Sektöründe lider olan bazı küresel şirketlerin maddi varlıklarının değeri, Pazar değerleri ile karşılaştırıldığında inanılmaz şekilde düşük kalabildiğini biliyor musunuz?
Veya çok düşük maddi varlığı olmasına karşı bunun dört beş katı Pazar değerine sahip olan şirketleri?
Hepside kendi sektörlerinde lider olan bu firmaları farklılaştıran özellik, maddi varlıkları ile pazar değerleri arasındaki farklılıktır. Bir firmanın maddi olmayan varlığı olarak tanımlanan, maddi varlıkları ile pazar değeri arasındaki bu farka “Kurumun Entelektüel Sermayesi” diyoruz. Entelektüel sermaye, kurumların rekabet üstünlüğünün kalıcılığının sağlanmasının temel kaynağıdır. Entelektüel sermayedeki artış veya azalış ‘Entelektüel Performans’ olarak adlandırılmaktadır.
Günümüzde kurumların rekabet ortamında ayakta kalması ve farklılık yaratabilmesi için maddi varlıklarından çok maddi olmayan varlıklarının ölçümlenmesi ve yönetilmesi önemlidir. Günümüzde entelektuel sermayeyi ölçmek ve yönetmek artık mümkün hale gelmiştir.
Entelektuel sermaye konusunu biraz daha açacak olursak; örgütlerin vizyonlarına ulaşmak için maddi varlıklar ve maddi sermayeye ihtiyacı olduğu gibi, maddi olmayan varlıklara ve sermayeye de ihtiyacı vardır. Maddi olmayan varlıklara ‘’Entelektuel Sermaye’’ adı verilir. Entelektuel sermayenin ana hammaddesi bilgidir (knowledge).
Entelektuel sermaye; bir örgütteki insanlar, gruplar tarafından yaratılan ve o kuruma rekabet üstünlüğü sağlayan tüm açık ve örtülü bilgilerin toplamdır.
Entelektüel sermayenin maddi olmayan, soyut bir niteliği vardır.
Maddi varlıklar (tangible) bilançoda yer alır, yapılan yatırımın geri dönüşü hesaplanabilir, kolaylıkla çoğaltılabilir, sınırlı uygulaması vardır, ‘’kıt’’ mantığı (scarce) ile yönetilir, kontrol ile yükselir, kullandıkça azalır ve aşınır, biriktirilebilir ve depolanması mümkündür.
Maddi olmayan bir varlık (intangible) olarak entellektuel sermaye ise bilançoda yer almaz, tahmin üzerine değerlendirme yapılır, satın alınamaz ve taklit edilemez, değerini yitirmeden birden fazla uygulama yapma sansı vardır, etkin kullandıkça saflaşır ve değerlenir, ‘’bol-çok’’ mantığı (abundance) ile yönetilir, güven ve motivasyonla yükselir, son derece dinamiktir, kullanılması bilinmeyen ellerde ise raf ömrü çok kısadır.
Finansal tablolar kurumların dününü ve geçmişe ait bir sürecini, entelektuel sermaye ise kurumların geleceğini gösterir.
Entellektuel sermayeyi yönetmek için ölçmek gerekir.
Entelektuel sermaye üç bileşenden oluşur.
-
İnsan Sermeyesi
-
İlişki Sermayesi
-
Örgüt Sermayesi
İK Birimleri, “doğru insanları”, “doğru yerlerde” konumlandırır. Seçilen kişiler, kurumların “insan sermayesini’’ oluşturur. Ancak, Kurumların doğru insanları seçmesi yetmez. Seçilen beyaz yakalıların potansiyellerini, bilgi ve becerilerini yetkinliğe dönüştürerek iç ve dış müşteriye karşı devreye sokması çok daha önemlidir. Buna “ilişki sermayesi” denir. Kurum içi kültürün bu ortamı desteklemesi aşırı hiyerarşik olmaması ve psikolojik yıldırma (mobbing) uygulamalarına set çekiyor olması ise “örgüt semayesi”ni oluşturur.
Borsaya kote şirketler üzerinde yapılan araştırmalarda, insan ve ilişki sermayesi ile şirketin pazar değeri arasında, örgüt sermayesi ile insan ve ilişki sermayesi arasında bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir.
İnsan sermayesi genelde biliniyor ancak ilişki ve örgüt sermayesi ne kadar bilinmektedir?
Yurt dışındaki Danışmanlık şirketleri özellikle şirket birleşme ve satın almalarında kurumların entelektuel sermayelerini ölçümlemek konusunda kritik roller oynuyor.
Entelektuel sermayeyi sadece kurumlar değil, sektörler ve ülke bazında da ölçümlemek mümkün.
İsrail, Kanada, G.Kore ve bazı Arap ülkelerinin entelektuel sermeyelerini ölçümlettikleri biliniyor.
Peki Türkiye?
Maalesef bu konuda herhangi bir sivil toplum kuruluşunun, kamu-özel sektör-üniversitelerin yaklaşımı mevcut değil.
Türkiye’de 2023 vizyonuna ulaşmak ve İstanbul’un finans merkezi olmasını desteklemek için sadece finans sektörü ve diğer önemli sektörler için değil Türkiye ve ülke dışındaki entelektuel sermayemizin de ölçümletilmesi kritik önem taşımaktadır.
Umarız kamu-üniversite-özel sektör, bu konuda öne çıkacak sivil toplum kuruluşları önümüzdeki kritik dönemde birbirlerine doğru pozitif sinerji adımları atar da bu konuda stratejik bir yaklaşıma sahip oluruz.
Entelektuel sermaye’nin hammaddesi bilgi’dir demiştik. Bilgiyi yaratanın da insan olduğunu anımsatmakta yarar var. Kurumların maddi olmayan varlıklarını (entelektüel sermayesi) oluşturan en önemli kaynağı beyaz yakalılardır. Maddi varlıkları kurumların entelektüel sermayesi içerisinde bulunan beyaz yakalıların aldıkları kararlar yaratır veya yok eder. Örneğin; vereceğiniz yanlış bir kredi kararı maddi varlıklarınızı yok edebilir.
Önemli olan; entellektuel sermayeyi bir rakam bularak bilançoda göstermek değildir. Zira, sözkonusu büyüklüğe liderlik yapıp yönetemiyorsanız orada duracak rakamın hiçbir anlamı yoktur. Entellektuel sermaye geleceği ilgilendiren bir kavramdır ve kesinlikle stratejik bir yaklaşımla ele alınması gerekir.