Bir önceki yazımda, Türkiye'nin en büyük 500 firmasını bekleyen tehlikeye dikkat çekmiştim. Bu 500 büyük firmanın 2021 yılı yıllık cirolarının toplamının, Walmart, State Grid ve Amazon firmalarının her birinin cirosundan küçük olduğunu anlatmıştım. Elbette bunun temel nedeni, bizim firmaların dijital dönüşümünü tamamlayamamış olmasıdır.
Bu yazımda, dijital dönüşümün temel felsefesini ve ne olup olmadığını anlatacağımı bir önceki yazımda belirtmiştim. Ancak konunun daha iyi anlaşılması için, bu yazıyı, Büyük Veri kavramına ve Walmart ve Amazon'un bu kavramı nasıl kullandıklarına ayırmayı daha uygun buldum. Zira dijital dönüşümün motoru Yapay Zekâ, Yapay Zekânın yakıtı ise Büyük Veridir. Büyük Veri olmadan yapay zekâ sistemlerinin çalışması imkânsızdır.
Aşağıda yer alan Walmart ve Amazon ile ilgili bilgiler, çok beğenerek okuduğum Bernard Marr'ın, "Büyük Veri İş Başında" adlı kitabından özetlenmiştir.
* * *
Walmart, iki milyondan fazla çalışana sahip, 28 ülkede faaliyet gösteren, 20 bin mağazaya sahip bir devdir. Büyük Veri'nin değerini 2004 yılında fark ettiğini söyleyebiliriz. Aynı yıl yaşanan Sandy Kasırgası sonrasında, değişik mağazalara ait veriyi birleştirip, resmin bütününe bakmaya çalışıyorlar. Şaşırtıcı bir bulgu ile karşılaşıyorlar; kasırga öncesinde halkın, el feneri ve acil durum malzemelerinin yanı sıra çilekli Pop Tarts aldıklarını görüyorlar. Bu veriyi bir kenara yazıp, 2012 Frances kasırgası öncesinde, kasırganın etkileyeceği bölgelerdeki mağazalara bu ürünü bolca yolluyorlar ve çok yüksek satış sağlıyorlar.
Walmart bu olaydan sonra Büyük Veri analiz departmanını büyütme kararı alıyor. Bununla da yetinmiyor ve dünyanın en büyük veri bulutu sistemini kurmak için harekete geçiyor. Önce, şirketin veri tabanını geliştirmek üzere @WalmartLabs'ı ve Hızlı Büyük Veri Ekibini kuruyor. Bu girişimlerin sonucunda "Veri Kafesi" adlı organizasyon doğuyor.
Veri Kafesi analiz ekibi, 200 ayrı veri merkezinden akan veriyi gerçek zamanlı olarak analiz edebiliyor. Bu veri akışı sadece kendi bünyesinde bulunan merkezlerden akmıyor. Kendi verisini, meteorolojik veriler, ekonomik veriler, telekom verileri, sosyal medya verileri, benzin fiyatları ve Walmart dükkanlarının yakınlarında gerçekleşen etkinliklerin içerildiği veritabanları dahil olmak üzere, 200 ayrı kaynaktan topladığı veri ile zenginleştiriyor.
Tüm bu çabaların amacı, satışlardan gelen veriyi doğru analiz ederek, gidişat hakkında öngörü elde etmek ve hızlı çözüm önerileri geliştirerek sorunları büyümeden çözmek. Veri Kafe sayesinde, bir sorunun saptanması ile çözülmesi arasında geçen süre ortalama iki ila üç haftadan, yaklaşık 20 dakikaya düşmüş. Her çözülen sorunun şirket bütçesine ekstra kâr olarak döneceği gerçeğini aklımızda tutalım.Walmart'ın Büyük Veriyi nasıl kullandığına dair iki basit örnek vereyim.
Veri Kafe analistleri belli bir manav ürününün satışında beklenmedik düşüş yaşandığı fark ediyorlar. Yapılan hızlı analizlerde düşüşün doğrudan fiyatlandırma hatası olduğu fark ediliyor ve fiyat derhal düzeltiliyor. Satışlar birkaç gün içerisinde normal seviyesine düşüyor. Elbette bu analizler gerçek zamanlı veriler ile çok kısa zamanda gerçekleştiriliyor.
Bir başka örnek ise cadılar bayramında satılan özel kurabiyeler ile ilgili. Tüm mağazalardaki satışlarını gerçek zamanlı olarak takip eden Veri Kafe analistleri bazı bölgelerdeki mağazalarda bu kurabiyelerin hiç satılmadığını fark ediyor. Yapılan araştırmalarda bu mağazalarda ürünün raflarda olmadığını hızla tespit ediyorlar ve ürünün raflarda yer almasını sağlıyorlar. Elbette bu araştırmalar ve tespitler de gerçek zamanlı olarak yapılıyor.
Çevrimiçi alış verişin hızla yükseldiği bir dönemde, çevrimdışı perakende satış yaparak dünya devler sıralamasında halen zirvede olmasının en önemli nedeni, Walmart'ın Büyük Veriyi etkin bir şekilde kullanabiliyor olmasıdır. Ali Baba ve Amazon gibi çevrimiçi satış yapan devlerle rekabette halen dimdik ayakta olmasının nedeni de budur.
