25 Eylül 2022

'Bakanlık' ile 'Yazar' arasında 'liste' gerginliği: Çocuk hakkında yazmak ve çocuk haklarını korumak…

Herhangi bir güç/ kurum adına hazırlanan kitap listelerinin pedagojik yetersizliği, listeyi hazırlamakla görevlendirilen komisyon üyelerinin liyakatini ve çalışma biçimini gündeme getirir ister istemez. Başkalarının okuyacağı kitapların listesini hazırlayacak komisyon üyelerinin seçimi öncelikli sorundur. Kitap listesi hazırlayacak komisyonun üyeleri özgür iradeleriyle kitap mı öneriyorlar yoksa önerilmiş ya da belirlenmiş kitapları mı onaylıyorlar acaba, asıl sorun budur. Herhangi bir kurum ya da bu yazıda anılan Bakanlık, neticede siyasal bir örgütün emrinde olmakla bir 'görüş' çizgisinde komisyon oluşturup liste hazırladığında bunun çok da yabana atılmaması gerekir

Yazar kişinin kaderinde otoritenin hışmına uğramak kadar aynı gücün övgüsüne mazhar olmak da vardır. Her iki durumun kazançları ve kayıpları, ayrı ayrı önemlidir yazarın edebî geleceği için. Bugünden geçmişe doğru bakıldığında yazar için 'hışma uğramak' tartışmasız açık ara öndedir her dönem. Dikkatli bir gözle bakılırsa iktidar gücünün, övdükleriyle cezalandırdıklarının kaderini, onların yazdıklarının içeriğinden çok yazdıkları zaman belirler. Nabza göre şerbet vermeyi başarabilenler bir yana bir dönemin gözde isimlerinin sonraki iktidarda nasıl da gözden düşüp dışlandığına çokça tanık olmuşuzdur. Bu 'kanonik' meselenin tartışılması uzadıkça uzar, burada hemen bu güne bakalım.

Uzun yıllardır 'çocuk edebiyatı' çalışmalarıyla bilinen Mustafa Ruhi Şirin, kitaplarının devletin öneri listesine alınmasından rahatsız olduğunu hayli sert bir dille gösterdi. Medyanın pek kulak asmadığı bu edebiyat haberini okuduğumda, layık görülmüşken tepkiyle "Nobel Edebiyat Ödülü" almamış Sartre'ı anımsadım. İlgilisi biliyordur ya haberdar edeyim. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, "ailelere rehberlik etmesi" düşüncesiyle hazırladığı 1093 kitaplık "Çocuk Dostu Kitap" listesine Mustafa Ruhi Şirin'in 31 kitabını almıştı. Kitapları yanında 'vakıf' çalışmalarıyla da bilinen Şirin, önce ilgili Bakan Derya Yanık'a bir mektup yazarak kitaplarının, adı geçen listeden çıkarılmasını istedi. Kişisel tepkinin hemen sonrasında, Şirin'in başkanı olduğu Çocuk Vakfı, ilgili Bakan tarafından cevaplandırılmasını istediği sorularını peş peşe sıralayarak kamuoyuna duyurdu.

Çocuk edebiyatı yazarı Şirin'in tepki mektubundan bir bölüm:

"Çocuk edebiyatına 45 yıl emek vermiş biri olarak böyle bir listede adımın yer almasının çocuğa ve Türkçeme saygım çerçevesinde uygun olmadığı kanaatindeyim. Öncelikle yetişkinlere yönelik kitaplarımla çocuk edebiyatı türündeki 26 kitabımın 9+ yaş sınıflandırması içine dâhil edilmesinden çok rahatsız olduğumu ifade etmek isterim. Söz konusu listeniz ne çocuk edebiyatının pedagojik, görsel ve estetik kabul ölçülerine ne de okuma kültürünün bileşenlerine göre hazırlanmıştır. Bu nedenle listenizde adıma ve kitaplarımın adlarına yer verilmemesini önemle istirham ederim." (Karar, 5 Eylül 2022).

