İngilizlerin ünlü bir özdeyişi var.
“Orta yaş geniş omuzlarla geniş bakış açısının yer değiştiği bir dönemdir”
Orta kariyerinize geldiğinizde hayata farklı bir zaviyeden bakmaya başlarsınız.
Çoğu kişi bu dönemde gündelik işler için enerji ve motivasyonunu bir kısmını yitirmiş olarak, iyimserce azalan enerjinin yerini artan bilgeliğiyle doldurmayı umar.
Artık Maslow'un piramidinde 3. ve 4. aşamaları (kabul görme ve takdir edilme) deneyimlemiş, son aşamaya, bir anlam arayışına kendinizi gerçekleştirme ve her şeyi yeniden sorguladığınız bir aşamaya ulaşmışsınızdır.
Bir yandan da yavaş yavaş kariyer platosuna (mesleki durağanlık) doğru yol alırsınız. Bazen plato kurum odaklı bazen birey odaklı bazen de her ikisi bir arada olur. İşinizi korumak için yeni iş yapış tekniklerine dijitalleşmeye karşı kendinizi de yeniden öğrenme ihtiyacınızı duyduğunuz ve arkadan gelen genç dalgayı karşı mevcut kutunuzu savunmanız gereken bir aşamadır bu aynı zamanda.
Özel hayatınızda da çocukların ergenlik, büyüklerin yaşlılıkla ilgili sorunları derken yavaş yavaş fiziksel olarak sizin de sağlık sinyalleri vermeye başladığınız bir dönemdir bu dönem.
Bu yaş grubu beyaz yakalı dostlarla sohbet ederken en çok dikkatimi çeken bu sorgulama ve yabancılaşmayı yaşayan ve orta kariyere merdiven dayayan insanların iskelenin sonuna yaklaştıkları bu dönemlerde iskelenin doğru duvara dayalı olup olmadığını sorgulayan bakış açıları oluyor.
Beyaz yakalı olmak insanları geliştirir ufkunu açar yeni fikirler farklı insanlar, piyasa ve sektörleri tanımak, analiz kabiliyeti, iş zekası ve becerebilen için iyi bir ağ yapma fırsatı verir. Ancak bu dönemde akıllarından bir çok düşünce geçse de ne yapacaklarını pek bilmezler.
Çalışırken en önemli olanın para, statü ve güvence olduğu düşünülür. Bunlar sizi tatminsiz kılmaz ama tatmin de etmez.
Bu dönemde asıl kritik olan “zaman” ve “anlam” dır.
İşiniz gitse yenisini bulursunuz, sağlığınız bozulsa bir şekilde toparlarsınız ama geri getiremeyeceğiniz tek şey zamandır.
İş hayatında beyaz yakalılar beş gün satar iki gün alırlar. Kurumlar size beş günlük zamanınız için öder. “değeriniz” için değil!
Ücret almak ile maaş almak arasındaki fark zaman zaman unutulur. Ücret yapılan bir iş karşılığı ödenir, maaş ise harcanan zaman için. Ücreti işi yapan hesaplar ve teklif eder, maaşı işveren. Ayrıca hesaba katılmayan bir de “hibe çalışma” vardır. Yani her türlü gönüllü çalışma. Bunların hepsi zaman demektir.
İş hayatının iki temel gerçeği olarak;
1 - Zamanın kontrolü hiç bir zaman çalışanın elinde değildir. (Aldıkları o iki gün bile gelişmiş iletişim araçları ve akıllı telefonlarla risk altındadır.)
2- Ne kadar başarılı olursa olsunlar belli bir limitin üzerine çıkacak geliri kazanma imkanları bulunmaz.
Bu dönem zamanın eşsiz olduğunun en iyi anlaşıldığı dönemdir.
Anlam duygusu da bu dönemde şaha kalkar.
Eski dönemlerde kariyer sadece ilerleme anlamına sahipken günümüzde yukarı doğru ilerlemenin şart olmadığı insanın kendini gerçekleştirme arzusu, iş tatmini, insiyatif almak, bir projenin sahibi olmak, adının duyulması gibi psikolojik ve sosyolojik süreçleri de içermektedir.
Sınırsız kariyerde, örgütle sınırlı kariyer yerine profesyonellik ve mesleğe bağlılığa vurgu vardır. İş gören birden fazla örgüt arasında hareket eder.
