Eminim Şamil Tayyar’ı izlerken televizyon ekranlarında bir tebessüm kaplıyor yüzlerini, ardından tatlı hayaller içinde kopup gidiyorlar dünyadan... Bir dahaki seçimlerde AK Parti’den aday olup milletvekili seçilecek, medyada edindikleri ‘tecrübeleri’ni Meclis kürsüsüne taşıyacaklar. Üstelik içlerinden “Hem ben Cem Uzan’ın Star gazetesinde köşe de yazmadım. O gazetede yazanlar AK Parti’den milletvekili oluyorsa ben haydi haydi olurum” diyorlar.
Kim bunlar? Bir zamanların kayda değer, entelektüel İslamcıların gazetesi Yeni Şafak’ın yöneticileri... Süleyman Gündüz, Akif Emre gibi onurlu, yalandan uzak duran, gazeteci olarak bir hataları olduğunda düzeltmeyi ihmal etmeyen birkaç yazar dışında, Akit gazetesi ile yarışmayı kendilerine görev edinmiş ‘meslektaşlar’. Meslektaşlar diyorum, sonuçta iyi bir manav da çürük mal satan manava tanım gereği böyle demek zorunda!
Gezi Parkı eylemlerinde bu meslektaşlarımız ve son günlerde anlıyoruz ki bu meslekten milletvekilliği koltuğuna sıçrayan ağabeylerinin bile sahiplendiği bir grup, artık hangi ajansla anlaşmışsa, twitter ’da ürettikleri spam hesaplarla Gezi olaylarını aktarmaya çalışan gazetecilere hakaretten tehdide uzanan tweet bombardımanında bulunuyor. Bu tehditleri kendi gerçek hesaplarıyla yapacak haysiyetleri de olmadığı için, bunu spam’ler yani habire ürettikleri sahte hesaplarla yapmaya çalışıyorlar.
Alışkanlık meselesi... Bu gazetenin yöneticisi ‘meslektaş’, yıllardan bu yana internette gördüğü her komplo teorisini en dandik internet sitesinden alıntılayarak pek çok ‘dudak uçuklatan’ iddiayı köşesine taşımış bir kişi... Uzmanlık alanı da dış haber! Onun dış haberden anladığı internetten aparttıklarını köşeye taşımak! Örnek verelim; Marmara Depremi’nin dış mihraklarca hayata geçirilmiş bir komplo olduğunu iddia eden o... Hatta bundan gaz alıp Gölcük’teki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın deprem sonrası “yerin dibine batmasını” bu komplo teorisiyle açıklayan birkaç aklıevvel de çıkmıştı. Mesele neydi? Efendim Amerika’nın HAARP diye bir teknolojisi var, onu İsrailliler bizim üstümüzde kullanmış. Benim de İsrail politikalarını sert bir dille eleştirdiğim, Filistin davasına sahip çıktığım çok yazı yazmışlığım var, fakat böylesini hiç akıl edememiştim!
Bu ve benzeri zevat, her konuda ahkâm kesmek konusunda yarışıyorlar. Bir örnek de finansal kriz sürecinden vereyim. Türev piyasalarda 680 trilyon dolarlık batık var haberi de bizzat kendisine aittir. Bir yazdı, iki yazdı, baktı ki ciddiye alan yok, hemen başka bir konuda ahkâm kesmeye, uydurmaya başladı! Okuyanı var mıdır, kesin vardır! Neden olmasın, bizim ülkede her kahvede, şimdi de kafelerde böyle adamları bulmak mümkün. Haksızlık etmeyelim bunlar sadeceYeni Şafak ’ta yok, her kesimde var. Ve bunlara itibar eden artık küçük bir azınlık... Değil mi ki yıllarca “Haliç’in dibindeki batıklarda milyarlarca dolarlık altın var” diyenlere itibar edenler çıktı. Bunların komplo teorilerini dinleyenler de çıkar...
