“Türkiye; Suriye'nin çökmesine, şiddetin sürmesine, halkının daha fazla acı çekmesine ve bunalımın ülke dışına taşmasına izin vermemelidir. Bu nedenle, Türkiye'nin, yeni bir başlangıç yaparak ağırlığını Suriye'de barış, uzlaşma, istikrar ve güvenden yana koyması gerekmektedir.”
Bu satırlar benim CHP Genel Başkanı olarak dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığım 24 Ağustos 2012 tarihli mektuptan alınmıştır. Mektupta Hükümetin Türkiye’de bir uluslararası Suriye Konferansının toplamasını istemiş ve ayrıntılı olarak konferansın hangi içerikle gerçekleştirilmesini gerektiğini de belirtmiştim. Ancak Erdoğan bu konferansı yapamadı ya da yapmak istemedi.
Bu süreçte CHP Bilim Yönetim ve Kültür Platformu’nun hazırladığı “Türkiye’deki Suriyeli Göçmenlerin Toplumsal Kabul ve Uyumlarına İlişkin Rapor” (Haziran 2016) kamuoyuna sunuldu. Bu raporda şu çarpıcı sonuçlara dikkat çekildi.
“· Suriyeli göçmenlerin önemli bir bölümünün Türkiye’de kalıcı olacağı göz önünde tutulduğunda, okula gitmeyen veya eğitim olanağından yoksun çocukların, toplumla bütünleşmede ve varlık kurmada çok büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağı açıktır.”
“· Eğitim görmeyen Suriyeli çocukların ezici çoğunluğu, şimdiden çocuk emeği sömürüsünün nesnesi durumuna getirilmiştir.”
“· Eğitimsiz ve mesleksiz Suriye kökenliler, niteliksiz işgücü ve suç oranını artıracaktır.”
“· CHP, öncelikle Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye sığınmasına yol açan iç savaşın son bulması ve Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için, AKP’nin Suriye politikasının köklü biçimde değiştirilmesini ve bu konuda her türlü önlemin alınmasını zorunlu görmektedir.”
AKP iktidarının Suriye Politikasındaki sorumsuzluğuna karşın CHP olarak biz önemli bir adım daha attık. 28 Eylül 2019 tarihinde "SURİYE'DE BARIŞA AÇILAN KAPI" teması ile İstanbul’da bir uluslararası Suriye konferansı düzenledik. Konferansa, Türkiye’den, bölgemizden ve uluslararası örgütlerden siyasetçi, diplomat, akademisyen, gazeteci ve STK temsilcileri katıldı. Yani iktidarın yapamadığını CHP olarak biz yaptık.
Konferansta,
"Suriye sorunun uluslararası boyutları",
"Suriyeli sığınmacıların karşılaştıkları sorunlar",
"Toplumsal yaşam ve uyum",
"Bölgedeki aktörlerin stratejik konumları; Suriye'deki güncel duruma askeri ve hukuki açıdan bakış" ile
"Yerel yönetimlerin rolü; sorunlar ve öneriler" başlıkları alanında uzman kişiler görüşlerini belirtmişlerdir.
Ayrıca CHP Genel Başkanı olarak konferansın açılış konuşmasında şu önerileri yaptım:
"Aklımızdan çıkarmamamız gereken bir gerçek var. O da Suriye'nin barışı ile Türkiye'nin huzurunun iç içe geçmiş olduğu gerçeğidir.
Bunun için Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye'nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız.
ABD ve Rusya'nın çıkarları arasında savrulmamak için, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilişkileri ilkelerine dayanan, bütünlüklü ve uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz.
Suriye yönetimi başta olmak üzere, uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu olan bütün aktörlerle, tıpkı burada olduğu gibi konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız.
Bugüne kadar, uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bütün hamlelerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.
Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra ülkemizdeki sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmeli ve bu amaca uygun politikalar geliştirmeliyiz."
CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
''Suriye'de Barışa Açılan Kapı'' konferansında açılış konuşmasını yaparken
CHP olarak bununla da yetinmedik. 08 Ekim 2021’de İstanbul’da “Suriyeli Sığınmacılar – Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıya 16 Suriyeli aktivist katılarak görüşlerini belirtti.