* * *
Gelelim bizim en büyük 500 firmamızın toplam cirosunu tek başına geçen bir başka firmaya. Amazon firmasını hepimiz biliyoruz. Çevrimiçi alışverişin önde gelen firmalarından biridir.
Amazon firması faaliyetlerine kitap satışı ile başladı. Teknolojik trendleri iyi takip ederek, e-kitap, sanal kitap tableti (Kindle), video, yayın donanımları için elektronik aletler üretmeye başladı. Bununla da yetinmeyerek, web üzerinden, gıdadan yapı market araçlarına kadar çok sayıda ürün çeşitini dünyanın her ülkesinde satışa sunmaya başladı. Ali Baba gibi dünya devi çevrimiçi perakendecilere ciddi bir rakip oldu.
Amazon da Walmart gibi, 'her şeyin tek bir çatı altında sunulduğu' bir pazar yeri olmayı strateji olarak seçmiş. Bu stratejinin en zayıf yanı, tüketiciye sunulan ürün zenginliğinin, alım kararlarını bazen olumsuz etkiliyor olmasıdır. Tüketicinin önünde, kafa karıştıracak kadar çok seçenek olması, tüketiciyi bunaltıyor ve satın alma kararını erteletebiliyor.
Dolayısıyla tüketici tercihlerini ve satın alma davranışlarını bilmek, çevrimiçi satış yapan firmalar için son derece önem taşıyor. Amazon bu sorunu tavsiye motorları ile gideriyor. Bu motorun yaptığı iş, her bir müşterisi ile ilgili veri toplamak, bu veriler ışığında müşterinin ne istediğine karar vermek ve o müşterinin benzeri profildeki müşterilerin satın aldığı ürünleri saptayarak, müşterisine sunmaktır. (Netflix'in kullandığı yöntem de budur.)
Amazon'un tavsiye motorları, daha müşteri sitede dolaşırken veri toplamaya başlıyor. Müşteri hakkında ne kadar çok şey bilinirse, ne satın almak isteyeceğini tahmin etme olasılığının o kadar yüksek olacağı teorisi ile hareket ediyorlar. Ne satın aldığınızın yanı sıra başka nelere baktığınızı da takip etmek önemlidir.
Bununla beraber, teslimat adresinizden yola çıkarak sizin sosyo-ekonomik bilgileriniz hakkında tahminler geliştiriyorlar. Demografik bilgilerimizin pek çoğunu zaten bizler veriyoruz. Sosyal medya hesaplarımızı da takip ederek, pek çok konudaki düşüncelerimizi, beğenilerimizi, hatta nefretlerimizi de öğrendikten sonra bu verileri birleştirip, bizi bizden daha iyi tanır hâle geliyorlar.
Artık bu verileri sadece kendileri de kullanmıyor, tıpkı Google ve Facebook gibi, reklam şirketlerine anonim kullanıcı verisi erişimi satıyorlar.
Bir şirket, müşterisi hakkında ne kadar çok şey bilirse, onlara o kadar iyi satış yapabilir. Her müşterinin bir birey olarak profilini çıkarmak, Büyük Veri tabanlı pazarlamanın ve müşteri hizmetlerinin temelini oluşturuyor.
* * *
İşte Türkiye'de firmaların dijital dönüşüm faaliyetlerinde başlama eşiği burası olmalıdır. Öncelikle ellerindeki veriyi analiz edip, kullanılır hale getirmeli, sonra da veri toplama işini bir sistematiğe oturtmalıdırlar. Artık kendi verilerini başka firmaların verileri ile birleştirip, herkesin daha büyük veri sahibi olacağı adımlar da atılmalıdır.
Bu paylaşımımdan sonra, bir sonraki yazıda dijital dönüşüm konusuna daha detaylı girebiliriz.
(Büyük Verinin firmalar ve kurumlarca kullanımı ile ilgili daha detaylı bilgiyi, 20.4.2020 tarihinde T24'te yazdığım, ENDÜSTRİ 4.0'IN BİLEŞENLERİ - BÜYÜK VERİ başlıklı makalede bulabilirsiniz.)
Hayri Cem kimdir?
Hayri Cem 14 Şubat 1959 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitimini sırasıyla aşağıdaki okullarda sürdü: Namık Kemal İlkokulu, Darüşşafaka Lisesi, Şişli Lisesi, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler fakültesi (lisans), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi (Yüksek Lisans).
1984 yılında Türkiye’nin ilk piyasa araştırma şirketlerinden olan Bileşim International Araştırma Şirketini kurdu. 1989 yılında Türkiye’nin ilk elektronik TV İzleyici Ölçüm Araştırmalarını yapan AGB Anadolu’yu kurdu. 2000 yılında Bileşim Medya şirketini kurdu. Zaman içerisinde hisselerini AGB, Nielsen ve GfK şirketlerine sattı. 2007-2015 yılları arasında uluslararası Nielsen araştırma şirketinin Gelişmekte Olan Ülkeler CEO’su oldu.
Emekli olduktan sonra Anadolu Üniversitesi ve Maltepe Üniversitesinde Medya Planlama, Araştırma Yöntemleri ve Dijital Dönüşüm dersleri vermektedir.
|