18 Aralık 2023

Oyuncu Birce Akalay: Kötü insandan korkmuyorum, anlamaya çalışıyorum

Kuş Uçuşu dizisinin yeni sezonu Netflix’te yayına girmişken, dizinin başrol oyuncusu Birce Akalay ile diziyi, sosyal medyayı ve arkadaşlıktan yaşlanmaya, anneliğe kadar kadınlık hallerini konuştuk

Birce Akalay, bugüne kadar hakkında olumsuz hiçbir şey duymadığım nadir "ünlü"lerden biri olabilir. Yaptığı işlere bakınca seçimlerindeki duruşu, gözlerindeki güzellikten öte dünyası ve canlandırdığı her karaktere üflediği ruh ile özel biri olduğu kesin. Gönül isterdi ki tek bir işinden öte daha uzun uzun konuşalım, gerçek Birce Akalay'ı, dünyayı ondan dinleyelim. Ama sene biterken ikimizin de programı hayli doluydu. Kısacık bir zamanda, son senelerde canlandırdığı karakterlerden biri, Lale Kıran hakkında "yazışabildik" ancak.

Kuş Uçuşu dizisinde hikayesini izlediğimiz hırslı ve başarılı anchorwoman Lale Kıran'ın yaşadıkları medyada hiç yabancı olmadığımız konular. Tabii ki drama için gereken abartılar ve hız medya koridorlarında yok. Ama daha fazla anlatılması gereken iki noktaya dokunuyor dizi ve beni de en çok vurduğu noktalar bunlar oldu: Medyada kadınların birbirinin kurdu olması ve kadınların her şey ile birlikte bir de "yaş" ile vurulması…

Tabii bunlar hikayenin aslında küçük parçaları. Aslında ortada dev bir hırs, mücadele, arkadaşlık, sosyal medyanın algılarımızla nasıl korkunç bir şekilde oynayabildiği gerçeği ve tüm bunlara direnen bir kadın var. İbrahim Çelikkol ve Birce Akalay ile Miray Daner'in başrolde olduğu dizide Defne Kayalar'a yine hayran oluyor ve İrem Sak ile Burak Yamantürk'ü de hikayeyi etkileyen karakterler olarak izliyoruz. Dizinin ikinci sezonu cuma günü yayına girdi. Ay Yapım imzalı dizinin senaryosu Meriç Acemi'ye ait. Yönetmen koltuğunda ise Deniz Yorulmazer var.

- Nasılsınız? Yorucu bir sene bitiyor, ne hissediyorsunuz?

Evet her anlamda çok yorucu ve çok üzüldüğümüz bir sene oldu. Her şeye rağmen iyiyim ama iyi kalmak için epey efor sarf ediyorum.

- Kuş Uçuşu, ilk sezonuyla çok vurucuydu. Başarılı işlerin yeni sezonlarının yayın süreci oyuncularda ilk sezondan daha büyük bir baskı yaratıyor mu?

Kesinlikle yaratıyormuş. Ben hatırı sayılır derecede iyi bir izleyici olduğumu düşünüyorum. Kendime kalan zamanlarda elimden geldiği kadar ya izlerim ya da okurum. Çok beğendiğim dizilerin ikinci sezonlarının en azından ilk sezonlarla aynı lezzetini bırakmasını isterim, hatta daha fazlasını da bekleyebilirim her seyirci gibi. Benim ilk tecrübem oldu bu ve açıkçası ve ikinci sezonun en başından sonuna kadar bunun için çabaladım kendi adıma. Dilerim seyirci de benimle aynı fikirde olur.

- Çekimler nasıldı? Ne kadar sürdü?

Hatırlayamıyorum desem. Çekimlerin üzerinden epey bir zaman geçti çünkü. Sanırım 2 ve 3. sezonları 12'şer haftada çekmiş olabiliriz. Genelde keyifli bir set ortamımız oluyor bizim. Senaryomuzun akışına kendimizi bırakıp üzerine ne koyabiliriz onunla ilgileniyoruz. Zaten oynadığımız karakterler artık bizim doğal bir parçamız haline gelmiş durumda. Şimdi şu an kayıt deseler o anda Lale olabilirim. Bu durum setimiz için de bizler için de konfor elbette.

- Miray Daner ile sahnelerinizden bahsetmek ister misiniz, gerçekten iyi anlaşmışsınız gibi görünüyor ama onca gerilimli sahneler çektikten sonra birlikte o gerilimi atma ihtiyacı duydunuz mu?