Mustafa Ruhi Şirin

Bakanlık, karşılık verdiyse ne tür bir karşılık verdi bilemiyorum ancak pek çokları için itibar göstergesi sayılacak bir devlet ihsanını reddetmek cesareti, edebiyat çevrelerinde pek tanık olmadığımız bir duruştur. Üzerinde durulması gereken bu önemli kültür/ edebiyat olayını, bırakınız haber muhabirlerini, medyanın okumuş yazmışları da 'bakanlık' ile 'ihale' ya da 'usulsüz atama' sözleri bir arada kullanılmadığı için kavrayamadı ne yazık ki. Bakmak yetmez, görmek lazım bazı şeyleri.

Hangi dönemde ve kim/ler tarafından hazırlanmış olursa olsun 'okunacak kitaplar' listesi, oldum olası tartışma konusu olmuştur çünkü bir şeyi seçmek bir başka şeyden vazgeçmektir. Bu tartışmaların yakın örneği, anımsanacağı üzere MEB'in hazırladığı "100 Temel Eser" listesidir. Bir tür dayatma ve aynı zamanda sınırlandırma ile bilinen bu tür kitap listelerine yönelik eleştiriler, listelerin pedagojik yönüyle yetersizliği ve hazırlayanların politik yaklaşımı nedeniyledir ki her iki gerekçenin de haklılık payı göz ardı edilemez. Pedagojik yetersizlik, ideolojik/ politik yaklaşımın bir sonucudur çok zaman.

İlgili Bakanlık tarafından hazırlanan 1093 kitaplık listeye baktım ben de. Bu liste, Şirin'in "çocuk edebiyatının pedagojik, görsel ve estetik kabul ölçülerine ne de okuma kültürünün bileşenlerine göre" hazırlanıp hazırlanmadığı eleştirileri doğrultusunda 'çocuk edebiyatı' uzmanlarınca -listeyi hazırlayan komisyonun da temsiliyle- özellikle televizyonlarda konuşulsun isterim doğrusu. Listeye alınanlar ve alınmayanlar ayrı bir tartışma konusudur ancak Osmancık (Tarık Buğra), Tiryaki Sözleri (Cenap Şahabettin) ve Kendi Gök Kubbemiz (Yahya Kemal) adlı kitapların, 7+ yaş grubuna önerilmesini garipsedim doğrusu. İçeriği bir yana listeyi teknik yönüyle 'acemice' bulduğumu da belirtmeliyim.

Herhangi bir güç/ kurum adına hazırlanan kitap listelerinin pedagojik yetersizliği, listeyi hazırlamakla görevlendirilen komisyon üyelerinin liyakatini ve çalışma biçimini gündeme getirir ister istemez. Başkalarının okuyacağı kitapların listesini hazırlayacak komisyon üyelerinin seçimi öncelikli sorundur. Kitap listesi hazırlayacak komisyonun üyeleri özgür iradeleriyle kitap mı öneriyorlar yoksa önerilmiş ya da belirlenmiş kitapları mı onaylıyorlar acaba, asıl sorun budur. Herhangi bir kurum ya da bu yazıda anılan Bakanlık, neticede siyasal bir örgütün emrinde olmakla bir 'görüş' çizgisinde komisyon oluşturup liste hazırladığında bunun çok da yabana atılmaması gerekir. Dışarıdan bakıldığında çok daha özgür ve objektif olduğu var sayılan edebiyat ödülleri için oluşturulan jürilerin ve onların değerlendirmelerinin hiç de öyle sanıldığı gibi demokratik olmadığı âlemin malumudur.

