11 Ekim 2024
Türkiye'de 1940 yılında bu yana uygulanmaya çalışılan, iktidarlar değişse de devam edilen kış saati uygulaması, 8 Ekim 2016 tarihinde Resmî Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararnamesi gereğince “tasarruf” gerekçesiyle kaldırıldı ve “yaz saati” kalıcı hale getirildi. AKP iktidarı böylece elektrik tüketiminin azaldığını belirtse de uzmanlar farklı düşünüyor; sosyal medya platformlarında kış saati uygulamasına geri dönülmesi için yetkililere seslenenlerin sayısı her gün artıyor.
Sizlere bu çalışmamda saatleri ayarlayarak enerji tasarruf etmenin tarihsel sürecini anlatmaya çalışacağım ve bilimsel olarak kabul gören, sık sık başvurulan bu yöntemin neden terk edildiği konusunu görüşlerinize bırakacağım.
Bu uygulama hakkında genellikle geçen yüzyıl başında olan örnekler konuşulsa da antik medeniyetlerin de binlerce yıl öncesinde bazı adımlar attığı bilinmekte. Eski medeniyetler günlük yaşamlarını gün doğuşuna ve batışına odaklayarak günümüzün zaman kavramından daha esnek bir çizelge içinde yaşamışlar. Örneğin Roma İmparatorluğu'nda halka günlük su dağıtım zamanı güneşe göre ayarlanmış; yılın farklı ayları için farklı ölçekler kullanılmış.
Çiftçilerin tarlada çalışırken kendilerini uydurdukları güneşin doğuş zamanı 13. yüzyıldan itibaren mekanik saatlerin ortaya çıkışı sonrasında yerleşim merkezlerinde karmaşık bir hal almış. O zamana kadar şafak vakti uyanan ve gün batımında evinde olanları Orta Çağ manastırlarının çanları zaman zaman yanıltmış. Çünkü mekanik saatlerdeki "resmi" zaman dezavantajlı olmuş; saat aynı olsa da mevsime bağlı olarak havanın aydınlık olması veya kararması kafaları karıştırmış.
Güneşin doğuşuna göre zaman ayarlanırsa enerji tasarrufu yapılabileceğini ilk kez Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babalarından, Bağımsızlık Bildirgesi'nin hazırlayıcısı ve imzacısı olan Benjamin Franklin akıl etmiş.
Benjamin Franklin, paratoner gibi, çift odaklı gözlük gibi insanların hayatını kolaylaştıran icatları yanında yayıncı, yazar, filozof, bilim insanı, siyasetçi, diplomat ve döneminin önde gelen entelektüellerinden biri! Amerika Birleşik Devletleri'nin Fransa Büyükelçisi görevindeyken gün doğumuna yakın uyanmanın evini aydınlatmak için ona daha fazla gün ışığı saati sağladığını fark edince 1784 yılında “The Journal of Paris” Gazetesinin editörüne "Işığın Maliyetini Azaltmak İçin Ekonomik Bir Proje" başlıklı çalışmasını göndermiş.
Mektubunda sabah erken kalkındığında güneşin ışığından faydalanılırsa boş yere mum yakmak zorunda kalınmayacağını, gaz yağından tasarruf edilebileceğini, daha az dumanla yaşanabileceğini söyleyen Franklin, -saatlerin ileri alınmasını belirtmese de- mevsimsel saat değişikliğini ilk öneren kişi olarak kayıtlara geçmiş.
19. yüzyılın ilk çeyreğinde Birleşik Krallıkta demiryolunun faaliyete başlaması ve 1840 yılından sonra tüm ülkede birleşik bir tarife ile seferlerini gerçekleştirmesi ortak zaman fikrini öne çıkarmış. Demiryolu da zaman tarifeleri de diğer ülkelere hızla yayılmış; Fransa'da Paris saati, Almanya'da da Berlin saati benimsenmiş.
Aynı yıllarda yoğun olarak demiryolu kullanan Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1883 yılına kadar ülke genelinde 4 farklı zaman dilimi etkinmiş.
