06 Haziran 2021

200 yıl sonra hatırlanan özgürlük: Scooter

Bu basit görünümlü yararlı alet, her yerde karşımıza çıkan kullanımıyla şehir yaşamına yeni bir renk katsa da, gerek kural koyucuların gerekse de yerel yönetimlerin bir dizi önlem almasını zorunlu kılmış, trafikte doğabilecek yasal boşlukların irdelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış

Kısa mesafede keyifli ve hesaplı seyahatin adı

Son yıllarda neredeyse dünyanın her yerinde, özellikle de kalabalık yerleşim alanlarında sık görülen, çoğunlukla da gençler tarafından sevilen scooter kullanımı, yasal boşlukları ve yeni sosyal sorunları da beraberinde getirmiş durumda. Bu basit görünümlü yararlı alet, her yerde karşımıza çıkan kullanımıyla şehir yaşamına yeni bir renk katsa da, gerek kural koyucuların gerekse de yerel yönetimlerin bir dizi önlem almasını zorunlu kılmış, trafikte doğabilecek yasal boşlukların irdelenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmış. Öyle ya yaşa bakılmaksızın ehliyet gerektirmeyen, kullanımıyla zaman zaman üstünde özgürce seyahat edenlerin kural tanımaz sürüşleriyle ciddi sorunlara yol açtığı, önlem alınmadığı takdirde de her zaman yeni mağdurlar yaratabileceği neredeyse tüm dünya basınında sık sık dile getiriliyormuş.

Scooterlar, özellikle Koronavirüs döneminde salgın riskinin azaltılması gibi pozitif yanlarına ek olarak, kısa mesafeli yolculukta sunduğu kolaylıkla, toplumun tüm gelir gruplarındaki gençlere eş değerli özgürlük yaşatan bir ulaştırma aracı durumunda. Özellikle gençler arasında basit erişimi yanında, özgürce seyahat keyfi de yaşatan bu uygulama o kadar hızlı bir şekilde yayılıyor ki, dünyanın dört bir yanındaki şehir yaşamlarında Koronavirüsle birlikte scooter kullanımını yaygınlaştırmak için özel teşvik paketleri hazırlanmaya her yaş grubuna uygun olabilecek özendirici tanıtımlar sunulmaya başlanmış bile. Salgın hastalık riskine karşı sürdürülebilir koruyuculuğu gibi özellikleriyle de hükümetlerin ve yerel yönetimlerin desteğini çok kısa bir süre içinde arkasına almış durumda. Bildiğiniz gibi, günümüzde geleneksel araçlar yerine, çevreci, ekonomik yakıtlı, zevkli kullanımlı, sürüş konforlu, sosyal paylaşımlı ve sürüş emniyeti sağlayan ulaşım araçlarının tasarlanması konusunda büyük arayış yıllardır devam ediyor. Özellikle fosil enerji kaynaklarının giderek tükenmesi bir yana, kirliliğini yıllardır tartışarak bu soruna karşı arayış içinde olan gelişmiş ülkelere, kent içi ulaşımda bisiklet ve elektrikli scooter kullanımı ilaç gibi geliyor olmalı ki, ardı sıra çıkarılan teşvik paketleriyle bunlar daha da özendirici hale getirilmeye çalışılıyormuş. Hatta scooterları çevre dostu olarak adlandırıp ulaşımda devrim olarak nitelendirilen ülkeler ve devlet adamları da varmış.

