21 Temmuz 2020
"Dijital Para Birimi" kavramı, 2008-2009 dünya ekonomik krizi esnasında, önceki yazımızda detaylı olarak anlattığımız, Blockchain alt yapısı kullanılmak suretiyle ortaya çıkmış bir kavramdır. Dünyada 4000’den fazla dijital para birimi, değişik Blockchain platformları üzerinde piyasaya sunulmuştur. Dijital para birimleri, online ödeme işlemlerinde kullanıldığından, özel kodlarla ve şifrelerle korunmaktadırlar. Bu yüksek güvenlik işlemlerinden dolayı bazı kullanıcılar sistemi "Kripto Para" olarak da tanımlamaktadırlar. Şu anda Kripto Para birimleri ile türevleri diğer dijital paralar arasında en çok tanınanı ve kabul göreni "Bitcoin" olarak adlandırılmaktadır. Bitcoin, aynı zamanda dünyada ilk ve en yaygın kullanılan kripto para olduğundan, dijital para birimleri için kullanılan jenerik isim haline gelmiştir.
Dünyaca ünlü firmaların pek çoğu Bitcoin ve diğer kripto paralar ile ticareti başlattı. AT&T, KFC, Amazon, Expedia, Wikipedia, Shopify gibi değişik sektörlerin önde gelen kuruluşları hızla sisteme dahil oldular. Sadece Japonya’da, 260 bin 000 dükkân, Bitcoin ile ödemeleri kabul ediyor[1]. Aşağıdaki linkler vasıtasıyla kripto para kullanan firmalar ve dükkanların listesine ulaşabilirsiniz.[2]
Sistem hızla büyüyor ama henüz "Dünya Para Birimi" olmak iddiasının çok uzağında. Nedenleri aşağıdaki bölümlerde tartışacağız. Şimdi kripto paranın tarihçesine ve nasıl çoğaldığına bir göz atalım.
İnsanlık, tarım topluluğuna dönüştüğünden itibaren ticaret yapmaya başlamıştır. Önceleri mal karşılığı yapılan ticaret zamanla Lidyalı atalarımızın icat ettiği para ile yapılır hale gelmiştir.
Paranın kullanımı ve yaygınlaşmasında kıymetli metallerin çok önemli bir rolü vardır. Devletler, geçtiğimiz yüzyılın ortalarına kadar, sahip oldukları altın ve gümüş miktarı karşılığında para basıyorlardı.
1944'te, 44 ülkenin katılımıyla, "Birleşmiş Milletler Mali ve Finans Konferansı" düzenlenmiştir. Bu konferansta, pek çok ülkenin kendi para birimini Amerikan dolarına endeksli "İtibari Para" yapması ve Amerikan dolarının ise altına dayalı olmasına devam etmesi kararlaştırılmıştır. Başka bir deyişle, altına dönüştürülebilen tek para biriminin dolar olmasına, diğer para birimlerinin değerlerinin de Amerikan dolarına göre ayarlanmasına karar verilmiştir.[3]
Ancak, ABD Başkanı Nixon 1971 yılında, tarihten beri kıymetli metallere endeksli olan para birimini kökten değiştirdi; ABD dolarının altın ve gümüş karşılığı basılma zorunluluğunu kaldırdı. Böylece, ABD de hazine güvencesine dayalı "İtibari Para – Fiat Money" sistemine geçmiş oldu.
Fiat sözcüğü "olması gereken" anlamına gelir; devletin bir kanun ile para biriminin bir değeri olduğunu bildirmesidir aslında. Böylece devletlerin ekonomik kriz dönemlerinde diledikleri miktarda, "karşılıksız" para basmalarının önü açılmış oldu.
Buraya kadar, karşılığı ne olursa olsun, fiziksel olarak dokunabildiğimiz, taşıyabildiğimiz nakit paradan bahsettik. Nakit para kullanımının ortadan kalkışı ve yeni bir çağa geçişimiz "Dijital Para" kullanımı ile başladı. Dijital para ilk olarak, bankadan para çekmek yerine, bankadaki paraları dijitalleştirip, elektronik kartlara yükleyerek veya kredi kartları kullanarak her türlü günlük, ticari ve finansal işlemlerde kullanılmaya başlandı. Bir sonraki aşamada ise, internet üzerinden bankadaki paranız ile finansal işlemler yapılmasının önü açıldı.
