Doğa şartlarında ayakta kalabilmek adına "giyinen" tek canlı olan insanın mağara devrinden bu yana incir yaprağından, avladığı hayvanın derisine; liflerle ördüklerinden, çamura bulanmaya kadar geniş bir yelpaze içeren örtünmesindeki evrimsel gelişim içinde iç çamaşırları özel bir yer tutmuş. İnsan içine giydikleriyle hem günlük yaşamda rahat etmeye çalışmış hem de iç çamaşırlarında kendisiyle ilgili bir mesajı barındırmış.
Fiziksel işlevlerinin yanı sıra her zaman "psikolojik" bir etkiye de sahip olan iç çamaşırları giyildikleri çağın ruhunu taşımışlar, doğanın ve dönemin özelliklerini tasarımlarında barındırmışlar.
Günümüzde giyimin yanında cinselliğin de simgesi olan ve moda evlerinin tasarımlarında şehvetli bir dokunuşla geniş kitlelere hitap edebilecek alanı yarattıkları iç çamaşırının ardında binlerce yıllık bir tarih döngüsü ve farklı kültürlerin zamanla değişime uğrayarak günümüze kadar gelen tercihlerinin izleri var.
Peştemal, insanın ilk kıyafetlerinden biri
Günümüzden 7000 yıl önce başladığı bilinen ve büyük olasılıkla da insanın ürettiği ilk kıyafetlerden biri olan "peştemal" uzun yıllar boyunca hem erkeklerin hem de kadınların ana giyimi olmuş.
Peştemal ile örtünme, avcı - toplayıcı olarak yaşayan toplumların yerleşik hayata geçmelerine eşlik etmiş, Eski Mısır'dan Afrika'nın sahralarına, Asya'nın bozkırlarından Avrupa'nın içlerine kadar yayılmış. Denilebilir ki, peştemal günümüze de ulaşacak şekilde gelen çok geniş bir zaman dilimi içinde en uzun süre kullanılan iç çamaşırı olmuş.
Hindistan'da 7000 yıl önce bile ince bir şerit şeklinde kesilerek bacaklara sarılan, sonra da apış arasından geçirilip arkadan bağlanan iç giyim mevcutmuş.
Hindistan'da hâlâ kullanılan ve "langoti" olarak bilinen peştemal arkeolojik kazılarda 7000 yıl öncesinden başlayan bir süreç içinde tarihlenmiş. Hint coğrafyasını içine alan çok geniş bir bölgede ince bir şerit şeklinde kesilerek bacaklara sarılan, sonra da apış arasından geçirilip arkadan bağlanan erken tipleri deriden yapılıyormuş.
Peştemal en basit tipinden ipekli tasarımlarına kadar zengin ve soylularla yoksul halkı biçimsel olarak ayırmış olsa da, toplumun tüm kesimlerini aynı giyim potasında birleştirmiş; yüzyıllar boyunca tüm insanları aynı şekilde örtmüş.
Peştemalın izine Afrika'nın farklı bölgelerinde yaşayan kabilelerde de, 2000 yıl öncesine tarihlenen Japon kültüründe de rastlanmış; her iki coğrafyada da kullanım şekli günümüze dek devam etmiş.
İnsanın ürettiği ilk kıyafetlerden biri olan "peştamal" 7000 yıldır hem erkeklerin hem de kadınların ana giyimi olmuş.
En eski kadın iç çamaşırları M.Ö. 2000 yılında, Girit adasında tasarlanmış
Girit adasında yaşanan Minos kültürünün egemen olduğu zaman diliminde erkekler omuzlarını ve bellerini örten etek tipli peştemallar kullanırken kadınlar fibula denen çengelli iğne benzeri bir tutaçla vücudu boydan boya saran kumaşlarla örtünmüşler.
Girit kadınlarının göğüs bölgelerini sıkıca saran üstlükleri bilinen ilk spesifik kullanımlı kadın iç çamaşırı olarak kabul edilmiş.
Belli belirsiz yakasıyla bedeni göbek deliğine kadar açık bırakan bu giyinme şeklinde kadınların açıkta kalan göğüs bölgeleri vücudu sıkıca kavrayacak şekilde kumaşla döne döne sarılır, kolları kısa - etekleri fırfırlı biçimde olan giysiler dikilirmiş.
Antik Yunan medeniyetinde kadınlar elbiselerinin altına "zona" adını verdikleri bir parça deri veya kumaştan oluşan kuşak bağlamışlar; bu şekilde kadınlıklarını ön plana çıkarmışlar.
Girit kadınlarının 4000 yıl önce göğüs bölgelerini sıkıca saran üstlükleri ilk spesifik kullanımlı kadın iç çamaşırı olarak kabul edilmiş.