Farklı zaman uygulamasının yarattığı karışıklığa çözüm bulmak amacıyla 1884 yılında, Uluslararası Meridyen Konferansı'nda Greenwich Meridyeninin referans olarak belirlenmesi tavsiyesi uygun görülmüş ve "küresel zaman dilimi sistemi” uygulanması kabul edilmiş. Gelişen ulaşım yolları ve ticaret ağı uluslararası alanda “zaman” konusunda bir standart gerektiğini zorunlu kılmaya başlamış.
1895'te Yeni Zelandalı George Bernard Hudson, yaz saati uygulamasının bugün anladığımız şeklini ortaya atmış; böcek avlamak için daha fazla güneş ışığına sahip olabilmek adına iki saatlik bir zaman değişimi önermiş.
Hudson 1895 yılında Wellington Felsefe Topluluğu üyelerine yaptığı konuşmasında Ekim ayında saatlerin iki saat ileri alınmasını, ardından mart ayında da iki saat geri alınmasının sonuçlarını anlatmış.
George Hudson’un bu fikri ilgi görse de uygulanmamış, ne o ne de dinleyenler böyle bir şeyin enerji tasarrufu sağlayacağını o günlerde düşünmemişler.
1 Ocak 1901 günü İspanya'da tek resmi saat uygulaması onaylanmış; ülkenin her yanı Aragon Bölgesinden geçen Greenwich Meridyenine göre ayarlanmış. İspanya Yarımadası'nın bir ucu ile diğer ucu arasında oluşan, gün doğumu ve gün batımı arasında 50 dakikalık fark böylece kapanmış.
O güne kadar güneş saati kullanan, resmi zamanını Madrid meridyenine göre yöneten ülkede her bölge kendi zamanını güneş saatine göre ayarladığı için yola çıkan bir trenin yol üzerindeki duraklardaki tarifesi karışıklık yaratıyormuş. Örneğin Barselona'da saatler öğlen 12'yi gösterirken, Madrid'de saat 11.30 civarındaymış.
Bu gelişmede sanayi devrimi sonrası insanların farklı coğrafyalara seyahat etme isteği, artan ticaret faaliyetleri ve İspanya’nın resmi işleyişinde bir bütün olarak hareket etme isteği etkin olmuş. İspanya’nın koordineli evrensel bir saat oluşturma yolundaki bu adımı diğer ülkelere örnek olmuş; uluslararası alanda ortak saat uygulanması etkinleşmiş.
20. yüzyılın başlarında İngiltere’de inşaat işiyle uğraşan, aynı zamanda Kraliyet Astronomi Derneği üyesi olan William Willett, İngiliz Parlamentosu'na resmi olarak bir zaman değişikliği öneren bir yasa tasarısı sunmuş. Willett güneşin parladığı saatlerde insanların dışarıda olması sayesinde para tasarrufu sağlanacağından bahsetmiş, gün ışığının azaldığı zamanlarda kullanılacak yapay aydınlatma sarfiyatını azaltmanın yolunu saat değişikliğinde görmüş. Onun bir amacı da o yıllarda havası genelde yağmurlu ve bulutlu olan İngiltere sokaklarında güneş ışığından daha fazla keyif alarak dolaşmakmış.
William Willett, 1905 yılında hazırladığı bu taslakta Nisan ayındaki 4 tane Pazar gününün her birinde saatleri 20 dakika ileri almayı, Eylül ayında da aynı şekilde dört Pazar gününün her birinde aynı miktarda geri almayı önermiş. Yani Willett’in yılda toplam sekiz kez saat değiştirme taslağı, her ilkbahar ve sonbaharda toplam 80 dakikalık değişiklik düşüncesi aynı zamanda Yeni Zelandalı Hudson'ın konuyu bıraktığı yerden devam ettirme fikri de taşıyormuş.
Willett’in "yaz saati" adını verdiği bu tezi Parlamento'dan geçmese de 1907'de “The Waste of Daylight” adıyla yayınlanmış. William Willett 1915 yılındaki ölümüne kadar tezini savunmuş, İngiliz Parlamentonda lobi yapmış.
Willett'in çabaları Parlamento Üyesi Robert Pearce'ın dikkatini çekmiş ve o da Şubat 1908'de Avam Kamarası'na aynı içerikte bir sunum yapmış; 1909 yılında da tasarı haline getirerek Parlamento'ya birkaç kez kanun teklifi vermiş.
