Aslında hiç aklımda yoktu, piyangolar konusunda yazmak; ayrıca baştan söyleyeyim, konunun uzmanı da değilim. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, “şans faktörüne dayalı olan piyango, toto, loto, iddia, müşterek bahis, ganyan gibi tertip ve oyunlar kumardır- haramdır” açıklamasını okuyunca bu konuda bir şeyler yazmaya karar verdim. Yapılan açıklamanın bir bölümünde de şöyle bir not var: “Taraflardan birisinin kazanıp diğerinin kaybetmesi esasına dayalı bütün şans oyunları kumar kapsamında değerlendirilip haram kılınmıştır. Zira bir taraf kaybederken, diğer taraf da hak etmeden kazanmaktadır”.
Eminim ki, bu yüksek kurul (!) 1898 yılında Evlâd-ı Şüheda eşya piyangosunu bilse böyle bir genelleme yapmazdı.
Osmanlı yönetimi, şehit evlatları ve eşlerine yardım amaçlı olarak gönüllü ailelerden topladığı eşyaların karşılığında sattığı biletlerle, gelir elde etmeye çalışmış ve bu organizasyonda toplanan eşyalarla paraların bir kısmını katılımcılara dağıtmış. Burada bilet alanların amacı herhalde bir tane tel dolabı ya da yaylı somya kazanmak değildi, diye düşünüyorum. Eminim ki, alınan biletlerin her birinde yaşatılan umut, 93 Harbi’nin getirdiği yıkımdan etkilenen on binlere el uzatmak, sorunlarına bir nebze de olsa çare bulmaktı.
Yani demek istiyorum ki, Osmanlı tarihindeki bu piyango organizasyonu, çekiliş sonunda kimlerin kazandığından ziyade, savaşın ve yoksulluğun her yeri kasıp kavurduğu bir süreçte kaybedenlerin yanında yer almak, yaralarına merhem olmak üzere düşünülmüştü.
İlk piyango Çin’de, Çin Seddi için…
Efendim, “piyango çekilişleri”nin tarihsel sürecini ana hatlarıyla anlatıp son sözü size bırakacağım. Bakalım amortiye razı olacak mısınız, yoksa Plevne ineği kazanmada kararlı mısınız, göreceğiz!..
Tarihteki ilk piyango izi, MÖ 187–205 tarihleri arasında Çin’de bulunan “keno” fişleri olarak kabul ediliyor. Bugün hala bazı ortamlarda oynanan ve çekilişlerin atası olarak kabul edilen keno oyununun satılan biletleri sayesinde, o sırada Çin’de hüküm süren Han Hanedanlığının, inşaatı süren Çin Seddi’nin yapımına kaynak yarattığı düşünülüyor. İlginçtir, Çin’de bugün hala bu sürdürülüyor ve bazı sosyal projelere destek amacıyla binlerce yıl öncesinden gelen aynı gelenek yaşatılıyor. Yani biletler satılıyor, ikramiyeler şanslı kişilere dağıtılıyor ve kalan miktar da toplumun yararına kullanılıyor.
Para toplanmadığı için tam olarak piyango sayılmasa da, Roma İmparatorlarından Nero ve Augustus özellikle festivallerde çekilişler yaptırmışlar, kazananlara toprak, para ve imparatorluk bünyesinde esir olarak çalışan kölelerden vermişler.
Anladığımız şekle yakın olarak Avrupa’da görülen ilk piyango, 1434 yılında bugün de çok kültürlülüğü koruyan Flaman bölgesinde düzenlenmiş. 10 yıl gibi kısa bir zaman içinde o günün şartlarında kuralları belirlenmiş ve devamlılık arz eden bir organizasyon olmasına çalışmış. Para ödüllü ilk piyango çekilişi de 1476 yılında İtalya’nın Modena bölgesinde yapılmış ve sonrasında ünlü Cenova çekilişlerine dönüşmüş.
1567 yılında piyango çekilişleri İngiltere’ye sıçramış ve Kraliçe 1. Elizabeth sadece soylulara yönelik olarak piyango düzenlenmesine izin vermiş. Ne dersiniz, belki o da bizim “Yüksek Kurul” gibi düşünüyor ve “halk”ın ahlakını bozmak istemiyordu!..
Amerika’da sıkıntılı günlerinin yaşandığı 1758 yılında, Kanada’ya yapılacak sefer öncesi dökülecek topların ve gerekli ağır tonajlı silahların temini için yapılan piyango çekilişleri, sonrasında Amerikan devletinin kurucusu George Washington tarafından da yeni yolların yapılmasını sağlamak için başvurulan kaynak olmuş. Unutmadan söyleyeyim, George Washington tarafından bizzat imzalanan piyango biletleri o gün olduğu gibi bugün de koleksiyonerler tarafından aranan değerler arasında.