Hatırlayınız ki vaktiyle görev aldıkları jüriden çekilen Selim İleri, Hilmi Yavuz, Ferid Edgü, Tuğrul Eryılmaz ve Ahmet Oktay'ın 'işi bırakma' için ne tür gerekçeleri vardı. (2007) Selim İleri, "Haldun Taner Öykü Ödülü" için gelen dosyaları "hakkını vere vere" okuyup okuyamadığından emin değildi. Ferit Edgü, yorulduğunu söylemişti. Ahmet Oktay ise "Yapıtlara gerekli ilgiyi gösteremiyordum." diye yakınmıştı. Tuğrul Eryılmaz da "dosyaları asla tam anlamıyla" okuyamadığını ve "jürinin akıntısına kapılarak" oy kullandığını söylemişti. Peki, "Milliyet" gazetesinin organize ettiği ve 1987'den beri düzenlenen "Haldun Taner Öykü Ödülü" için "basılmış ya da basılacak bir kitap hacmindeki" dosyasını on bir nüsha hazırlayarak ödül jürisine sunan genç bir yazar, 'dosyasının baştan sona okunmadığı' veya 'jüri üyelerinin başkalarının dümen suyuna giderek oy verdiği' için kazanamadığını söyleyip itiraz edebilir miydi? Haddine mi düşmüş! Peki, ilgili gazete 'ödül özrü' diler mi? Asla! Edebiyatın, 'al gülüm ver gülüm' ödüllerini bilmeyen mi var yani.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın, "Titizlikle incelediğimiz kitapların, çoklarımızın ve gençlerimizin gelişimine katkı sağlayacağına inanıyorum." cümlesiyle tanıttığı liste için "Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu Danışma Kurulu" üyelerinin cevaplanmasını istediği on beş soru, öyle sessiz kalınacak, yenilir yutulur türden sorular değil, bunu bilelim. Listenin iptali isteğiyle sonlanan sorulara verilmiş bir karşılık henüz göremedim, bu böyle kalırsa sorular sineye çekilecek gibi geliyor bana. Ne de olsa Mustafa Ruhi Şirin, ilgili Bakanlığın kuruluşuna öncülük etmişlerden biridir. Mustafa Kutlu'nun Sır ve Ya Tahammül ya Sefer kitaplarındaki eleştirilerin benzeri Şirin'in soruları da karşıdan gelen tepkiler değil, içten gelmiş uyarılar kapsamında değerlendirilebilir.

Üniversitelerde 'çocuk edebiyatı' dersi verecek akademisyenlere, 'çocuk edebiyatı' alanında kitap yazacaklara ve 'çocuk edebiyatı' komisyonlarında görev alacaklara yararı olacağını düşünerek ilgili vakfın andığım soruları aktarıyorum:

  • "Liste hazırlanırken, "çocuğun yararının önceliği ölçütü" ve "çocuğun gelişme hakkı" ve "çocukla ilgili konularda görüşünün alınması" ilkeleri çerçevesinde çocuk görüşünün alınıp alınmadığını bilmiyoruz. Şayet çocuk görüşü alındıysa bu görüşleri paylaşır mısınız?
  • Listenizdeki 1093 kitabın hangi özellikleri ve nitelikleriyle "çocuk dostu" ve "güvenilir" olduklarının gerekçelerini açıklar mısınız?
  • Listenizde yer almayan yazar ve kitapların "çocuk dostu" ya da "güvenilir" olmadığı iması göz önünde bulundurulduğunda poetikası olan çocuk edebiyatı yazarlarına haksızlık edildiğini ve bu yaklaşımın dolaylı bir sansür olduğunu düşünüyor musunuz?
  • "Çocuk Dostu Kitap-Güvenilir Kitap Listesi"nin hangi amaca, işleve ve yönteme göre hazırlandığını açıklar mısınız?
  • Söz konusu kitapların çocuk gelişimi ve bilimsellik yaklaşımları tartışmalı olan 4 yaş grubu ve 6 sınıflandırma için hangi dil ölçeklerinin kullanıldığını açıklar mısınız?
  • Listeyi hazırladığını belirttiğiniz "üniversite" çevresinden 19 alan uzmanının kimler olduğunu açıklar mısınız?
  • Listenizde yer alan öteki dillerden Türkçeye çevrilmiş çok sayıda kitapla ilgili çevirmen adlarına niçin yer verilmediğini açıklar mısınız?
  • Listenizdeki her bir kitabın pedagojik, görsel ve estetik kabul ölçütlerini açıklar mısınız?
  • Listenizde kitaplarına yer verdiğiniz yazarların bu listede yer alıp almak istemediklerine dair izinlerini almış ve en azından kendileri bu konuda bilgilendirilmiş midir?
  • Açıkladığınız listede Türkçe ve öteki dillerden çevrilmiş kitap dengesini hangi yaklaşıma göre belirlediğinizi açıklar mısınız?
  • Söz konusu 1093 kitap arasında "çocuğa göre" olmayan kaç kitap olduğunu biliyor musunuz? Bu bağlamda kitaplar incelenirken gösterilen titizliğin derecesini belirlemek mümkün müdür?
  • Bakanlığınız sitesinde duyurulan 1093 kitapla ilgili yayınevi adlarına niçin yer verilmediğini ve bu kitapların hangi yayınevi tarafından yayımlandığını açıklar mısınız? Liste oluşturulurken yapılan bu tercihin yayınevleri arasında ayrımcılık anlamına gelebileceği Bakanlığınız tarafından dikkate alınmış mıdır?
  • Ülkemizde 15 yıl süren iki farklı 100 Temel eser uygulaması sona erdirilmişken "resmi kanon" oluşturma gerekçelerinizi kamuoyuna açıklar mısınız?
  • Türkiye'de Türkçenin en görkemli çocuk şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya ve çok değerli bazı çocuk edebiyatı yazarlarımıza listede yer verilmemiş olmasından üzüntü duyuyor musunuz?
  • Çocuk hakları ve çocuk edebiyatının pedagojik, görsel ve estetik kabul ölçütleri kapsamında çelişkilerle dolu, okuma kültürü becerisi kazandırmaktan ve bilimsellikten uzak bir anlayışla hazırlandığı izlenimini uyandıran "Çocuk Dostu Kitap-Güvenilir Kitap Listesi"nin ivedilikle iptal edilmesini düşünüyor musunuz?" (Karar, 6 Eylül 2022)
Fotoğraf: Şehlem Kaçar/csgorselarsiv.org