Bu gelişmeler sanal paranın doğuşunu hazırladı. Günümüzde tüm ülkelerin birer merkez bankası vardır. Bu merkez bankaları, kendi iç kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak para basarlar veya sanal olarak dijital kayıtlara basılmış imajı ile banka hesaplarına giriş yaparlar. Kişiler ve kurumlar, Fiat Para ile yapabildikleri tüm finansal işlemleri artık daha çok sanal ortamda yapmaktadırlar.
Sanal para kullanımının artmaya başlaması ile güvenlik amacıyla, dijital paranın şifrelenmesi gerekmiş ve kripto paraların kullanımına başlanmıştır. Ancak girişte bahsettiğimiz Dijital Para Birimi olan Bitcoin gibi sanal para kavramında merkez bankaları yoktur.
Kripto paralar, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, 2008 yılından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. 31 Ekim 2008’de, kimliği halen bilinmeyen "Satoshi Nakamoto" mahlaslı gizemli bir kişi ya da grup, kriptografi ile ilgili bir mail grubunda "Bitcoin: Eşler Arası Elektronik Nakit Sistemi" adında bir araştırma makalesi yayımladı. Makalede, dünyanın ilk "Merkezi Olmayan Dijital Para Birimi" yaratılması çağrısı yapıldı. Satoshi Nakamoto, klasik para birimIerini kınayarak şöyle demiştir:
"Geleneksel para birimlerinin temel problemi, çalışması için gerekli olan güvendir. Para biriminin itibarının korunması için merkez bankasının güvenilir olması gerekir ancak fiat para birimlerinin tarihi bu güvenin ihlalleri ile doludur. Bankalar paramızı saklamak ve gerektiğinde elektronik ortamda transfer için güvenilir olmalılar ancak onlar çok az bir kısmını tutup geri kalanını batık kredi balonlarına yatırıyorlar."[4]
Bitcoin ve kripto paralar, Blockchain altyapısı üzerinde yaratılan ve dijital değeri olan uygulamalardan başka bir şey değillerdir. Geçen hafta yazdığımız Blockchain ile ilgili yazıda birçok Blockchain uygulaması olduğunu, kripto paraların da değişik Blockchain uygulamalarından bazıları olduklarını belirtmiştim.
Kripto para Blockchain uygulamasının da aslında bir muhasebe defteri (ledger) olduğunu hatırlarsak, Bitcoin ya da kripto para uygulamalarının da aslında bu defter üzerinde yer alan sanal kayıtlardan başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz.
Bitcoin ve türevlerinin farklılıklarına girmeden önce, Bitcoin’e nasıl sahip olunabileceğine bir göz atalım. Bitcoin’lere değişik yollardan sahip olabilirsiniz. Bu yollardan en güvenli olanları aşağıda belirtilmiştir:
Dünyada, 2020 Haziranı itibariyle, toplam 18.441.000 Bitcoin mevcuttu. Bu miktarın, 2140 yılına kadar 21 milyona ulaşması hedefleniyor. Hedefin neden 21 milyon olduğunu ise kimse bilmiyor.
Mevcut fiat paraları ülkelerin merkez bankalarının bastığını belirtmiştik. Kripto paralar ise bir merkez bankası ya da merkezi bir kurum tarafından basılıp, dağıtılmamaktadır. Tam tersine, dünyanın her tarafına dağıtılmış olan, Blockchain üzerindeki işlemleri çözen, Blockchain sunucuları (Node) tarafından üretilmektedir. Bu Blockchain sunucuların sahipleri, Blockchain sisteminin çalışmasını sağlayan sunucularının sunduğu servisler karşılığında Bitcoin kazandıkları için bu kişilere madenci (Miner) denilmektedir. En kısa tanımıyla, madencilik, kripto paranın verilen Blockchain sunucu servisleri karşılığında üretilmesidir.
