Günümüzde pek çok insan yüksek tansiyon ve diyabet hastasıdır. Bu hastaların biyometrik bilgilerinin kolay ulaşılabilir olması yaşam güvenlikleri açısından çok önemlidir. Son yıllarda dijital teknolojiler ve yapay zekâ ile donatılan diyabet ve tansiyon ölçüm cihazları bu ihtiyacı karşılar duruma gelmiştir.
Diyabet hastalarının glukoz seviyesi takibinde klasik yöntem, deneğin parmağının delinerek, kanın ölçüm cihazına aktarılmasıdır. Bu yöntem ile elde edilen bilgiler bulut teknolojisi sunucularında depolanmakta ve ilgili kişiler ile paylaşılabilmektedir.
Klasik yönteme alternatif olarak geliştirilen yöntemlerde kan almaya gerek kalmamıştır. Geliştirilen yeni nesil cihazlara yerleştirilen sensörler, deri altından alınan hücreler arası sıvı vasıtasıyla glukoz seviyesini ölçmektedir. Bu cihazlar sayesinde yaklaşık 15 gün boyunca hastaların glukoz seviyesi dakika bazında ölçümlenip, ilgili doktorların ve ilgili kişilerin akıllı cihazlarına, nesnelerin interneti vasıtasıyla yollanmaktadır. Pek çok teknoloji firması, yeni nesil akıllı saatlerine diyabet ölçüm fonksiyonu koyacaklarını şimdiden açıklamış bulunmaktalar.
Bir başka önemli gelişme ise tansiyon ölçüm cihazlarında gerçekleşmiştir. Tansiyon hastalarının teşhis ve tedavisinde belli aralıkla yapılan ölçüm verileri son derece önemlidir. Yakın zamana kadar bu verileri elde etmek için kullanılan cihazlar oldukça hacimlidirler; kablolardan ve kablolara bağlı olan bir kayıt cihazlarından oluşmaktadırlar. Üzerinde elektrot bulunan bu kablolar vücuda yapışabilen, tek kullanımlık olan pullarla bağlanmaktadır. Elektrotlar hastanın göğüs bölgesinde belirlenen noktalara yapıştırılır. Kayıt cihazı, elde edilen verileri kaydeder ve ilgili doktorlar bu verileri analiz ederler.
Bu cihazların yerini de kola takılan akıllı saatler almıştır. Yeni nesil akıllı saatler ile kişilerin nabız ve tansiyon ölçümleri 24 saat boyunca, dakika bazında ölçümlenmekte ve nesnelerin interneti vasıtasıyla ilgili doktorun bilgisayarına ya da akıllı telefonuna yollanmaktadır.
Daha önceki yazılarımda, değişen ısı ortamlarında, kullanıcıyı rahat ettirmek için, ısı değişimlerine uyum sağlayan tekstil ürünleri geliştirdiğini belirtmiştim. "Aktif İklim Tekstili" adı verilen bu teknoloji ile giydiğimiz elbiselerin nefes alabilme, yalıtım için algıladığı ısı değişimine göre kalınlaşma ve incelme özelliği bulunmaktadır.
Ayrıca, kumaşın gözenekleri ısı durumuna göre küçülüp, büyüyebilmektedirler. 4D yazıcı teknolojisi ile üretilen elyafların ısı ve yapı değiştirme özelliği sayesinde bu değişim gerçekleşmektedir.
Tüketiciler, kişisel biyometrik bilgilerinden, bebeklerinin fiziksel hareketlerine kadar her şeyi takip etmenin kolay ve etkili yollarını aradıkça, internet bağlantılı, akıllı giyim seçenekleri giderek daha yaygın hale geliyor.
Tüketicilerin sportif faaliyetlerinden, sosyal medyada ne kadar zaman harcadıklarına kadar her aktivite ölçümlenmeye çalışılıyor. Bu süreci kendileri için daha kolay hale getiren markalar, bu tüketicilere oldukça cazip geliyor. Insta Tee adı verilen Instagram tişörtleri oldukça popüler. Bu tişörtler üzerinde yer alan QR kodları, kullanıcıların Instagram hesabına kolay giriş yapmasına ve başka kişiler ile hesap paylaşmasına yaramaktadır.
Helsinki Üniversitesi'ndeki bilim adamları, bebek hareketlerini izleyebilmek için, Bebek Beynindeki Ritimler (RIB- Rhythms in Infant Brain) projesinin bir parçası olarak yeni bir akıllı tulum geliştirildi. Tulum, gün boyunca bebeğin hareketlerini sürekli olarak izleyen bir dizi hareket sensörüyle doludur. Elde edilen veriler vasıtasıyla, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmeleri için gerekli olan beslenme ve fiziksel aktivite programlarının hazırlaması amaçlanmaktadır.
Bu yeni nesil tekstil ürünlerine artık pek çok ölçüm cihazı fonksiyonları da entegre edilmektedir. Stanford Üniversitesinin yakın geçmişte geliştirdiği, kablosuz sensörlerden oluşan ve kol bileğine yapıştırılan bant ile kullanıcının nefes sıklığı, vücut ritmi ve kalp atışları ölçümlenmeye başlanmıştı.
Aynı üniversitenin uzmanları bu yıl içerisinde, söz konusu sensör bandını, kullanıcının vücudunu kablosuz olarak izleyebilen bir giysi etiketine dönüştürdüler. BodyNet adı verilen etiket, giyilebilir teknolojiye güç sağlamak ve verileri yayınlamak için bir RFID bağlantısı kullanarak çalışmaktadır. Etiket, RFID bağlantısı kullanılarak bir alıcıya bağlanır, alıcı, kullanıcının giysisinin üzerinde bulunur. Akıllı etiket, kullanıcının kalp atışı, nefes alması ve kas hareketleri dâhil olmak üzere farklı biyometrik ölçümlerini yapabilmektedir. Alıcı daha sonra bu verileri Bluetooth kullanarak bir bilgisayara veya akıllı bir mobil cihaza iletmektedir. Böylece ilgili tıbbi personel, kullanıcının tıbbi durumunu anında izleyebilmekte, gerekli müdahaleleri zamanında yapabilmektedirler.
Çok yakın zamanda diyabet ölçümlerinin de dâhil edileceği tekstil ürünlerinin piyasaya çıkması beklenmektedir. Projede çalışan araştırmacılar, cihazı daha da iyileştirmek için entegre antenleri iplik olarak kullanıp, kıyafet oluşturmaya çalışıyorlar.
Tıbbi ölçüm cihazlarının tekstil ürünlerine entegre edilmesi süreci pek çok yeniliği de beraberinde getireceğe benziyor. Bu süreç içerisinde giysilerimizin birer tıbbi laboratuvara dönüşmesi, ölçüm sonuçlarının depolanıp, ilgili tıbbi birimlerle paylaşılması insan sağlığı açısından son derece önemli olacaktır.
Dijital geleceği tümüyle reddetmeden önce bu tür faydalarını da göz önüne almalıyız…
