26 Kasım 2023

Geleceğin mesleklerinin temel taşları (3): Büyük veri

Gençlere tavsiyelerim; öncelikle değişik konulardaki veri depolarını araştırıp bulmaları, veri okumayı ve analizini öğrenmeleri, veriden nasıl değer üretebileceklerine kafa yormalarıdır

Büyük veri kavramı, 2000'li yılların ortalarında, astronomi ve genom bilimi gibi konularla uğraşan bilim insanları tarafından ortaya atıldı. Ancak, kavram artık insanın uğraş gösterdiği bütün alanlara taşınıyor.

Önce büyük verinin hangi sorulara cevap verdiğine bir göz atalım: "Büyük veri, "NEDEN" değil, "NE" hakkındadır. Bir olayın nedenini her zaman bilmemiz gerekmez; aksine verinin kendi adına konuşmasına izin verebiliriz."

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, büyük verinin kendisi olaylarla ilgili yorum yapmaz; ancak büyük verinin içindeki bilgiler ile arasındaki ilişkisi algoritmik olarak kurulabilirse yorumu insanlar ve yapay zekâ yapabilir. Büyük veri kullanılarak olaylar hakkında içgörüde bulunabilir, bunların üzerinde de yeni değerler yaratabiliriz.

Endüstri 4.0'ın itici gücü birbiriyle konuşarak planlama yapan, öğrenen makineler, robotlar değil, bunların motoru olan büyük verinin kendisidir. Büyük verinin olmadığı yerde bu makinelerin, robotların ve daha da önemlisi öğrenen makinelerin ve AI (yapay zekâ) kullanılması söz konusu olamaz.

Büyük veri konusunda yazan araştırmacılar ve bilim insanlarının büyük çoğunluğu, bu kavramı 4V modeli ile açıklamaktadırlar. Bu 4V modeli; Volume (Hacim), Variety (Çeşitlilik) ve Velocity (Sürat) ve Value (Değer)'dir.

Elimizdeki verilerden yeni değerler üretemiyorsak, içgörüler elde edemiyorsak, sadece bilgisayar disklerinde depoluyorsak, bu veri tamamen çöptür; hem de çok pahalı bir çöp.

Şimdilik kullanılan en uç veri birim Zettabyte'dır. 2015 yılında küresel olarak 7.9 ZB olan veri hacmi 2020 yılında 35 ZB olmuştur. 2023'de ise bu hacmin yaklaşık yüzde 20 büyüyeceği öngörülmektedir. Bir zettabyte'ın 1 trilyon gigabyte'a eşit olduğu göz önüne alınırsa büyük verinin büyüklüğü hakkında biraz fikir sahibi olabiliriz.

Büyük Veri sanılanın aksine, insanların günlük olarak kullandığı bilgisayarlar ve cep telefonları sayesinde büyümüyor. 2023 itibariyle gezegendeki her insan için her saniye yaklaşık 2 megabayt yeni verinin yaratılacağı tahmin ediliyor. Piyasa İstihbarat Şirketi IDC'ye göre, dünyadaki veri miktarı 2025'te 175 zettabayta çıkabilir.

Ancak Büyük Veri hacminin artmasındaki en büyük sebep, makineler, akıllı okuyucular, uydular, üretimde kullanılan bilgisayarlar, gibi daha sayılabilecek pek çok cihazdan yapısal olmayan veri tipinde veri üretilmektedir.

Nesneleri İnterneti (Internet of Things) vasıtasıyla toplanan veriler büyük verinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Nesnelerin İnterneti, insanların doğrudan kullanımı dışında, makinelerin ürettiği veriyi ileten araçtır.

Nesnelerin interneti, bünyesinde gömülü yazılım teknolojilerinin olduğu ve bu teknolojiyi diğer objelerle iletişim kurmak için kullanan bir fiziksel objeler ağıdır. Örnek olarak evinizde internete bağladığınız televizyonunuz ya da bir bulut bilişim sistemine bağlanarak gerçek zamanlı veri alabilen bir otomobil verilebilir.

Şimdi nesnelerin interneti vasıtasıyla oluşan veriyi birkaç örnekle anlatayım:

Bir Boeing 737 motoru uçuş esnasında her 30 dakikada bir toplam 10 terabayt veri üretmektedir. Başka bir ifadeyle İstanbul'dan New York'a uçtuğunuz sürede sadece bir motor 220 terabayt veri üretecektir. Onlarca uçağı yönettiğiniz filonuz ve her saat farklı uçaklarla, farklı uçuşlar gerçekleştiren bir firmanız varsa, verinin üretim hızını siz düşünün.

Ebay gibi alışveriş sitelerinin satışlarının artırabilmelerinin en önemli koşulu tüketicilerinin tercihlerini tahmin edebilmeleridir. Bu sayede size alışveriş esnasında ve sonrasında yeni ürünler tavsiye ederler. Ebay'in 2002 yılında kurduğu ve 13 terabayt olan ilişkisel veritabanı sistemi bugün yirmi petabayt boyutlarına ulaşmış, yüz binlerce fiziksel donanım sistemi üzerinde çalışmaya başlamış ve her geçen gün ciddi oranda büyümeye devam etmektedir.