Yok hiç böyle bir ihtiyacımız olmadı. Miray, 7 yaşından beri televizyon ekranında profesyonel olarak çalışan çok yetenekli ve çalışkan bir oyuncu. Ha keza diğer genç oyuncularımızı da unutmak istemem Şifanur ve Demircan da benim gözümde tıpkı Miray gibi yeni jenerasyon oyuncuların en güçlü örneklerinden. Onlarla zorlu sahneler dahi olsa altından birlikte kalkmak muazzam bir keyif benim için. Birbirimize bir sarılmamız yetiyor her zaman.

- İki kadın hem nemesis hem de dost olabilir mi?

Yok olmaz öyle şey. Ya dostsundur ya da düşman. İkisi birbirine dönüşebilir zamanla ama aynı kümede olamazlar bence.

- Dizide çocuklarına zaman ayıran, iyi bir baba ve işine çok düşkün, çocuklarını ihmal etmeyen ama yine de işine fazla zaman ayırmakla suçlanan bir kadın var. Kadının bu çağda hala daha tek önceliğinin "çocuklar" olması gerektiği kanısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle de anne olmayı seçmemiş bir kadın olarak.

Çocuklar belli bir yaşa gelene kadar ebeveynleri için ilk öncelik olmalı diye düşünüyorum ben. Anne ya da baba fark etmez. Ebeveynleri tarafından bu anlamda yalnız ya da ilgisiz bırakılan çocuklar ilerleyen yaşlarını diğer yaşıtlarına göre çok daha çetrefilli geçiriyor. Ancak anne baba da insan, önce onlar ruhen ve bedenen sağlıklı olacak ki çocuklarına iyi gelebilsinler. Bu perspektiften bakınca genel kanılarla pek ilgilenmiyor insan. Ben anne olmayı seçmemiş bir kadın değilim. Ebeveyn olmayı paylaşabileceğimden emin olduğum bir hayat arkadaşıyla buluşursam bir gün, anne olmayı elbette ben de isteyebilirim.

- Hem medyayı bilmem sebebiyle hem de sosyal medya "stalkerları" ile baş etmek zorunda kalmış biri, üstüne bir de yaş almış bir kadın olarak dizinin biraz korkutucu olduğunu söylemem gerekli… Bunların kısmen gerçek olabileceğini bilerek oynamak, canlandırmak nasıl bir duygu?

Ben korkmuyorum açıkçası. Kötü insan ya da yolu yanlışa sapmış her insanı önce anlamaya çalışıyorum genel olarak, ben böyle biriyim. Sosyal medya ile ilişkim ise oldum olası mesafeli bir samimiyet hali gibi. Dolayısıyla Lale'nin ruhu ve deneyimleri de bana jenerasyon olarak yenilere başka bir perspektiften bakmamı sağlamış olabilir. Ancak buna korku diyemeyiz de merak diyebiliriz.

- Dizide ekran önünde olduğu için "daha genç" kadınlarla kıyaslanan birini canlandırıyorsunuz. Her kadın için bunlar maalesef sorgulanan, düşünülen konular ama yaş almanın kendini tanımak gibi güzel yanları da var. Siz kendiniz ve hayat ile ilgili 40 yaşınızdan önce farkında olmadığınız ne gibi güzelliklerin farkındasınız şimdi?

Kendimin. İçimde saklı yeteneklerimin, zamanımın ve gerçek dostlukların farkındayım artık sanırım.

- İki eski sevgilinin, bir kadın ile erkeğin dost olabileceğine, en iyi arkadaşlar olabileceğine dair umut veriyor - spoiler vermemek adına bu kadarını söylüyorum- olabilir mi bu sizce gerçekten? Bir aşk hiçbir çekim olmadan dostluğa dönüşebilir mi?

Dönüşebilir tabii ki neden dönüşmesin. Belki ilk etapta olmaz ama zaman içerisinde çekim uçar gider geriye dostluk kalır. Ama aşk bitmemişse zor.

- Sosyal medya hayatınızı nasıl etkiliyor?

Çok zamanımı çaldığını düşünüyorum artık. Çünkü işlerimiz de dahil olmak üzere neredeyse tüm hayatımız bu cihazlara ve mecralarla birbirine bağlı. Artık elimizde telefon olmadan neyi halledebiliyoruz? İlk cep telefonunun çıkışına şahitlik etmiş bir jenerasyonuz biz. Analog devrin sonunu da yaşadık, dijital dünyanın başını da dolayısıyla ben istemediğim zaman telefonu yavaşça olduğum yere bırakıp başka şeylere konsantre olabilmeyi becerebiliyorum çok şükür.