Madencilik herkese açık bir iştir. Gerekli donanıma ve bilgiye sahip olan herkes madenci olabilir. Madencilerin işi, özel makineleri vasıtasıyla, Blockchain üzerinde yapılan işlemleri şifrelenmiş blok haline getirmektir. Daha önceki yazımda anlattığım üzere, blok oluşturulabilmesi için blok başlığının hash’inin (kodlamasının) hesaplanması gerekmektedir.
Bu zor matematik denklemleri tüm madencilerin önüne aynı anda gelmektedir. Denklemleri ilk çözen madenci çözdüğünü ilan eder ve tüm diğer noktalardaki madencilerin de bloku kabul etmesini sağlar. Söz konusu denklemlerin çözümü yaklaşık 10 dakika almaktadır. Bu süre para ve bilgi transferleri için oldukça uzun bir süredir.
Hash adı verilen bu zor denklemleri ilk çözen madenci ise verdiği servis karşılığında Bitcoin ile ödüllendirilir. Böylece Bitcoin üretimi gerçekleşmiş olur.
Bitcoin madenciliği için, ilk dönemlerde, merkezi işlemci birimine (CPU) sahip kişilerin ev bilgisayarları ile bu işler yapılabiliyordu. İşlem sayısı arttıkça daha gelişmiş teknolojilere ihtiyaç duyulmaya başlandı. Günümüzde, Bitcoin madenciliğinde kullanılmak için özel olarak dizayn edilmiş mikroçipler kullanılmaktadır. Bu çipler, ASIC (application - specific integrated circuit) yani "uygulamaya yönelik özel tümleşik devre" olarak adlandırılmaktadır.[5]
Çok hızlı işlem çözen bu yeni jenerasyon makinelerin en önemli dezavantajı çok fazla elektrik tükettikleri için çok çabuk ısınmaları ve genellikle de pervaneli soğutma sistemi kullanıldığından çok sesli çalışmalarıdır. Bitcoin madencileri toplamda her gün yaklaşık 15 milyon dolarlık elektrik harcarlar. Elektrik maliyetine ve aşırı ısınan bilgisayarlara bir çözüm olarak, eğer elektrik için ucuz kaynak varsa, madenciliği soğuk iklimli ülkelerde yapmak daha verimli olabilir. Bir İngiliz programcı, madenini, Reykjanesbaer İzlanda'da inşa etmeye karar vermiş. Amacı, bilgisayarları jeotermal ve hidroelektrik kaynaklarından üretilen elektrikle çalıştırırken, bir yandan da, kutup havası ile soğutabilmek.[6]
ASIC makineleri şu an piyasada bulunan tüm donanımlardan da oldukça pahalıdır. Ayrıca, toplam Bitcoin miktarı 2020 Haziran ayında 18.441.000’e ulaştığından, üretimi de yavaşlatılmış ve madencilik yapmak tüm bu nedenlerden dolayı cazibesini yitirmiştir.
Madencilik dışında Bitcoin sahibi olabilmenin bir diğer yolu da bu işin ticaretini yapan alım-satım platformlarından satın almaktır. Ancak, Bitcoin alabilmeniz ya da herhangi bir işlem yapabilmeniz için, önce bir "Bitcoin Cüzdanı" (Bitcoin Wallet) sahibi olmanız gerekmektedir. Elbette, bu cüzdan da, Blockchain üzerinde çalışan bir yazılım uygulamasından ibarettir.
Bu cüzdan yazılımını hem masa üstü veya dizüstü bilgisayarlarınıza hem de mobil telefonlarınıza indirebilirsiniz. (Bitcoin cüzdanı için indirme adresi için tıklayınız.)
Bir cüzdanınız olduğuna göre, artık Bitcoin alıp - satabilir, alış verişlerinizde kullanabilirsiniz. Bunun için önemli alternatiflerinizden biri, döviz büroları gibi çalışan Bitcoin alım - satım platformlarına başvurmaktır. Bu platformlarda bir hesap açtıktan sonra fiziki paranızı dijital paraya çevirebilirsiniz.
Nakit taşıyan cüzdanların aksine, Bitcoin cüzdanlarında Bitcoinler değil, onların anahtarları saklanır. Bir işlemde Bitcoin kullanmak için yapmanız gerekenler, kendi Bitcoin adresinizi ve ödeme yapacağınız kişinin Bitcoin adresini bilmeniz ve cüzdanınızda muhafaza edilen özel anahtarın kodunu girerek sahipliğinizi doğrulamanızdır.
