27 Ekim 2019

"Her şarkı bir büyüdür"

Krizler, olayları ve durumları yeniden değerlendirme, farklı yönler verme açısından fırsat yaratır. Bu yüzden de sistemi olduğu gibi tutmak isteyen kişiler için bugün büyük bir tehlike var.” diyen Brezilyalı siyahi trans sanatçı Linn da Quebrada, ezilenlerden daha çok ezilmiş olan bir komünitenin insanın içine işleyen sesi olarak karşımızda.

Netflix'in çığır açıcı Pose dizisi izleyeni bir gerçekle yüzleşmek zorunda bırakıyor: Dünyada hâlâ daha konuşulmayan ve hiç bilmediğimiz, -yaşamadan- tam olarak anlayamayacağımız acılar var. Ve dünya bazı insanlara karşı çok acımasız.

Dizi gerçek bir aktivist sanat örneği ve ufuk açıcı. Zaten bir Ryan Murphy şaheseri olduğu için görsellerin ve konunun işleyişinin mükemmelliği şaşırtıcı değil. Sadece bir dizi ile bu derece etkili bir bilinçlendirme yaratılabileceğinin de kanıtı adeta.

Pose dizisinin etkisiyle araştırmaya başlayınca aslında hem siyahi hem de trans birey olan ve çifte zulme uğrayan ne kadar çok insan olduğunu görmek mümkün. Özellikle Brezilya'da oldukça kötü şartlarda yaşayan bir komünite mevcut. Daha derine inince Linn da Quebrada ile karşılaşacaksınız, şaşırmayın. Brezilyalı müzisyen, sanatçı Quebrada, ülkesindeki siyahi trans ve cinsiyet ötesi kişilerin sözcüsü olmuş durumda. Şarkı sözlerindeki belgesel tarzı ve acımasız anlatım sesindeki acıyla fena halde uyumlu. Bu nedenle de dünyanın her yerinde dikkat çekmesi çok zaman almadı. Vice gibi iyi hikayenin kokusunu hemen alan mecralar, onunla ilgili belgeseller hazırladı, röportajlar yaptı. Anlattıkları bambaşka bir dünyanın acılarıydı ve bu acılar arasında şarkı söyleyen bir sanatçı vardı karşımızda. 

1-15 Ekim arasında İstanbul'da düzenlenen Red Bull Music Festival'in farklı konseptlerdeki gecelerinden "Ballroom Night"ta sahne alan Quebrada, müziğin, sesin sözlerin hatta imgelerin ötesini anlatabileceğini gösterdi. 

Pose dizisi izleyicilerinin yabancı olmadığı, 80'ler-90'lar New York'unda popüler olan "Ballroom" gecelerinin mini bir versiyonu olan gecenin tadı damakta kalırken ve Red Bull'dan bir an evvel tekrarı beklenirken Quebrada her zamanki konuşkanlığının aksine bu kez röportaj vermekte çok hevesli değildi. Oysa sorulacak çok soru, dinleyecek çok hikaye vardı! 

Brezilya ezgilerini hip-hop ile birleştiren Quebrada, "benim müziğimde anlarda, frekanslarda değişimler var. Önce sakin sonra hızlı… Çünkü ben de çok yönlüyüm, katmanlıyım, tükenmez bir enerjiye sahibim" diye anlattı kendini ve sanırım şarkılara dair bugüne dek yapılmış en iyi tanımlamayı yaptı: "Tüm bunlar şarkılarımda da mevcut. Kendimi yeniden keşfetmek için şarkı söylüyorum. Her şarkı bir büyüdür. Cadının kendisini etkileyen bir büyü."

Sahnesinde ona eşlik eden arkadaşları da kendi gibi zorlu yollardan geçmiş LGBTQ bireyleri. Sefalet yüzünden sokaklarda bedenini satmak zorunda kalan, darp edilen, tecavüze uğrayan, öldürülen arkadaşlarının hikayeleri var ritimlerinde ve sözlerinde. Aynı zamanda baş kaldıran, maçoluğu ve alfa erkekleri yıkacağına yemin eden biri var. "Olmak istediğim kişi hakkında şarkılar söylüyorum. İçimdeki diğer frekansları bulmak, kendimin diğerlerini keşfetmek için müzik yapıyorum" diyerek anlattı şarkılarını. 