- Sosyal medyada takipçi sayısının, kişilerin iş hayatlarında da (oyunculuk, gazetecilik hatta doktorluk) başarılıymış gibi algılanmaları konusunda ne düşünüyorsunuz?

Sağlıklı bulmuyorum. Sosyal medyadan kendimi korumak için de önlemlerim yok. Olduğum gibiyim ben. Mesafeli bir samimiyet bu yanlardan kendimi koruyabilmem için bana yetiyor.

- Geçenlerde yaptığınız "uçuklu sivilceli öpücük" çok tatlıydı! Böyle gerçek olmak sizin için neden önemli?

Teşekkür ederim. Hepimizin başına geliyordur eminim stresli ve yoğun zamanlarda. Gerçek, olduğun gibi biri olmak çok rahat yaşatıyor insanı. Konforlu bir durum yani anlayacağınız seviyorum o yüzden. Kendimi içimden geldiği gibi ifade edebilmeyi de seviyorum. Bir de hakikaten o kadar çok sivilce ve uçuk çıkarmıştım ki o dönem stresten anormal bir durumdu. Başıma geldiği zaman anında paylaşmak değil de anı olarak paylaşmak daha çok hoşuma gidiyor böyle şeyleri.

- Oyunculuk yanında tasarımcı yanınız da var. Takılarınız muhteşem! Tasarımların tamamı size mi ait? Modanın başka alanlarına da kaymayı düşünüyor musunuz?

Çok teşekkür ederim ben de çok seviyorum üretimlerimi. Beni çok mutlu ediyor. İnsanın ikinci bir iş kolunda varlık göstermesi diğer taraftan uzaklaştırabiliyor seni. En azından diğer tarafı nadasa bırakabiliyorsun bir süre ya da yabancılaşabiliyorsun. Bir de iki kol da birbirinden bağımsız olunca daha da keyifli oluyor. Evet tasarımların tamamı benim. Bilmem kim bilir belli olmaz benim sağım solum. Moda sektörüne hakim değilim ve bu işi zaten layıkıyla yapan insanlar var. Ben sadece bayılıyorum yeni şeyler öğrenmeye ve iddiasız bir şekilde uygulamaya. İnsan amatör ruhunu hiç kaybetmiyor böylelilkle.

- 2024'te dizinin devamı gelecek mi?

Henüz bilemiyorum.

- Sizin 2024'e dair umutlarınız, dilekleriniz neler?

Kendim için dilediklerimi kendime saklayayım ama sağlık ve huzur dilerim tabii ki kendime ve sevdiklerime. Hevesimiz hiç bitmesin. Ülkemiz ve dünya için ise Barış, adalet ve esenlik diliyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Dengeler: Biri Olmak" dizisinin başrolü Cihangir Ceyhan: Ferit kader kurbanı mı değil mi?

Teşekkür edip karavandan ayrılırken emin olduğum bir şey vardı; Ferit karakterini Cihangir Ceyhan'dan daha iyi canlandırabilecek bir isim düşünülemezdi

Türkiye için yeniden umutlanma vakti

İstatistiklere göre 2019’da büyükşehir belediye başkanlıkları için toplam 33 kadın aday yarışırken, 2024’te 94 kadın aday var listelerde. Belediye Başkanlığı kadın adayları ise 634’ten bin 624’e çıkmış. Net veriler yok ama 40 yaş altı aday oranında gözle görülür bir artış var. Şimdi bu ülke için yeniden umutlanma vakti değildir de nedir?

'3 Cisim Problemi'nin yıldızları T24'e konuştu: Uzaylılara inanıyorum, şu anda İngiltere'de hükümetteler!

Kabul edin, bu hafta gerçeklerden biraz uzaklaşmaya en çok ihtiyacımız olan haftalardan biri. Pazar akşamı açıklanacak sonuçların anksiyetesi arşa çıkmışken bizi yine sinema ve dizi dünyasına kaçış kurtarıyor. Neyse ki tam da bu duruma uygun olan 3 Body Problem (3 Cisim Problemi) Netflix'te gösterime girdi ve kafamızı kurcalamak için mükemmel bir senaryo sundu. Bu vesile ile dizinin oyuncuları ile sohbet ettik