12 Haziran 1817’de Baron Karl von Drais'in tahtadan yaptığı pedalsız aracın selesine oturup ayaklarıyla yeri iterek koşmaya başlaması, iki tekerlek üzerinde denge kurabilen insanın o güne kadar bilinmeyen bir ulaşım aracını geliştirebileceği konusunda cesaretlendirmiş

1817 yılında Almanya'da ortaya çıkmış

Kaynaklarda dünya üzerinde bilinen ilk iki tekerlekli aracın ilk kez 6 Nisan 1818 tarihinde Fransa'nın Paris şehrinde Baron Karl de Drais de Sauerbrun (Karl Von Drais) tarafından sergilendiği yazıyor ama bu konuda ortaya çıkan yeni buluntular da var. Bisikletin icadına açılan yolda çok önemli bir basamak olarak "drezin" olarak sergilenen bu araç, hareket edebilmek için alete binen kişinin yerden destek alması ve ayakları ile ilerletmesi mantığına dayalı bir düzenek; yani bir çeşit pedalsız bisiklet. Belki de, ayaklardan güç alarak kısa süreli de olsa dengede kalmayı sağlayarak mesafe kat etmeye dönük tasarım tarihini scooter denemesinin yapıldığı 1817 yılına çekmek gerekiyor. Düşünebiliyor musunuz, iki tahta tekerlek üzerinde dengede durmaya çalışarak önce bisikletin sonra da motosikletin icadına giden yolda bu düzeneği ilk kullananlar, 200 yıl sonrasının dünyasında popüler olacağını ve yeryüzünün en ücra köşelerine dağılacağını tahmin edebilirler miydi?

Birinci Dünya Savaşı'nın yıkımı ve olumsuzlukları yaşanırken, yüz binlerce kişinin hayatını ve yaşam standardını kaybedeceği büyük savaşa hazırlanan dünyanın yüzünde tokat gibi patlayan "büyük buhranda" scooter kullanımı tekrar gündeme gelmiş. Yani ortaya çıkışından neredeyse bir asır sonra, gerek maliyetinin bisiklete göre çok düşük oluşu, gerekse de masrafsız oluşu yüzünden büyük şehirlerin sokaklarında scooterlar görülmeye başlanmış. Aralıklarla ve farklı tasarımlarla da günümüze kadar gelinmiş.


Elektrikli ve elektriksiz scooter tiplerindeki gelişim izleri dünyanın farklı bölgelerindeki müzelerde sergileniyor

Elektrikli scooterların kuralsız kullanımı

Tüm doğasever çevreler tarafından trafik sıkışıklığına çare olacak şekilde görülen ve hava kirliliğini azaltarak özellikle kalabalık yerleşimleri herkes için daha yaşanabilir hale getirmeye aday olduğu konusunda fikir birliği oluşturmuş olan scooterların gerek spor gerekse de çevre dostu amaçlarla hareket özgürlüğü yaşattığı konusunda sanırım görüş birliği içinde olmayan yoktur. Fakat şu da bir gerçek ki, elektrikli scooter kullanımının son yıllarda neredeyse aynı anda dünyanın her yerinde yaygınlaşması, bazı sorunları da beraberinde getirmiş. Elektrikli scooter, ginger, paten, kaykay ve denge bisikletlerinin kullanımı için özel yollar yapılması, içkili olarak kullanılmaması ve yaş sınırlamasına gidilmesi şu an her ülkenin gündeminde yer alıyor, olmalı.

Geçtiğimiz Kasım Ayında, atıkta geri dönüşümü yaygınlaştırmayı amaçlayan yasa teklifinin Meclis Çevre Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında "scooter" sözcüğü renkli tartışmalara neden olmuş. CHP'li Mahmut Tanal'ın scooter, scooter diyorsunuz, bunun Türkçesi nedir sorusuna, AKP'li Selman Özboyacı, TDK "skuter" diyerek karşılık vermiş. HDP'li Gülistan Koçyiğit, "bas git", "bin git" gibi önerilerde bulunmuş ama Bakan Yardımcısı Emin Binpınar, Türk Dil Kurumu'yla görüşüldüğünü, onların da bu konuda önerileri olduğunu ama TSE'nin standartlarında "scooter" diye geçtiği için mecburen öyle yazmak zorunda kaldıklarını belirtmiş. Ve bunun doğru olduğunu, "siz ne derseniz deyin, aynı "televizyon" sözcüğü gibi dünyanın her yerinde bu isim çok belirgin; istediğiniz kadar başka bir şey yazın, çocuklar buna scooter diyor" diyerek savunmuş. Her ne kadar "martı" sözcüğünün de kullanılmaya çabalandığı görülüyorsa, göz göre göre bir yabancı kelime daha dilimize eklenmiş durumda. Teknolojiyle güncel bir bağı olmadığı için uygulamada hep geriden gelen, yenilikleri dışarıdan satın alarak kullanan toplumlar yeni kelime üretecek vakit bulamıyorlar. Ülkemizde dil yapımıza uygun olarak yeni türetilen kelime kullanımı o kadar az ki; her yıl büyük bir yabancı sözcükler havuzunun içinden çıkan kelimeler belleğimize yapışıyor, dilimize yamanıyor gibi.