Farklı zamanlarda Avam Kamarası'na verilen tasarılar seçkin üyelerden oluşan komiteler tarafından incelense de hiçbiri yasalaşmamış; çünkü özellikle çiftçiler bu fikre karşı çıkmış.
1 Temmuz 1908'de, Kanada Ontario Bölgesindeki Port Arthur sakinleri saatlerini bir saat ileri almışlar. Bu karar çok sınırlı sayıda insanı etkilese de dünyanın ilk “yaz saati” uygulaması olarak kayıtlara geçmiş.
Bir süre sonra Kanada'daki diğer bölgeler de aynı kararı almış; 23 Nisan 1914'te Regina, 24 Nisan 1916'da Winnipeg ve Brandon şehirleri saatlerini bir saat ileri almışlar.
Kanada’da çıkan yerel “Manitoba Free Press” Gazetesinin 3 Nisan 1916 tarihli nüshasında yazıldığına göre yaz saati uygulaması ülkede o kadar popüler olmuş ki artık otomatik olarak saatler her yıl ayarlanıyormuş.
Yaz saati uygulaması 30 Nisan 1916'da I. Dünya Savaşı’nın 2. yılında ve çok geniş bir coğrafyayı etkileyen kargaşası içinde Almanya ile müttefiki Avusturya’nın tamamını etkileyecek şekilde başlamış. İnsanlar büyük savaşın tedirginliği içinde enerji tasarrufu yapmak, kömür tüketimini azaltmak amacıyla bir saatlik zaman kaydırması yapmışlar.
Çok kısa bir süre sonra fikrin sahibi İngiltere ve diğer birkaç Avrupa ülkesi de yaz saati uygulamasını benimsemiş.
Amerika Birleşik Devletleri de 1918'de saatlerini ileri aldığında çok kişi bunu bir “savaş zamanı yasası” olarak görmüş ve bu yüzden de 1919'da yürürlükten kaldırılmış. Uygulamanın kaldırılmasında sabahları sütlerini ve hasat ettikleri ürünlerini pazara götürmek için daha az zamanları olduğunu düşünen çiftçilerle, dışarısı aydınlıkken insanların karanlık sinemalara gitme olasılıklarını düşük gören Hollywood etkin olmuş. Uygulamaya muhalif olanlar saatlerle oynamanın “Tanrı'nın zamanı çalma” olacağını söylemişler.
Birinci Dünya Savaşı'nda yaz saati uygulamasına karşı olanlar da İkinci Dünya Savaşı sırasında uygulamayı benimsemiş; çok sayıda insanı etkileyen saat ayarlamaları savaşan devletleri aynı doğrultuda birleştirmiş.
Amerikan Başkanı Franklin D. Roosevelt İkinci Dünya Savaşı sırasında yaz saati uygulamasını yeniden başlatmış; çatışmalar sona erse de çok sayıda eyalet yaz saati uygulamasını kullanmaya devam etmiş.
1966 yılında Amerikan Kongresi yaz saatini ülke çapında standart hale getirmiş; Nisan ve Ekim aylarında başlangıç ve bitiş saatlerini belirleyen yasayı geçirmiş. Bu yasadaki başlangıç – bitiş ayları 2007'de Mart ve Kasım olarak değiştirilmiş.
Mutlaka sizin de başınıza gelmiştir ya da yakınlarınızdan duymuşsunuzdur; saatleri ileri ya da geri alma sırasında karşılaşılan komik, ibretlik ya da ilginç yaşanmışlıkları!
Bir de düşünün tüm saatlerin mekanik olduğunu ve şehirdeki bütün saatlerin biri tarafından bizzat ayarlanması gerektiğini!
1 Mayıs 1938 tarihli Kurun gazetesinde yaz saati tatbik edilirken “Dünyayı alt üst eden yanlışlık” başlığıyla ilginç bir haber yer almış ve İngiltere’de yaşanan bir skandal anlatılmış. Habere göre, posta idaresi müdürü saatleri ileri alacağına geri alarak büyük bir kargaşaya yol açmış. Hatta kendisini uyaran küçük şubelerin hepsine çıkışmış ve hatalı olduklarını söyleyerek kendisi gibi yapmalarını istemiş. Mektuplarının geç kalması yüzünden mahkemeye başvuran bir iş adamı posta müdüründen ciddi tazminat kazanmış. Kısıtlı maaşı ile mahkemenin biçtiği cezayı ödeyen müdür bir daha saat değişikliklerinde hata yapmamış.
