesi ve sistemin doğru bir şekilde uygulanması gerekmektedir.

Merkezi planlı ekonomilerde bu bir noktaya kadar işe yarayabilir. Devlet bir sektörün gelişmesini istediği için o sektöre geniş bir sera gazı salım izni verirken diğer bir sektöre verilen izinleri oldukça kısar ve sistemin sadece kısıtlamak istediği sektör için çalışmasına izin verir. Böylelikle ülkenin toplam sera gazı salımları artarken ayrı tutulan bir ya da bir kaç sektörün salımları düşebilir.

Ancak burada üç parantez açmamız gerekiyor. İlki ülkemizdeki kurallar ve bu kuralların uygulanışı üzerine. Derinden inceleyecek olursak ülkemizde neredeyse her konuda iyi düşünülmüş kurallar olduğunu görüyoruz. Ama bu kuralların önemli bir çoğunluğu kişiye, yere ve zamana bağlı olarak uygulandığından güven uyandırmıyor. Emisyon Ticaret Sisteminin çalışabilmesi için sağlam bir ceza mekanizmasi gereklidir. Yani, kotalar belirlendikten sonra her oyuncunun bu kotalara sadık kalacağını ve kotanın üzerinde salım yapanlarla kotanın altında salım yapanların aralarında bir ticaret dengesi
oluşturacağını kabul ediyoruz. Bunun olabilmesi için devletin kotanın üzerine çıkanlara bir sopa göstermesi gereklidir. Kota aşımını piyasadan tonuna 2000 TL vererek kapatmak yerine harekete geçmeyen firmalara devlet ton başına 3000 TL ceza kesmelidir ki şirketler bu sistemin içinde işlem yapmaya devam etsinler. Ama devlet bu cezayı kesmezse ya da ertelerse sistemin çalışabilmesi mümkün olmaz. Bu da ülkemiz açısından en gerçek risktir.

İkinci parantez ölçüm alanındadır. Bu sistemin için çok sayıda oyuncu katılacak olursa bu oyuncuların yaptığı salımların doğru biçimde ölçülmesi önem kazanmaya başlar. Bu ölçümleri yapacak kurumların da son derece işlerinin ehli olmalarının yanında sayılarının da oldukça fazla olması gereklidir. Bu da ciddi bir eğitim gerektirecektir. Bu eğitim altyapısının ülkemizde sağlandığı da çok şüphelidir. Aynı bina stoğumuzda olduğu gibi, oyuncuları ziyaret etmeden atılan imzalarla ölçüm yapılmış gibi gösterilmesi ve oyuncular arasında haksız rekabet oluşturulması son derece alışkın olduğumuz bir
durumdur.

Son parantezimiz de bu işi neden yaptığımız üzerine. Biz, kendi iyi niyetimizden ve doğaya olan sevgimizden dolayı sera gazı salımlarımızı azaltmaya çalışmıyoruz. Öncelikle Avrupa Birliği bize sınırda bir karbon vergisi koyacak diye korkuyoruz. Eğer bir Emisyon Ticaret Sistemi kuracak olursak bu vergiden kaçınacağımızı umuyoruz. Ama bu sistemin arka yüzünü de bilmemiz gerekiyor. Avrupa Birliği’nin bize böylesi bir vergi koyabilmesi için aynı kuralları kendi iç işleyişinde de uyguluyor olması gerekiyor. Yani Avrupa Birliği kendi sera gazı salım hedeflerini öyle belirleyecek ki oradaki karbon
piyasasında karbondioksidin bir tonunun bedeli 2000 TL olacak. Sonra bize dönüp “sıra sizde diyecek”. O zaman da bizim piyasa kurmuş olmamız yeterli olmayacak, o piyasadaki karbondioksidin bir tonunun fiyatının da 2000 TL civarında olması gerekecek ki sınırdaki karbon vergisinden kurtulabilelim. Karşımızdaki oyuncu bu oyunu yirmi seneye yakın bir zamandır oynuyor. Kayıpları ve kaçakları çok iyi biliyor ve bizim o kaçaklardan faydalanarak haksız bir kazanç elde etmemize izin vermeyecek kadar da akıllı. Dolayısıyla eğer bu oyunu oynayacaksak, hem oyuncular hem de devlet kurallara uyarak ve oyunu ciddiye alarak oynamak zorunda, yoksa Emisyon Ticaret Sistemi
kurmamızın bir anlamı kalmaz.

Sonuç olarak, Emisyon Ticaret Sistemi bir ülkenin sera gazı salım hedeflerine sıkı sıkıya bağlıdır ve hedeflerin yetersiz olması durumunda sistemin doğru bir şekilde çalışması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, Emisyon Ticaret Sistemi uygulamalarında, ülke düzeyinde sera gazı salım hedeflerinin doğru bir şekilde belirlenmesi ve bununla birlikte uygun politikaların geliştirilerek bu politikaların sıkı sıkıya takip edilmesi önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları

AB Parlamentosu seçimlerinin "Tarladan Çatala" uygulamasına etkileri

Yeşiller Partisi’nin seçimlerde yaşadığı kayıplar, "Tarladan Çatala" stratejisinin uygulanmasını zorlaştırabilir. Özellikle Fransa ve Almanya gibi büyük ekonomilerde Yeşiller’in oy kaybetmesi, bu ülkelerin sürdürülebilir tarım politikalarına daha az destek vermesi anlamına gelebilir

İklim krizi ve havayolu taşımacılığı

Türbülansın artması; yolcular için uçuşları daha sarsıntılı hale getirirken mürettebat için güvenlik riskleri oluşturur ve uçak bakımının zorlaşması nedeniyle havayolu şirketleri için operasyonel maliyetlerin artmasına yol açar

İklim değişikliğine uyum sağlamada sigorta sektörünün yaratacağı faydalar

Sigorta sektörü, toplumun iklim değişikliğinin getirdiği zorluklara uyum sağlamasına yardımcı olmada hayati bir rol oynamaktadır

"
"