CHP’nin önerdiği Suriye politikasının haklılığı bugün çok daha net ortaya çıkmıştır. Ama üzülerek ifade edeyim ki bu haklı politikaların bugün yeterince seslendirilmemesi de en büyük üzüntümdür.
Birileri, IŞiD terör örgütünden korkup vatan toprağımızı Süleyman Şah Türbesi'nin yerini değiştirerek terk ederken, Suriye’de (İdlib) 34 askerimizin Rusya tarafından şehit edilmesine karşın Putin’in kapısında kaç dakika bekletildiği bütün dünyaya izletilirken, Türkiye Cumhuriyeti Devletini para karşılığında bir sığınmacı deposuna dönüştürürken, bugün kahramanlar gibi CHP’yi suçlama gafletinde bulunabilmektedir. CHP Suriye konusunda en akılcı, tutarlı politikaları üreten Parti olmuştur.
Süleyman Şah Türbesi
Bugüne gelirsek…
- Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye için de Ortadoğu ülkeleri için de önemli… Bu bağlamda bugün için Suriye’de tek bayrak vurgusu büyük önem taşıyor.
- Suriye’de, derin güven eksikliğini bünyesinde taşıyan etnik ve inanç açısından çoklu bir yapı var. Çoklu küçük yapıların birlikteliğini güven vererek sağlamak daha kolay. Bunu sağlamanın yolu gerçek anlamda laik demokratik bir rejimi inşa etmekten geçiyor. Türkiye bu konuda öncülük etmek zorundadır.
- Ortadoğu tehditler ve fırsatlara açık bir bölge. Tehditleri fırsatlar ile törpülemek ve zaman içinde etkisiz hale getirmek OBİT projesi ile mümkün. CHP’nin 25 Temmuz 2020 tarihli 37. Kurultayında oybirliği ile kabul edilen “Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurulacaktır” hedefi bugün bölgenin içinde yaşadığı sorunların çözümünde akılcı bir politika olarak ortaya çıkmaktadır. OBİT CHP’nin İkinci Yüzyıl hedefleri arasında da yer alıyor.
- Bu projenin bir diğer önemi de bölge ülkelerinin kendi inisiyatifleri ile barışı sağlama konusundaki iradelerini ortaya koymalarıdır.
- Bu projesiyle CHP, bölge merkezli dış politika yaklaşımından yola çıkarak, kurucu üyelerinin İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin olacağı ve bölgede huzur, barış ve istikrar oluşturmayı hedeflemiştir. Kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk nasıl 1937 yılında bu ülkelerle Sadabad Paktı'nı kurduysa, onun mirasçıları olan bizler de komşularımızla böyle bir ortaklığı kurarak bölgemizde barış ve istikrara öncülük etmeliyiz.
- CHP, OBİT’i bir savunma ya da güvenlik örgütü olarak düşünmemiştir. Bölgenin huzuru için, ülkelerarası karşılıklı iş birliği, dayanışma ve barış ortamını güçlendirmeyi amaçlamıştır.
- Kaldı ki OBİT bölge dışı aktörlere de kapalı olmamalıdır. Örneğin, çözümsüzlüğe kilitlenmiş Arap İsrail uyuşmazlığının giderilmesi, diplomatik ilişkilerin sağlıklı zeminde gelişmesi için de önemli bir işlev görebilecektir. Bu bağlamda OBİT, sadece bölgesel değil, küresel istikrarı sağlamanın da bir örgütü olabilecektir.
- Türkiye Gazze’de garantör ülke olmalı… Bu Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatını (OBİT) öneren ve bölgeye barışı getirmeyi amaçlayan Türkiye için de önemli.
- Tarihsel ve kültürel olarak ilişkili olduğumuz bölgeler ile birlikte Büyük Akdeniz Barışını (Pax Mediterrane) düşünmeye başlamalıyız. (Akdeniz havzasının iklim değişikliği sonucu orman yangınlarına açık olması nedeniyle Akdeniz Havzasındaki ülkelerin ortak hareket etmelerinin gerekliliğine ilk vurguyu yine CHP yapmıştır. (Kılıçdaroğlu - 23 Kasım 2022)
Kemal Kılıçdaroğlu - CHP 7. Genel Başkanı