Önceki Blockchain yazısından hatırlanacağı üzere, gerçekleştirilen bir işlemin iptali ya da geriye dönük değiştirilmesi mümkün değildir. Özel anahtarınızı çaldırdığınız koşullarda, o anahtar ile yapılacak işlemlerle tüm paranızı kaybetme olasılığınız yüzde yüze yakındır. Dolayısıyla özel anahtarın çok iyi korunması gerekmektedir.
Bir Bitcoin alım satım platformunda açtığınız hesapta paranızı yerel para biriminde saklayabilirsiniz ve bu hesaptaki parayı istediğiniz zaman Bitcoin’le ticarette kullanabilirsiniz. O hesaptan Bitcoin’lerinizi tercih ettiğiniz bir cüzdana yollayıp istediğiniz gibi harcayabilirsiniz; tıpkı banka hesabınızda bulunan paranızı nasıl arzu ederseniz kullanabileceğiniz gibi.
Bitcoin alım satımında söz konusu platformlar bir komisyon almaktadırlar. Ayrıca bu platformların Bitcoin alış satış fiyatları da piyasa fiyatından farklı olabilmektedir. Dolayısıyla, kur düzeylerini takip etmeden alış - satış işlemleri yapmamakta yarar vardır.
Bitcoin’leri bu platformlardaki hesaplarda uzun süreli saklamak büyük risk taşımaktadır. Zira bu platformlar korsan saldırılara karşı ne kadar iyi korunursa korunsunlar, bazen saldırılara yenik de düşmektedirler. Bu gibi bir durumda sizin paranızı koruma altına alacak hiçbir yasal güvence bulunmamaktadır. Ayrıca, platformların sahipleri şeytana uyup, paralarınızı alıp, platformu kapatsalar yapabileceğiniz hiçbir yasal işlem bulunmamaktadır. Dolayısıyla, platformdaki işleminiz biter bitmeniz Bitcoin’lerinizi cüzdanınıza transfer etmeniz en akıllıca yoldur.
Türkiye’de de kripto para alım - satım hizmeti veren pek çok platform mevcuttur. Bunlardan en çok öne çıkanları BTC, Koineks ve Paribu platformlarıdır.
Bitcoin sahibi herhangi bir kişi ya da kurumdan da, doğrudan satın alma işlemi yapmanız mümkün. Buna eşler arası (peer to peer) işlem denilmektedir. Bu işlemde, alıcı ve satıcı birbirlerini tanıyor ve güveniyorlarsa fiziksel olarak buluşmadan, Blockchain ve internet bankacılığı üzerinden alış verişi gerçekleştirebilirler. Bitcoin satıcısı Blockchain üzerinden transferi gerçekleştirirken, alıcı ise ödeyeceği para türünü banka üzerinden satıcıya ulaştırır.
Bazı durumlarda alıcı ve satıcı internet kullanımı olan bir yerde buluşup, internet üzerinden transferleri aynı anda yapmayı daha güvenli bulmaktadırlar. Hatta Bitcoin alıcısının ödemeyi nakit olarak elden yaptığı da konuşulmaktadır. Ancak büyük miktarda nakit parayı taşımanın getireceği riskler de azımsanamayacak kadar büyüktür.
Bitcoin sahibi olmanın bir diğer yolu da ATM makinelerini kullanmaktır. Bir Bitcoin ATM’sinin sıradan bir banka ATM’inden çok fazla farkı yoktur. Bitcoin ATM’lerini kullanarak yerel para biriminiz karşılığında satın alma yapabilirsiniz. Aynı şekilde Bitcoin’inizi satmanız durumunda size yerel para biriminden ödeme de yapabilirler.
ATM makineleri de yüzde 0 ile 12 arasında değişen oranlarda komisyon almaktadırlar. Ayrıca, alım - satım işlemlerinde farklı kurları kullanacaksanız, alım - satım fiyatlarına da dikkat etmeniz önerilmektedir.