Yeni Şafak ilginç gazete... Yine burada birkaç yıl boyunca Genç Siviller’de ‘sevimli eylemler’yapıp, göze giren hanım hanımcık bir yazar var. Sivil ya nasıl hükümetin her yaptığını savunacak, sesini inceltiyor! Böylece ne oluyor “Yalan söylerken sesini inceltirsen demokrat görünürsün”demiş olsa gerek birileri. Son günlerde o da coştu! Bütün dünyayı şoke eden “Duran Adam”ı utanmasa CIA ajanı olmakla suçlayacak! Elbette bu eylemi en iyi kendilerinin bilmesi gerek. Zira geçmişte yaptıkları hangi Genç Siviller eylemine baksanız karşınıza CIA el kitapçığı çıkıverir! Tebrikler!
Yine de onlara bir önerim var. Kitaptan okumasınlar, öyle bir alışkanlıkları yok. Filmi var, Gandhi ’yi izleyin, ‘sivil itaatsizlik’ neymiş öğrenin. Daha akıllıca, daha incelikle yalanlar ve suçlamalar üretin ki bizim de biraz zekâmız gelişsin!
Şimdi bu gazetede bir haber çıktı. “Kaybedenler Kulübü” başlıklı.. Gezi direnişi sırasında benim yanı sıra pek çok meslektaşım, bir işadamı, bir sanatçı ve hükümete sert eleştirileriyle öne çıkan antikapitalist Müslümanların sözcüsü var. Eylemleri destekleyen ‘kaybedenler kulübü’ymüşüz. Daha ilginci bir gün öncesinde de devletin resmî televizyonu TRT Haber’in sitesinde buna benzer bir haber çıkmıştı. İşi gücü yalancılık olan internet sitelerini yahut çamur atma işlevi gören binlerce sahte Twitter hesabını dikkate almıyorum bile! Yine o günün akşamı Cem Uzan’ın profaşist gazetesinde kalem oynatmış, DSP’den milletvekili olmayı da denemiş, şimdiki AK Parti milletvekili benim adımı bu minvalde bir twitter mesajında anıverdi. Arkasını önünü kâfi düzeyde soruşturmamış olsa gerek. Tabii ki binlerce ‘yumurta kafa’yı saymıyorum.
Kendi adıma konuşayım, 17 yalan tweet attığımı söylüyorlar kısaca... Haberi yayınlayan sitenin alta koyduklarında kimin neyi attığını okumadıklarından hepsini bana yamama çabasını anlayan zeki insan bulmak zor tabi! Bizzat çektiklerim yahut gazeteci arkadaşların sahadan çektikleri fotoğraflar dışında bir yanlışım oldu o da dalgacı bir troll’ün fotoğrafını paylaşmak. Gazetecilik sorumluluğu gereği de 30 saniye içinde defalarca düzeltmek, yayılmasını önlemek için silmek, sildiğimi Twitter adresinden duyurmak ve söz konusu fotoğrafın fotoshopsuz hâlini sunmayı da ihmal etmemek. Gerisi külliyen yalan... Elbette bu çamurları atanların gazetecilikteki düzeltme ahlakından haberleri yok! O yüzden dikkat edin, yaptıkları hiç bir hatayı düzeltmeyeceklerinden, ruhunuz duymayacak..
Haberdeki işadamına gelince. Bu gazetenin hanım hanımcık yazarı, daha lastik ayakkabısıyla öğretilmiş eylemlerini yapmadan çok önce sivil toplumcu ilk siyasi hareketi bu memlekette sandığa götürmüştü. Yani onlar gibilerin değil de İhsan Eliaçık gibi Müslümanların, onu da açayım yalansız, dolansız, namuslu, komşusu aç yatarken uyuyamayan Müslümanların haklarını bizim gibiler korur, koruduğu için saldırıya uğrarken...
Sözün özü; insan olan haksızlığa karşı çıkar; karşısında darbeci zihniyet de olsa, askerî diktatörlük de olsa, vesayet düzeni de, gözü dönmüş otoriter muhafazakâr bir rejim de... “Müsveddeler” ise kim güçlüyse onun peşinde koşar. Sahte isimlerin arkasına sığınır, yalanlar, iftiralar yayar. Milletvekili olurlar mı, olur mu olur! Adam olurlar mı? İşte o zor demeyeceğim, naturaları müsaade etmez!
(T24 / Taraf)