16 Şubat 2023

Depremde dijital ağın önemi

Dijital mobil ağlar, deprem sonrasında, göçük altındakilerle iletişimin kurulmasının en önemli aracıdır. Pek çok depremzedenin hayatı bu iletişim sayesinde sağlanmıştır. Depremzedeler bu ağları kullanarak konumlarını ve sağlık durumlarını bildirmişlerdir. Bu ağların yeterince etkili çalışmaması ya da kesintiye uğratılması, göçük altındaki insanları ölüme terk etmek anlamına gelir

Geçtiğimiz yılın 9 Kasım tarihinde,  İçişleri Bakanlığı AFAD ve Gençlik ve Spor Bakanlığı KYK Genel Müdürlüğü iş birliği ile Deprem Anı “Çök-Kapan-Tutun” Tatbikatı gerçekleştirilmişti. Bu tatbikatı hatırlarsak, aslında yapılan bir deprem tatbikatından çok, depremin ilk anında ulaşacak uyarı mesajı ve akabinde alınması gereken ilk önlemdi. Kapsamlı bir deprem tatbikatı değildi. Deprem toplanma alanlarında yapılması gereken tatbikatları ise hiç konu etmiyorum. Bu depremde, toplanma merkezlerimizin yeterli büyüklükte olmadığını, olanların da alt yapısının eksik olduğunu medyada yeterince izledik.

9 Kasım tatbikatının en önemli kazanımı, GSM operatörlerin bu tür bir afete hazır olmadığının ortaya çıkmasıydı. Belirtilen saatte, aynı anda herkese uyarı ulaşmadı. Pek çok kişiye belirtilen saatten çok sonra mesaj ulaştı. Bu tecrübeye rağmen, GSM sorununun Maraş depremine kadar geçen sürede giderilmediğini acı bir şekilde gördük.

Fatih Altay’lı, üst düzey bir GSM operatörü yetkilisi ile görüştüğünü, bu olayda GSM operatörlerinin BTK’yı suçladığını yazdı. Sorumlu kimdir bilemeyiz ama sorun gün gibi açık ve ortada halen duruyor.

Yapıların sağlamlığı sorununu bir kenara koyarak, depremi en az hasarla atlatmanın bir başka ön koşuluna dikkat çekmek istiyorum; erken uyarı sistemi!

Bu sistem pek çok ülkede başarıyla uygulanıyor. Gelişmişlik düzeyi ülkemizle benzerlik gösteren Meksika’da depremden yaklaşık 40-45 saniye önce siren sesleri ile uyarı başlıyor. Depremden önceki 40-45 saniye gerçekten çok değerli ve yeterli bir süredir. Alçak binalarda yaşayanlar bina dışına çıkabilir, yüksek binalarda yaşayanlar ise tatbikatlarda öğrendiği şekilde, sağ kalabilecekleri yerlerde kendilerini güvenceye alabilirler.

Böyle bir sisteminiz yoksa deprem anında yapacağınız uyarının da pek kıymeti olmaz. O panik anında insanların sükunetle, tatbikatta öğrendiklerini uygulaması pek olası gözükmüyor. Yapıların depreme dayanıklı inşa edilmesi koşulunu ise bu yazı kapsamına almıyorum. Zaten anlatmaktan bilim insanlarının dilinde tüy bitti.

* * *

Dijital mobil ağların deprem esnasında ve sonrasında sorunsuz çalışması son derece önemli. AFAD’ın depremle ilgili veri toplama ve değerlendirme imkanlarının çok gelişmiş olduğu ve depremden yaklaşık 45 dakika sonra durum tespiti yapıp, gerekli üst makamları bilgilendirebildiği bir sisteme sahip olduğu söyleniyor.

Şayet böyle bir sistem varsa son derece değerli ve önemlidir. Gerekli ekiplerin koordinasyonunu ve erken müdahaleyi sağlar. Bu da hayat kurtarır. AFAD bu yetkinliği sayesinde durum değerlendirme raporunu zamanında gerekli mercilere ulaştırmışsa, sistem nerede tıkandı sorusunu sormak durumdadır. Bu soru sorulup, sorun giderilmeden bizleri bekleyen yeni depremlere hazırlanmak mümkün değildir.