Yunanların giyim biçimi zamanla değişimlere uğramış; kadınlar da erkekler de genelde bol giysiler giymişler. Yetişkin Yunanlı erkekler peştemallarının, yetişkin kadınlar da tuniklerinin altına hiçbir şey giymezlermiş ama gençliklerinde mahrem yerlerini gururla sergilerlermiş. Günümüze ulaşan heykellerde ve tasvirlerde görülebileceği şekilde olan bu çıplaklık yanında, Eski Yunan efsanelerindeki Venüs gibi mitolojik karakterler de iç çamaşırlı olarak tasvir edilmiş.
İlk çağlarda giydikleriyle rahat hareket edebilmeyi ön planda tutan Mezopotamyalı kadınlar MÖ 3000'den bu yana vücut kıvrımlarını desteklemek, bastırmak ya da vurgulamak için içe giyilen kıyafetler tasarlamışlar.
Eski Mısır'da iç çamaşır izleri
İç çamaşırının tarihine dönük çalışmalar MÖ 1500'lü yıllara uzanan Antik Mısır kazılarında rastlanan bulgularla şekillenmiş, aristokrat kadınların kıyafetlerinin altına giydikleri slip benzeri tasarımların gün ışığına çıkarılması araştırmacıları şaşırtmış.
Firavunları süslemek için kullanılan değerli kumaşlardan yapılma zarif külotların Tutankhamun'un mezarında bulunmasını araştırmacılar Mısırlıların vücutlarının mahrem kısımlarını korumadaki hassasiyete yormuşlar, ilk külotların ortaya çıkmasını Antik Mısır'ın sosyal hayatının zenginliğine bağlamışlar.
Tutankhamun'un mezarında bulunan külot, iç çamaşırın Antik Mısır'ın sosyal hayatındaki varlığını kanıtlıyor
Şekilleri bugünkünden çok farklı olan bu külotlar çoğunlukla tunik benzeri giysilerin altına giyilen jüponları andırıyormuş; belli ki, Mısırlı kadınlar içlerine giydikleriyle kendilerini rahat hissediyorlarmış.
Yoksulların kalçaların etrafına sardıkları ucuz kumaştan yapılmış peştamalın adı Antik Mısır dilinde "pano" olarak adlandırılmış.
Mısırlılar yün ve pamuk üretmeyi bilseler de ketene dini bir önem verdikleri için iç çamaşırlarında keten kullanmayı tercih etmişler, ketenden çok hafif ve şeffaf kumaşlar dokumayı başarmışlar. Yoksulların kalçaların etrafına sardıkları basit bir dikdörtgen kumaştan yapılmış peştemalın adı Antik Mısır dilinde "pano" olarak adlandırılmış.
Firavunlar, prensler, zenginler ve komutanlar "schentis" adını verdikleri pileli peştemal giymişler.
MÖ 1500'lü yıllara uzanan Antik Mısır kazılarında rastlanan bulgularda iç çamaşırları görülüyor.
Roma döneminde iç giyimin ilk özgün tasarımları
Her ne kadar iç çamaşırı kullanımına dair eski Mısır'da, Antik Çin'de ve Eski Yunan'da buluntular olsa da, (genel kanaate göre) iç çamaşırın gelişimi Roma döneminde, bugünkü İtalya topraklarında gerçekleşmiş. Roma dönemindeki tasarımlar öylesine başarılı olmuş ki, neredeyse bugün kullandığımız iç çamaşırlarına benzer kesimler bu dönemde ortaya çıkmış.
Dış görünüşün, vücut bakımının ve temizliğinin son derece önemli olduğu Roma döneminin günlük yaşamında iç çamaşırları çok önemli bir yer tutmuş. Erkekler tuniklerinin altına hiçbir şey giymemeyi tercih ederken kadınlar bugünkü tipinde olmasa da göğüslerini örten kumaş parçalarını sütyen görevi görecek şekilde sarmaya başlamışlar. Bunlar göğsün üstüne değil altına sarılarak büyük ve sarkık bir göğüs görüntüsüne son veren sıkıca döndürülen bantlarmış.
İlk yıllarda spor müsabakalarında zorunlu olarak kullanılan ve modern sütyenin öncüsü olan göğüslerin bir deri ya da kumaş bandın içinde tutulması geleneği zamanla toplumun tüm kesimlerine yayılmış ve günlük yaşamın giyimleri arasına girmiş.
Kadın bedeninin giyimle olan uyumu medeniyetlerin birbirlerine olan üstünlüğünü göstermesinin ve gücü vurgulamalarının aracı haline gelmeye başlıyormuş.
"Altını bağlamak" sözü eski Roma'dan geliyor
Roma'daki erkek ve kadınlar "subligaculum" adı verilen kasık arasından geçirilerek kalçalara bağlanan kumaşla bir çeşit külot giymişler. Bu anlam bütünlüğü çok dile "altını bağlamak" olarak girmiş; çocuk, yaşlı ve hastalar için günümüzde bile kullanılan bir söz olmuş.