Geleceğin üretim sisteminin kalbi büyük veri olacaktır. Büyük veriyi kullanmadan sanayi, hizmet ve tarımsal firmaların üretimde bulunmaları imkânsız olacaktır. Örneğin sanayide "Karanlık Fabrikalar" dönemi başlamıştır. Bu yeni fabrikalar geleceğin sanayi üretiminin temel kaynağı olacaktır.

Üretim süreçlerinde elde edilen verilerin analiz edilip, yorumlanmaya başlanması ile birlikte üretim süreçleri daha verimli ve hızlı hale getirilmiş, daha kaliteli ürünler üretilmiş, üretim hatalar en aza indirilmiş ve maliyetler düşürülmüştür.

Ancak karanlık fabrikaya geçiş için büyük veri tek başına yeterli değildir. Bazı ağır ve tehlikeli işlerin halen insanlar tarafından yapılıyor olması üretim süreçlerini hem yavaşlatmakta hem de kazaların devam etmesine neden olmaktadır. Üretim önündeki bu engelleri ortadan kaldırmak için robotlar devreye sokulmuştur.

Bu robotlar, hayalimizdeki insana benzer kafası, kolları, bacakları olan robotlar değildir; vinç benzeri, insan tarafından belli işleri yapmak üzere programlanmış makinelerdir. Düşünen, öğrenen ve kendi başına karar verip uygulayan makinelerin (robotların) devreye girmesi için yapay zekânın, nesnelerin internetini ve hızlı iletişim ağlarının gelişmesi gerekmiştir.

Hammadde tedarikinden üretim planlamasına, depolamadan nakliyeye, ürünlerinden satış noktalarına sevkiyatından satış verilerinin takibine kadar sürecin tüm aşamaları yukarıda saydığım teknolojilerle takip edilmekte, gerekli veriler her aşamada toplanmakta, anında analiz edilmekte, planlanmakta ve uygulanmaktadır. Bu süreçlerde insan emeği minimuma indirilmiştir; süreçleri yöneten yapay zekâ, uygulayan ise robotlar olmuştur. Böyle bir süreçte robotların ışığa ihtiyacı olmadığından, bu üretim yönteminin adına "karanlık fabrikalar" denilmiştir.

Ulaşımdan sağlık hizmetlerine, lojistikten mühendislikten finansal yönetime, telekomünikasyondan lojistik hizmetlere, tarımdan reklamcılığa, basından spora, sanattan savaş araçlarına, aklınıza gelecek her türlü üretim ve hizmetlerde büyük veri kullanılacaktır.

Gençlere tavsiyelerim:

  • Öncelikle değişik konulardaki veri depolarını araştırıp, bulmaları
  • Veri okumayı ve analizini öğrenmeleri
  • Veriden nasıl değer üretebileceklerine kafa yormalarıdır.

Bir sonraki yazımda nesnelerin internetinin gelecekte mevcut meslekleri nasıl etkileyeceğini ve yeni meslekler ile yakın ilişkisini anlatacağım.

Hayri Cem kimdir?

Hayri Cem 14 Şubat 1959 yılında İstanbul'da doğdu. Eğitimini sırasıyla aşağıdaki okullarda sürdü: Namık Kemal İlkokulu, Darüşşafaka Lisesi, Şişli Lisesi, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler fakültesi (lisans), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi (Yüksek Lisans).

1984 yılında Türkiye'nin ilk piyasa araştırma şirketlerinden olan Bileşim International Araştırma Şirketini kurdu. 1989 yılında Türkiye'nin ilk elektronik TV İzleyici Ölçüm Araştırmalarını yapan AGB Anadolu'yu kurdu. 2000 yılında Bileşim Medya şirketini kurdu. Zaman içerisinde hisselerini AGB, Nielsen ve GfK şirketlerine sattı. 2007-2015 yılları arasında uluslararası  Nielsen araştırma şirketinin Gelişmekte Olan Ülkeler CEO'su oldu.

Emekli olduktan sonra Anadolu Üniversitesi ve Maltepe Üniversitesinde Medya Planlama, Araştırma Yöntemleri ve Dijital Dönüşüm dersleri vermektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1920 Antwerp Olimpiyat Oyunları

1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları

Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1908 Londra Olimpiyatları

Açılış töreninde, sporcular ülkelerinin bayrakları ile Kral ve Kraliçe'nin önünden geçerek bayraklarını öne doğru eğmeleri gerekiyordu. ABD sporcuları bu kurala uymayarak Kral'ın önünden bayrakları dik olarak geçtiler. Finli sporcular ise Rusya bayrağı altında yürümeyi reddederek bağımsız yürüdüler

"
"