2. Dünya Savaşı scooter kullanımı dünyanın her yerinde özendirmiş

Martı kazaları artıyor

Tam da buna örnek olacak bizden de geçen yıla ait birkaç ölümlü bir kaza haberi var. Şubat 2020 saat 00.00 sularında Beşiktaş Büyükdere Caddesi Sanayi Mahallesi üst geçidi girişi Sarıyer istikametinde, kiralık elektrikli martı kullanarak yolun karşısına geçmeye çalışan 17 yaşındaki Okan Yıldız'a lüks bir otomobilin çarpmış ve Okan Yıldız yaşamını yitirmiş. Eylül Ayında İstanbul Pendik'te de benzer bir kaza meydana gelmiş, elektrikli martısıyla yaya geçidinden yolun karşısına geçmeye çalışan 20 yaşındaki Metehan Korkmaz'a otomobil çarpmış; havaya savrularak ağır yaralanan genç, hastanede hayatını kaybetmiş. Avukat olduğu öğrenilen sürücü, trafikteki araçların yürüme geçidinde yayalar geçerken durmasına rağmen, aşırı hızla geldiği ve duramadığı iddia edilmiş ama gözaltına alınmasına rağmen serbest bırakılmış. Gazetelerin iç sayfalarında küçük puntolu bu haberlerde yaşananların acısı yakınlarına, örnekler de olsa olsa adalet arayışındaki çabamıza eklenecek. Ölümlü olmasa da ilgilenenlerin İnternetten kolayca ulaşabilecekleri başkaları da var. Yani şu bir gerçek ki, bu konuda düzenleme yapmak adına birkaç yıldır konunun tüm boyutları farklı platformlarda gündeme getiriliyormuş.

İçişleri Bakanlığı'nın scooter ve benzeri araçlardaki trafik kurallarında ilk düzenlemeyi 2019'da yapmış ve yasa aynı yılın Ağustos ayında yürürlüğe girmiş ama uygulamada ciddi sorunlar yaşanıyormuş. Ve sonunda beklenen olmuş, ilk kapsamlı karar İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında elektrikli scooterların kullanımı, denetimi ve yetki esaslarını belirleyen yönerge teklifi oy birliği ile kabul edildi. T24'te birkaç gün önce yer alan habere göre; 15 yaşını doldurmayanların paylaşımlı elektrikli scooter hizmetinden yararlanamayacakları, azami hızın 25 km olacağı, elektrikli scooterların yalnızca bisiklet ve taşıt yollarında kullanılabileceği, kaldırımda kullanımının yasak olacağı, olumsuz hava koşullarında gerekirse kullanıma izin verilmeyeceği gibi hususların da yer aldığı ciddi bir düzenleme yapılmış. Her ne kadar şu anda kullanımda kaç tane martı olduğu bilinmiyor olsa da bundan sonrası için gerekli olacak çok şey belirlenmiş gibi.