Bu külot tasarımının üzerinde bulunan kemer (ip bağı) kumaş parçalarının vücudu önden ve arkadan örtmesini sağlamasının yanında sabitlemeye yardımcı olmuş; bele bağlanarak kalçaları ve alt tarafı örtmüş. Bu tür külot kullanımı sporcular ve yüzücüler arasında çok popüler olmuş.
"Altını bağlamak" sözü Eski Roma' da insanlarının kasık arasından geçirilerek kalçalara bağlanan bir çeşit külot tipinden türemiş.
Antik Çin'de iç çamaşırı
Günümüzden 4.000 yıl önce iç çamaşırının öncü tipleri antik Çin'de de kullanılmış ama o dönemlerde iç giyim ile dış giyim arasında bariz bir fark yokmuş. Keten liflerinden dokunan pürüzlü kumaşlar yalnızca vücudu örtmek ve sıcak tutmak gibi işlevlerle kullanılıyormuş; bu kumaşlarla vücudun üst bölgesiyle göbek sarılıyormuş.
Çinliler kenevirden ördüklerini geliştirdikçe ve kumaşı daha yoğun lifli, daha narin hale getirince bunun iç çamaşırı şeklinde kullanımı yaygınlaşmış, giyim altında sarma metoduyla yapılan tasarımlar ülke çapında kullanılmış.
MÖ 3. yüzyılda yapılan kapsamlı reformlar sonrasında Çin halkının giyim tarzlarında değişiklikler olmuş, diz – kasık örten, kuşaklı iç giyim türleri, göbek bantları ve içe sarılan vücut atkıları ortaya çıkmış.
MÖ 3. yüzyılda Antik Çin giyiminde diz – kasık örten, kuşaklı iç giyim türleri, göbek bantları ve içe sarılan vücut atkıları ortaya çıkmış.
Denilebilir ki, 2000 yıl öncesinde Çin'de göbeğe sarılan "pa" isimli bandın omuzdan askılarla vücutta sabit hale getirilmesi ileriki yıllarda doğup günümüz dünyasının vazgeçilmesi olan iç çamaşırı tasarımlarına yepyeni bir kapı açıyormuş.
İç çamaşırları refahın, medeniyetin, tasarım gücünün, modanın, mekânın ve içinde yaşanılan çağın tüm özelliklerini içinde bulundurmuş, geçmişin izlerini geleceğin beklentisine işlemiş.
Efendim, sizler de hak verirsiniz diye düşünüyorum: İç çamaşırı gibi dünya üzerinde yaşayan her bireyin kendine özel bir gizemi içinde barındırdığı önemli bir konuyu tek yazıya sığdırmak zor olsa gerek! Cinsiyetin, estetiğin, sağlığın ve içte taşınan gizemin ilk çağ sonrasında nasıl gelişim gösterdiğini, Orta Çağ sonrasında nasıl bir gelişim gösterdiğini bir sonraki hafta anlatmaya çalışacağım.
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim.
https://www.theitalianreve.com/the-history-of-underwear-between-past-present-and-inclusiveness/
https://www.goodhousekeeping.com/beauty/fashion/tips/a24247/evolution-of-underwear/
https://www.anaono.com/blogs/dressing-room/the-history-and-evolution-of-the-bra
https://fashion.sina.cn/s/ac/2021-06-02/detail-ikqcfnaz8667065.d.html
https://www.vintachic.it/le-vintagerie/storia-della-lingerie/
https://ladolcelingerie.com/storia-della-lingerie/
https://www.clara-intimo.it/emozioni/storia-ed-evoluzione-della-mutanda-ecco-chi-lha-inventata/
https://www.viscontidiangera.com/en/2019/05/04/underwear-the-history-of/
https://cynthiaripleymiller.wordpress.com/2013/09/07/underwear-the-hidden-history/
İrfan Yalın kimdir?
Koleksiyoncu İrfan Yalın 1962 yılında İstanbul'da doğdu. 9 Eylül Üniversitesi, Aydın Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek Okulu mezunu. Objelerin – belgelerin peşinde "Popüler Tarih ve Kültür Yaşanmışlıkları araştırmacısı.
Bizimev TV'de yayınlanan "Koleksiyoncu" programı sunucusu - yapımcısı. Asya ve Afrika ülkelerinden tek tek topladığı el sanatlarını sergilediği Kadıköy'deki "Artemis"in kurucusu.
Koleksiyonculuğun özendirilmesi adına amatörce çalışan, sergi, sempozyum, sunu ve derleme çalışmaları içinde kültürel değerlere gönül bağımlısı…
|