Bitcoin’leri fiziksel olarak da saklamanız mümkündür. Bazı yatırımcılar metal para şeklinde basılmış Bitcoin’lerini satın alıp, fiziksel kasalarında saklamayı tercih etmektedirler. Bu fiziki metal paralar ayrıca nümismatik koleksiyoncularının da ilgisini çekmektedir.
Dünyadaki ilk Bitcoin ATM’si 1 Kasım 2013’te faaliyete geçmişti. Coin ATM Radar tarafından, 2 Ocak 2020 tarihinde yayımlanan istatistiklere göre, 74 farklı ülkede yer alan kripto para ATM’leri 6.386 adede ulaştı.
Türkiye’deki ilk kripto para platformu, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda kurulmuştu. Coin ATM Radar verilerine göre, 2 Ocak 2020 tarihinde Türkiye’de 10 adet Bitcoin ATM’si bulunuyor ve bu ATM’lerin hepsi İstanbul sınırları içinde. Bitcoin ATM’lerinin 6’sı Avrupa, 4’ü ise Anadolu yakasında yer alıyor.
Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul’un Şişli ilçesinde 4 adet Bitcoin ATM’si bulunuyor. Ataşehir’de 2, Beşiktaş, Kadıköy, Kartal ve Eyüp ilçelerinde ise birer adet kripto para ATM’si var.
Coin ATM Radar’ın verdiği bilgilere göre, Türkiye’de faaliyet gösteren Bitcoin ATM’lerinin listesi şu şekildeydi:
Kripto para kullanıcısı kişi ve kurumlar ihtiyaç duydukları miktarda kripto parayı, ellerindeki itibari paralar ile kripto para bankalarından satın alabilirler.
Peki nedir bu kripto para bankaları ve bildiğimiz bankalardan farkı nedir?
Kripto paraların bankacılık sistemine girmesinin ilk adımı, Dijital Varlık Bankaları'nın (Digital Asset Bank) kripto para alım - satımına başlaması ile gerçekleşmiştir. Dijital Varlık Bankaları, her türlü kişi, özel ve kamu kuruluşunun tüm dijital dosyalarını, kuruluşun boyutu ne olursa olsun, her yerden kolayca yönetilebilmesini sağlar. Bu hizmete Dijital Varlık Yönetimi (Digital Asset Management - DAM) denilmektedir.
Dijital varlık yönetimi, bir şirketin dijital dosyalarının merkezileştirilmesi, yönetilmesi ve paylaşılması sürecini tanımlayan en yaygın terimdir. Söz konusu sistem, merkezi bir kaynak görevi gören bir yazılım parçasıdır. Kullanıcıya ait fotoğraflar, videolar, logolar, ses ve grafik tasarım dosyaları dahil olmak üzere tüm dijital varlıklar bu kuruluş tarafından depolanıp, korunur.
İsviçre ve Singapur’da faaliyet gösteren Sygnum adlı Dijital Varlık Bankası, Blockchain uygulaması kullanarak kripto para alım - satımı yapan ilk dijital varlık bankası olmuştur.
Yukarıdaki tanımlamalarımızdan da anlaşılacağı üzere, dijital varlık bankaları geleneksel bankacılık sisteminden oldukça farklıdır. Geleneksel bankacılık hizmetlerinin önemli bir kısmını verememektedirler.
Geleneksel bankacılık hizmetlerini veren ilk kripto para bankası, World Bit Bank, 2018 yılında Estonya’da kurulmuştur. Blockchain uygulaması kullanan WBB, tüm kripto paraların finansal işlemlerde kullanılması imkanını sunmaktadır. Ayrıca Visa, Mastercard gibi kredi kartlarını da sisteme dahil ederek, kripto paraların günlük alışverişlerde de kullanılabilmesinin önünü açmaktadır.[7]
Bu tür kripto para bankacılığı tüm dünyada hızla yayılmaktadır. İngiltere’de kurulan Ziglu isimli banka da WBB gibi eksiksiz bankacılık hizmeti vermektedir.[8] Ülkemizde ise henüz, gerçek anlamda bir kripto para bankası yoktur. Ancak, Aktifbank, kendi kuruluşu olan Bitmatrix platformunu destekleyerek, bu alana adım atan ilk kuruluş olmuştur.