* * *

Dijital mobil ağlar, deprem sonrasında, göçük altındakilerle iletişimin kurulmasının en önemli aracıdır. Pek çok depremzedenin hayatı bu iletişim sayesinde sağlanmıştır. Depremzedeler bu ağları kullanarak konumlarını ve sağlık durumlarını bildirmişlerdir. Bu ağların yeterince etkili çalışmaması ya da kesintiye uğratılması, göçük altındaki insanları ölüme terk etmek anlamına gelir.

Bütün bunları yazdıktan sonra da ülkemizdeki mobil iletişim ağının yaygınlığına bir bakmakta yarar var. Ülkemizde 4G iletişim olduğu iddia edilmektedir. Ancak bu şebeke ağı sadece İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Muğla gibi illerimizde mevcut. Bu da kapsama alanının yüzde 15-20’si ile sınırlı kaldığının göstergesidir. 3G teknolojisinin kapsama alanı ise yüzde 30-40 civarında olduğu söylenmektedir. Ülkemizin geri kalan bölümünün bir kısmında 2G teknolojisi kullanılırken bir kısmında ise mobil kapsama alanı hiç yoktur. Depremin vurduğu il merkezlerinin dışında kalan alanların, özellikle de kırsal kesimin bu kapsama girdiği söylenmektedir.

4G teknolojisi, 1 kilometrekarelik bir alanda 100 bin civarı cihaza bağlanma imkânı sağlarken 5G teknolojisi ile 1 milyon cihazın bağlanma imkânı olacak. Bu ise daha çok kişi ve cihazın aynı anda sorunsuz olarak mobil ağları kullanma şansı demektir. Uygun fiyat politikaları ile çok fazla insanın mobil ağlardan çok amaçlı olarak kullanımı sağlanabilir.

Ülkemizde, 5G teknolojisine geçişin ve yaygınlaştırılmasının artık depreme hazırlık planları içinde ele alınması gerektiğine inanıyorum.

Hayri Cem kimdir?

Hayri Cem 14 Şubat 1959 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitimini sırasıyla aşağıdaki okullarda sürdü: Namık Kemal İlkokulu, Darüşşafaka Lisesi, Şişli Lisesi, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler fakültesi (lisans), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi (Yüksek Lisans).

1984 yılında Türkiye’nin ilk piyasa araştırma şirketlerinden olan Bileşim International Araştırma Şirketini kurdu. 1989 yılında Türkiye’nin ilk elektronik TV İzleyici Ölçüm Araştırmalarını yapan AGB Anadolu’yu kurdu. 2000 yılında Bileşim Medya şirketini kurdu. Zaman içerisinde hisselerini AGB, Nielsen ve GfK şirketlerine sattı. 2007-2015 yılları arasında uluslararası  Nielsen araştırma şirketinin Gelişmekte Olan Ülkeler CEO’su oldu.

Emekli olduktan sonra Anadolu Üniversitesi ve Maltepe Üniversitesinde Medya Planlama, Araştırma Yöntemleri ve Dijital Dönüşüm dersleri vermektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Geleceği tehdit eden 20 teknoloji

Kontrolsüz olarak geliştirilecek olan süper yapay zekâ uygulamalarının, değişik ölçeklerde, insanlığa zarar verme olasılığı elbette vardır. Bu yüzden, küresel ölçekte yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ama bu tehlikeye bakarak yapay zekânın insanlığa sağlayacağı faydaları da görmezden gelemeyiz

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1920 Antwerp Olimpiyat Oyunları

1920 Olimpiyat Oyunları, 20 Nisan - 12 Eylül 1920 tarihleri arasında Belçika'nın Antwerp şehrinde yapıldı. Bu oyunlar, I. Dünya Savaşı'ndan sonra düzenlenen ilk Olimpiyat Oyunlarıydı

Pullarla Olimpiyat Oyunları'nın kısa tarihi: 1912 Stokholm Olimpiyat Oyunları

Osmanlı Devleti'ni temsilen ilk kez 1906 Atina Ara Olimpiyatları'na İzmir'den ve Selanik'ten üç futbol takımı katılmıştı. Bu organizasyon, IOC tarafından Olimpiyat Oyunları olarak kabul edilmediği için, Osmanlı Devleti'nin katıldığı ilk Olimpiyat oyunları 1912 Stokholm oyunlarıdır

"
"