Yeni tip tasarımlarla kent içinde ucuz ve doğayla barışık ulaşıma çare aranıyor

Dünya basınından martı (scooter) haberleri

Dünyaca ünlü taksi ve araba kiralama hizmeti veren şirketler son yıllarda peşi sıra kararlarla elektrikli scooter ve bisiklet kiralama işlerine odaklanmaya başlamışlar. Bunun ilk dönemde kârlılıklarını azaltma ihtimalinin olmasını, uzun vadede stratejik bir faydaya ve sürekliliği olan bir gelire dönüşeceğini şimdiden düşünmeye başlamışlar bile. Özellikle şehir merkezlerinde bireysel taşımacılığın gün geçtikçe daha da önem kazanacağı, yakın gelecekte insanların daha sık ama daha kısa ulaşım ihtiyacı olacağını öngörülüyormuş. Geçtiğimiz yıllarda Financial Times'a konuşan bir yatırımcı, bir kişinin birkaç kilometrelik bir mesafeye ulaşması için bir tonluk bir metal yığınına yatırım yapmak gerçekten son derece verimsiz demiş uzun vadede stratejik olarak bu yönde ilerlemeyi planladıklarını söylemiş.

İngiltere'de güncel düzenleme olmadığı için yakın zamana kadar scooter'la hız ihlalleri 1835'ten kalma bir yasa kapsamında cezalandırılıyormuş; daha doğrusu ne yapılabileceği tam olarak belli değilmiş. Geçtiğimiz yıllarda elektrikli scooter ile hız yaparken yakalanan 15 yaşındaki bir çocuğa, caydırıcılığı korumak amacıyla gelecekteki ehliyetine işlenmek üzere altı ceza puanı verilmiş. Tabii ki bu konu İngiltere'de çok önemli, çünkü yürürlükteki trafik yasalarına göre, üç yıl içinde 12 ceza puanı alan sürücülerin ehliyetine altı ay süreyle el konulması herkesin korkulu rüyası.


Hepimizi çocukluğumuza götüren tek ayakla itmeli modeller yeni nesil tiplere model olmuş

İrlanda'nın başkenti Dublin'de Ballyroan Parish Kilisesi rahibi Peter O'Connor, geçen yılın Aralık ayında, Noel Ayini kutlamalarından sonra izleyenlerin şaşkın bakışlarına aldırmadan kiliseyi scooter'ıyla terk etmiş. Yerel medyaya konuşan Rahip O'Connor, Kilisedeki törene katılan çocuklara scooterını Noel Baba'nın verdiğini ve kendisinin de bunu içtenlikle denediğini söylemesinin çocuklar tarafından şaşırtıcı bulunduğunu söylemiş.

Çocukken basit imkânlarla yaptığımız tornet gibi ya da kaykay, bisiklet, motosiklet gibi ulaşım araçları dünyanın her yerinde koleksiyonerler tarafından toplanıyor, müzelerde gelişimi sergileniyor. Ne biriktireyim diye soranlara işte yeni bir alan; scooter, kaykay, paten, ginger, denge bisikleti ile ilgili çok güzel bir koleksiyon yapabilirsiniz. İlginiz ve imkânınız oranında günün birinde müzeye bile dönüşebilecek bu koleksiyonda ilgili pulları, eski fotoğrafları, kullanılmış donanımları, model resimleri basılı çikolata - sigara - sakız kâğıtlarını ve akla gelebilecek çok sayıda başka şeyler yanında tanıtım broşürlerini ve evraklarını biriktirebilirsiniz. Böyle bir yolculuğa çıkma cesaretiyle bugünün değerlerini yarına aktarmak hem yaşamınıza renk, size zevk katacak, hem de gelecekten günümüze bakış sağlayacak koridor açacaktır, inancındayım.

Güzellikleri biriktirmenizi dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları

Koleksiyoncunun kaleminden: Kurabiyenin öyküsü

İnsan kurabiye ile yüzlerce yıl öncesinde tanışmış; kurabiye sevince de kedere de eşlik etmiş

Koleksiyoncunun kaleminden: Eski gazetelerden kasım ayı gündemleri

Geçmişin gelecekle bağını kuran “eski gazete koleksiyonları” kültür hazinelerini sararmış sayfalarında saklıyor

Koleksiyoncunun kaleminden: Yumurtanın öyküsü

Yumurta, yüzbinlerce yıldır sofrada olmuş; tek başına yenilmesi yanında, çok şeyle birlikte de pişirilmiş

"
"