Bitcoin bir dünya parası olma hedefine hızla yürümektedir. Yaşamımızın dijitalleştiği ölçüde kripto para kullanımımız da artacaktır. Bitcoin’in simgesi BTC’dir ve dünyanın her yerinde aynı harflerle kullanılmaktadır.
Bitcoin’in değeri 2011 yılına kadar neredeyse sıfırdı. Daha sonra çok hızlı bir değer artışı yaşandı. 2013 yılına gelindiğinde değeri 1.100 ABD Doları'nı aşmıştı. Bazı insanlar bu yükselişi bir manipülasyon olarak değerlendirmişti. Ancak, bu satırların yazıldığı (Haziran 2020) günlerde 1 BTC yaklaşık olarak 9,400 ABD Doları'na eşitti.
Dünyada söz konusu dönemde 18.441.000 BTC’nin dolaşımda olduğunu yazmıştım. Bu ise dünya finansal sisteminde 173,3 milyar ABD Doları değerinde BTC’nin kullanıldığı anlamına gelmektedir. Dolaşımdaki tüm kripto paraların değeri ise 263 milyar dolardır. Dolayısıyla, kripto paralar gelecekte, fiat (itibari) para için ciddi bir alternatif olma yolundadır.
Bir bankada yapılan tüm finansal işlemleri Blockchain uygulaması üzerinden, Bitcoin para birimi ile de yapmak mümkündür. Firmaların pek çoğu kendi aralarında yaptıkları (B2B) ticari alışverişleri kripto paralar ile ödemeye başladılar bile. Blockchain yazımda anlattığım üzere, bu sistem üzerinden yapılan finansal transferlerde bankacılık ücret ve komisyonları gibi harcamalar olmadığından, işlemler daha ucuza halledilebilmektedir.
Uluslararası ticarette finansal işlemler çok uzun zaman almakta ve yüksek maliyet artışları getirmektedir. Bazen, basit bir Swift işlemi için bile günlerce beklenmektedir. Ödeme işlemlerinin tatil günlerine denk gelmesi halinde ise ödeme süresi tahammül edilemeyecek kadar uzayabilmektedir. Oysa Blockchain üzerinden Bitcoin ile yapılacak ödemelerde bu tür zaman kayıpları yaşanmamaktadır. Tarafların karşılıklı taahhütlerini yerine getirdiğini belgeledikleri koşullarda, günün her saatinde finansal işlemlerini halledebilmektedirler.
Tüccarların ve perakendecilerin Bitcoin ile alışveriş yapmaları elbette taraflara avantaj sağlar. Sadece banka kartlarını aradan çıkartarak sağlanacak tasarruf yüzde 3 ile yüzde 5 arasındadır. Tüketiciler de, alışverişlerinde, hiçbir fiziki cüzdan, para ya da kart taşımadan, mobil telefonlarına yükledikleri cüzdanlar vasıtasıyla ödemesini gerçekleştirebilirler.
Batı ülkelerinde bir banka hesabına sahip olmak normal bir olguymuş gibi kabul edilse de dünyanın bazı noktalarında bambaşka bir durum ile karşılaşmak olasıdır. Örneğin, bazı Afrika ülkelerinde halkın yüzde 50'si hatta kimilerinde yüzde 90'ı bankacılık işlemlerinde bulunamıyor. Bu insanların bir Amerikalı ya da bir Avrupalı gibi bir banka hesabına sahip olma hakları yok mu? Tabii ki var, fakat, bu ülkelerde bir hesap açmak o kadar katı kurallara bağlı ki, halkın büyük bir bölümü bu sebepten ötürü bir banka hesabına sahip olamıyor.
Az gelişmiş ülkelerin vatandaşları Batılı ülkelere gittiklerinde ciddi sorunlar yaşıyorlar. İngiltere’ye okumaya giden oğluma bir bankada hesap açıp, kart çıkartmamız haftalar sürmüştü.
Pek çok Afrika ülkesinde para transferleri ve ödemeler mobil telefonlar üzerinden yapılmaktadır. Mobil telefon operatörleri adeta banka gibi çalışmaktadırlar. Örneğin A kasabasındaki bir kişi B kasabasındaki bir başka kişiye para yollayacak olsun. Yapması gereken işlem, kendi kasabasındaki telefon bayiine giderek transfer etmek istediği meblağı vermek ve alıcıya mesaj atmaktır. A kasabasındaki bayi de B kasabasındaki bayiyi arayıp, aldığı para miktarını ve o paranın teslim edileceği kişiyi bildirecek ve işlem tamamlanacaktır.