Cumhuriyetimizin “Piyanko”su
Cumhuriyetin ilk resmi çekiliş organizasyonu 9 Ocak 1926 yılında kurulan “Tayare Piyankosu” olmuş. Yanlış yazmadım, bugünkü imlamız ilk kez 11 Ağustos 1929 tarihli bilet üstünde yer almış ve biletler “Büyük Tayyare Piyangosu” olarak çıkmaya başlamış. Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri, lütfen bu kurumun tarihine de haksızlık etmeyin! Bilet satışlarının geliri ile alınanlar sayesinde, o yıllarda toplam sayısı bir elin parmakları kadar olan ülkemizin havacılık envanterine birkaç uçak daha eklenmiş. Aşağı yukarı 12 yıl sonra bu kurum lağvedilmiş ve yerine Maliye Bakanlığına bağlı Milli Piyango İdaresi kurulmuş.
Yaşanan 1. ve 2. dünya savaşları Avrupa'nın çok ülkesinde piyango çekilişlerini sekteye uğratmış. Sanırım millet canının, devletler de bekanın derdine düştüğü için piyango unutulmuş. Ama 2. Dünya Savaşı sonrasında yeşeren barış ortamı içinde hemen hemen her Avrupa ülkesinde kuralları saptanan ve özendiriciliği ön plana alınan çekilişlerle piyangolar yoğun ilgi görmeye tekrar başlamış.
Ama özellikle belirtmek isterim ki, kilise de piyango çekilişlerine hep karşı olmuş. Aşağı yukarı her Hıristiyan mezhebinin sözcüleri piyango çekilişlerini kumar saymışlar ve yasaklamak istemişler.
“British Museum”, piyangodan çıktı!
Tarih boyunca Piyango çekilişleri, büyük altyapı projelerine, gemi gibi, büyük silahlar gibi finansmanı büyük meblağlar tutan ihtiyaçlara yönelik para toplamak için kullanılmış. Örnek olarak ünlü British Müzesi, Harvard ve Yale Üniversiteleri gibi köklü yapılar piyango çekilişlerinden kazanılan paralarla yapılmış. Bizim tarihimizden de bir tane daha örnek vermek gerekirse 1. Dünya savaşı öncesinde donanmaya gemi kazandırmak amacıyla kurulan ünlü “donanma cemiyeti” adına yapılan çekilişlerden söz edilebilir.
Buraya isimlerini yazmak istemediğim bazı sektörler (!) ödedikleri yüksek meblağlı vergilerle genel bütçeye katkı sağlasa da bazı çevreler tarafından da tartışma konusu yapılıyor. Şu bir gerçek ki, ülkenin tüm gelirleri aynı çuvalda toplanıyor ve orada sapla saman birbirine karışıyor. Bu çuvaldan pay almaya çalışanlar gelirlerini düşündükleri kadar giderlerini de düşünmeli. Yani diyorum ki, bütçeye aktarılan gelirden pay almaya gelince varsınız, ama yine de bazı şeylere karşısınız. Karşı olmaya devam edin efendim; unutmayın, her şey karşıtıyla vardır!..
Piyango koleksiyoneri dostlarımın sayesinde geçmişe dönük olarak toplanan biletleri tek tek okşamış ve çizimlerini hayranlıkla izlemiş şanslı biri olarak bu alanda koleksiyon yapmanın çok zevkli olduğu kadar çok da zor olduğunu iyi biliyorum. Düşünsenize, 70 yıl önce çıkmış bir bileti bulmanın ne demek olduğunu! Piyango koleksiyoneri olan dostlarımıza yapılan bir espri vardır, onlar biletlerine para çıkmasını değil, çıkmamasını isterler (!). Bu koleksiyoner dostlarımızın ömürleri boyunca tek tek topladıkları ve kendi imkanları ile bastırdıkları kitaplar sayesinde piyangolar tarihine yolculuk yapmak olanaklı. Piyango tarihi denildiğinde aklıma gelen bir değerli isim de Mete Tunçay Hocamız ve bu alana ışık tutan “Türkiye’de piyango tarihi ve Milli Piyango” isimli çalışması.
Yazımın başında söylemiştim, bu konuda son söz olarak ne söyleneceğine sizler karar vereceksiniz diye. Sizler ne diyeceğinizi düşünürken ben yine bir koleksiyoner olarak sonlandırayım yazımı ve geçmişin gazetelerine geri döneyim.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim!..