Ülkesi Brezilya'nın da dünyanın genelindeki akıma uygun olarak koyu sağcı ve muhafazakar bir dönemden geçmesinin onu ve komünitesini nasıl etkilediğini sorduğumda ise beklemediğim bir bakış açısı vardı cevabında: "Koyu sağcı bir Brezilya'da yaşamaktansa biz aslında çok karmaşık bir politik durum içinde yaşıyoruz ve bunu çok ilginç buluyorum. Bu sistemin çarkları ve değerleri birer birer devriliyor, devrilirken de bize bazı şeyleri işaret ediyor. Muhafazakar kesimlerden ve bu muhafazakar devletten çok fazla tepki aldık. Bunun sebebi de yeni alanlar edinmiş olmamız. Alan ve hak sahipliği ihtilaflarında uzmanlaştık, özellikle de bizim kendi bedenlerimize ait ihtilaflarda. Kriz dönemleri aynı anda hem tehlikeli dönemlerdir hem de fırsat dönemleridir. Krizler, olayları ve durumları yeniden değerlendirme, farklı yönler verme açısından fırsat yaratır. Bu yüzden de sistemi olduğu gibi tutmak isteyen kişiler için bugün büyük bir tehlike var."

Quebrada'yı kendi sınırları dışında bir üne taşıyan şarkısı, Beyoncé'nin Lemonade albümü ile kıyaslanan Pajubá albümü. Popüler bir siyahi müzisyen, güçlü bir kadın modeli olduğu için çok sevdiğini söylediği Beyoncé ile tanışma fırsatı olmamış henüz. Bu benzetmelerden ya da kendisinin varlığından bile haberdar olmadığını düşünüyor: "Bazen popüler şarkıların işlerine yakın şeyler ortaya çıkartıyoruz çünkü alışık olduğumuz dil onların dili. Ama aynı zamanda ben ve arkadaşlarım yeni şarkılar, yeni bir müzikalite için, yeni büyüler için ortam yarattık. Bunu müziğim aracılığıyla hep yapmaya çalıştım ve bana destek olan, müziğime katkıda bulunan kişilerin sayısının her gün arttığını gördükçe çok mutlu oluyorum. Bu, müzik yapan kişiler ile müzik tüketici arasında bir yaratım süreci." 

Yaptığı işi bu derece sahiplenen ve tutkulu birinin Beyoncé'ye zaten ihtiyacı yok! Ama daha çok tanınmaya ve dinlenmeye, kendinin arkadaşlarının haklarının savunulmasına ihtiyacı var. Dünyanın da onun kadar üretken ve cesur insanlara ihtiyacı büyük!


NOT:

  • Amerika'da siyah trans bireylerin işsizlik oranı diğer transların 2 katı, diğer işsizlerin ise 4 katı oranında.
  • Siyah trans bireyler arasında açlık sınırının altında yaşayanların oranı, diğer tüm ırklardan trans bireylerin 2 katı, siyahların 4 katı, genel Amerika popülasyonunun 8 katı oranında. 
  • 2018 yılında Amerika'da cinayete kurban giden trans bireylerin yarısından çoğu siyah. Bu cinayetlerin bir kısmı homofobi kaynaklı bir kısmı da ırkçılık.

Kaynaklar

Yazarın Diğer Yazıları

Oyun devam ediyor: 'Squid Game'in başrol oyuncuları Lee Jung-jae ve Wi Ha-jun, ikinci sezonda izleyicileri nelerin beklediğini anlattı

Netflix’in en popüler dizilerinden olan Squid Game, 26 Aralık’ta ikinci sezonu ile karşımızda olacak. Dizinin iki başrol oyuncusu Lee Jung-jae (Gi Hun yani Oyuncu 456) ve polis rolündeki Wi Ha-joon ile dizinin yeni sezon basın lansmanında online olarak bir araya geldik ve sorduk: Şimdi neler bekliyor bizi?

Melsa Ararat: Türkiye için umutlu, dünya için umutsuzum

"Kadın bakışının girdiği şirketlerde kârlılık oranı artıyor. Ama genel olarak şirketlerin özellikle çevresel sorumlulukları, sosyal sorumlulukları, yasal haklarına saygı, işten çıkartmaların azalması, yeniden yapılanmaların azalması, risklerin daha iyi yönetilmesi açısından baktığımızda bütün sektörlerde kadınların aynı olumlu etkiyi yarattığını ortalamada görüyoruz"

Bilge Kağan Etil: Beste yaparken içsel olarak duygu bütünlüğünü hissetmem gerekiyor

Red Bull 60 Seconds Solo'da yaylı tambur tercih eden Bilge Kağan Etil, bunun nedenini "Kendime yaylı tanbur almıştım kısa süre önce. Enstrüman bir nevi seçilmiş oldu" ifadeleriyle anlattı

"
"