Günümüzde bir örgüt çalışanı olmak yerine kendi ağ becerilerini kullanarak örgütten örgüte ilerlerken kariyer yolunu etkin bir şekilde tanımlayan çalışanların sayısı gün geçtikçe artan bağımsız kariyer sahibi insanlar çoğalıyor...
Hiring freeze (işe alımların durduğu)yaşandığı, işletmelerin çalışanları çıkardığı ve çalışanların yumruklarını sıktığı bu günlerde tam entegre şirket zamanlarının sonuna yaklaşıldığı açıkça görülüyor. Artık işletmeler çalışanlarına hayat boyutlu tam zamanlı iş sağlayabilecek durumda değiller. Çalışanların iş hayatları artık kurumların faaliyet sürelerini aşıyor. Siz artık on sene sonra da çalışmak zorundasınız ancak mevcut kurumunuz belki ortada kalmayacak.
Bu tür iş görenler birden çok işverenle çalışıyor. Buna “portföy kariyer yaklaşımı” da deniyor. Charles Handy'nin “The Empty Raincoat” adlı eserinde ortaya koyduğu kavram olan “portföy çalışanı” değişik alanlarda projelerden bilgi toplayarak besleniyor. Birden fazla becerisini geliştirme fırsatı buluyor. Portföy de kişinin değişik müsteri/örgüt işlerinin bir toplamından oluşuyor.
Portföy çalışanı olmak özgür yaradılışlı, duygusal zekası yüksek ve ağları olan insanlar için çok uygun. Sadece SGK'sını kendi yönetmesi gerekiyor o da günümüzde çok da büyük sorun değil. Zamanı en efektif şekilde kullandıkları gibi etkin bir kariyer de oluşturma şansı bulmak çok daha kritik.
Portföy çalışanları için iş-yaşam dengesi yanıltıcı bir ifade. Portföycü düşünme hayatın büyük bir kısmını iş olarak görüyor. İşi doğru yapmakla kalmayıp, kendileri için doğru işi yapıyorlar.
Giderek daha fazla sayıda kişi sınırsız kariyer tercih ediyor. Ya bağımsız çalışmaya mecbur kalıyor veya bağımsız çalışmayı tercih ediyor. Bazıları doğrudan serbest çalışıyor ama pek çok bağımsız kendisini işletmeye dönüştürüyor.
Yazının başında madem İngilizlerle başladık. Onlarla devam edelim. İngiltere örneğini incelediğimizde; çalışanı olmayıp sadece sahibi bulunan üç milyon işletme var. Buna bir de beş kişiden az çalışanı olan iki milyon küçük işletmeyi eklediğinizde sayı daha da büyüyor. Bir işveren için yarı zamanlı çalışıp bir yandan da başka işler yapan, bazen de kendini “emekli” diye nitelendirip bağımsız çalışanları, İngiltere'de çalışacak yaşta olup da ekonomik açıdan atıl olarak tanımlanan çoğu kadının ev hanımı olmak dışında para getirecek işler yaptığını düşlediğinizde listeye alınmayan portföy çalışanları ile Charles Handy'nin “pire ekonomisi” dediği portföy çalışanlarının İngiltere'de kayıtlı işgücünün yarısından fazlasına karşılık geldiğini söylemek mümkün.
Ülkemizde duruma baktığımızda bir çok BT (Bilgi Teknolojileri) çalışanı, Danışman, Eğitmen, Koç ve Mentor'un bu şekilde çalışmaya başladığını görüyorsunuz. Sınırsız kariyer yaklaşımını benimsemiş biri olarak bir çok uygun olduğunu düşündüğüm danışanıma da bu yaklaşımı öneriyorum. Şu ana kadar sınırsız kariyer yaklaşımını tercih edip pişman olanını da görmedim.
Artık bilgi ve enformasyon dünyasındayız. Orta yaştaki profesyonel ya da yöneticiler için alabildiğince geniş portföyler mevcut. İnsanlar özellikle orta yaşlarda özgür olmalı. Hesaplı risk almalı. Açılmamış kanatların büyüklüğü asla bilinmez.
Hümanist Psikolojinin kaptanı deryası Maslow boşuna dememiş; “Mutluluğun sırrı, kişinin kendi doğasına sadık kalmasıdır.”