Aynı haberde 9 Nisan gecesi saat 02’de yapılacak saat ayarlaması için Londra merkezinde yer alan tam 5128 saati bir saat ileri alma görevi için 6 kişi görevlendirildiği ve bu görevin tam 10 saat sürdüğü de belirtilmiş.
Yaz saati uygulaması dünya çapında 70'ten fazla ülkede uygulanıyor ve bir milyardan fazla insanı etkiliyor. Başlangıç ve bitiş tarihleri de tabii ki ülkelerin coğrafi konumuna göre değişiyor.
Coğrafi konumu nedeniyle saat ayarlamasına gereksinimi olmayan ülkeler de var. Örnek olarak Ekvator'a yakın ülkelerde yılın aydınlık ve karanlık saatleri çok az değiştiği için böyle bir uygulama yapılmasına gerek duyulmuyormuş. Aynı şekilde Kuzeyde yer alan ülkelerde de kış ve yazın gündüz saatleri arasındaki farkın saatin ibrelerinin hareket ettirilmesiyle telafi edilemeyecek kadar fazla olması sebebiyle uygulama hiç gündeme gelmemiş. Yani Helsinki'de haziran ayında güneş sabahın dördünde doğup gece saat on buçukta battığı, Aralık ayında da dokuzda doğup öğleden sonra üçte battığı için bir saatlik ayarlama anlamlı değilmiş. Yine de İskandinav ülkeleri bu değişikliği Avrupa Birliği'nin geri kalanıyla uyum sağlamak için yapmaya çalışıyormuş.
Türkiye’de bir süredir uygulamadan kaldırılsa da hep konuşulan, konunun uzmanlarınca uygulamaya geri dönülmesi önerilen “kış saati” konusu son günlerde artan şiddet olaylarıyla yeniden gündeme gelmiş durumda.
Ekonomik krize ve bilimsel verilere rağmen uygulamaya son verilmesini çoğunluk enerji şirketlerinin karlarını arttırmak için enerjinin daha fazla kullanılmasını teşvik etmek amacına bağlıyor, kimi de sabah ezanı saatinde uyanmakla dinsel mesajların verildiği kanısında. Sorunu Avrupa yerine Arap Ülkeleri ile aynı saat diliminde olma isteğine de bağlayanlar var, gereksiz inadın din maskesiyle sürdürüldüğü imajı da etkin.
Bir de şu var ki kış aylarında havanın geç saatlerde aydınlanmasının asayiş sorunlarına neden olmasının yanı sıra insanları psikolojik olarak olumsuz etkilediği de bir gerçek.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim.
https://www.gastearsivi.com/gazete/kurun/1938-05-01/10
https://time.com/4549397/daylight-saving-time-history-politics/
https://www.forbes.com/sites/kionasmith/2020/10/31/a-brief-history-of-daylight-saving-time/
https://www.nationalgeographic.es
https://postventarelojeros-com
İrfan Yalın kimdir? Koleksiyoncu İrfan Yalın 1962 yılında İstanbul'da doğdu. 9 Eylül Üniversitesi, Aydın Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu mezunu. Objelerin – belgelerin peşinde "Popüler Tarih ve Kültür Yaşanmışlıkları araştırmacısı. Bizimev TV'de yayınlanan "Koleksiyoncu" programı sunucusu - yapımcısı. Asya ve Afrika ülkelerinden tek tek topladığı el sanatlarını sergilediği Kadıköy'deki "Artemis"in kurucusu. Koleksiyonculuğun özendirilmesi adına amatörce çalışan, sergi, sempozyum, sunu ve derleme çalışmaları içinde kültürel değerlere gönül bağımlısı… |
İnsan kurabiye ile yüzlerce yıl öncesinde tanışmış; kurabiye sevince de kedere de eşlik etmiş
Geçmişin gelecekle bağını kuran “eski gazete koleksiyonları” kültür hazinelerini sararmış sayfalarında saklıyor
Yumurta, yüzbinlerce yıldır sofrada olmuş; tek başına yenilmesi yanında, çok şeyle birlikte de pişirilmiş
© Tüm hakları saklıdır.