Yaşanan bu zorluklar ve mobil telefonla yaratılan çözüm yolları, bu tür ülkelerde Blockchain ve Bitcoin kullanımı için büyük bir potansiyel sağlamaktadır.
Yazımızın başında, kripto para denilince akla gelen ilk ismin Bitcoin olduğunu, ancak Bitcoin’e rakip olarak piyasada 4000’den fazla para çeşidi olduğunu belirtmiştim. Bu para çeşitleri, ticari faaliyetlerin içeriklerine ve temel işlevlerine göre çeşitlenmektedirler.
Örneğin; uluslararası, aracısız ödeme işlerinde Bitcoin favori para birimi iken, akıllı sözleşmelerin kurulması ve işlemlerin bu sözleşmelere göre yapılması istendiğinde ise Ethereum kullanılmaktadır. Reklamcılık sorunlarını çözmeyi amaçlayan kripto para AdEx (ADX), medya platformu oluşturmaya imkan tanıyan paralar ATM Chain’dir. Bu örnekleri çoğalmak mümkündür.
Dünyada bu kadar çok fazla çeşitte kripto para kullanılmasının en büyük dezavantajı kullanıcıların kafasını karıştırarak, güven unsurunu azaltmasıdır. Oysa blockchain ve kripto paraların mottosu "Güven" olgusudur.
Her yazımda hatırlattığım gibi, Endüstri 4.0’ın hedefi üretimde insan emeğini minimuma indirip, üretimi ve karar alma süreçlerini akıllı makinelere yaptırmasıdır.
Böyle bir süreçte, tüm finansal işlemlerin ve ödemelerin dijital sistemler vasıtası ile yapılması, sistemin bir bütün haline gelmesini sağlayacaktır. Kripto paraların kullanılması uluslararası ticareti hızlandırdığı için, artmasına da neden olacaktır. Finansal işlemlerde aracıların ortadan kaldırılması ile maliyetlerde ciddi düşüşler yaşanacak, bu da üretilen mal ve hizmetlerin ucuzlamasına neden olacaktır.
Günümüzde pek çok firmanın üretim ve dağıtım sistemlerinin finansal işlemlerinde kullanılmaya başlanan kripto paraların, yaşamın dijitalleşmesi ile birlikte tüketici kesim tarafından da kabul görüp, yaygınlaşacağına inanmaktayım.
[1] URL1: Quora, How many companies will start accepting cryptocurrency as a payment option in the next 10 years? https://www.quora.com/How-many-companies-will-start-accepting-cryptocurrency-as-a-payment-option-in-the-next-10-years
[2] URL2: http://spendbitcoins.com/
URL3: https://99bitcoins.com/bitcoin/who-accepts/
URL3 : https://www.buybitcoinworldwide.com/who-accepts-bitcoin/
[3] İNCİ Serkan, ALPEN İsmail, Bitcoin Devrimi, Elma Yayınevi, Ankara 2018, s.30
[4] ROSS Alec, Geleceğin Endüstrileri, Orion Kitabevi, Ankara 2017, s.104
[5] PRYPTO, Bitcoin for Dummies,(Ed. Erişah Arıcan, Başak Tanınmış Yücememiş), Nobel Yaşam, İstanbul 2018, s.63
[6] ROSS Alec, Geleceğin Endüstrileri, Orion Kitabevi, Ankara 2017, s.112
[7] URL: World Bit Bank, https://wbb.io/
[8] URL: Ziglu, https://www.ziglu.io/
1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı
Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır
Açılış töreninde, sporcular ülkelerinin bayrakları ile Kral ve Kraliçe'nin önünden geçerek bayraklarını öne doğru eğmeleri gerekiyordu. ABD sporcuları bu kurala uymayarak Kral'ın önünden bayrakları dik olarak geçtiler. Finli sporcular ise Rusya bayrağı altında yürümeyi reddederek bağımsız yürüdüler
© Tüm hakları saklıdır.