Soruların şiddetine bakılırsa adı geçen listeyle korunan 'çocuk' değil de başkalarıymış gibi görünüyor. Kaş yapayım derken göz çıkarmak gibi bir durum söz konusu sanki. İlgili Bakanlığın cevaplandırması beklentisiyle hazırlanan sorular, 1093 kitaplık listenin pedagojik yetersizliğiyle ideolojik / politik yanlılığını açık seçik göstermekle kalmıyor, listeden de öteye varan sansür, kanon, ayırımcılık vb. sorunları da tartışmaya açıyor. Sorulara kamuoyunu tatmin edici cevaplar verilmediği sürece "sükût ikrardandır" ilkesiyle bu böyle kalacaktır. Açıkça söylemek gerekirse konu, bir Bakanlık listesi ve bir yazarın itirazıyla soruları meselesi olmanın çok ötesindedir. Bu böyle ancak Hitler döneminin İmparatorluk Kültür Komisyonu sözcüsünün "Ne zaman 'kültür' sözcüğünü duysam elim tabancama gider" dediği günleri yaşıyoruz ne yazık ki özellikle de medyada elbette.

Çocuk edebiyatının yazarı ile çocuğun hakkını koruma görevini üstlenmiş olanların çatışması, 'sınır belirsizliği' nedeniyledir diyebiliriz. Çocukluğun sınırı yok bu nedenle yazarın ve çocuğun hakkını koruyanların yetki sınırları belirlenemiyor. Edebiyatın esnekliğiyle kanunların katılığıdır çatışan. Hatırlayınız ki çocuk edebiyatı yazarı Mustafa Ruhi Şirin'in ateş püskürdüğü listeyi hazırlayan Bakanlık, yakın bir zamanda "Gün Işığı Kitaplığı" kitaplarından "çıtır çıtır felsefe" dizisindeki yedi kitabın, "18 yaşından küçüklerin maneviyatı ve gelişimleri üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte" olduğu gerekçesiyle 18 yaşından küçüklere satılamayacağına karar vermişti. Adı geçen kitaplar, 18 yaşından büyüklere poşet içinde satılacaktı, son durum nedir bilemiyorum. Bu 'muzır tesir' ve 'poşet' meselesini, Şirin'in on beş sorusuyla ekranlarda konuşabilsek keşke. Evet, keşke…

Okuma listeleri, eleştirel okuma, okuyan ve sorgulayan toplum… Sıralanınca ne hoş çağrışımları olan sözler böyle. Oysa liste de eleştiri de sorgulama da pek hoş karşılanmıyor. Anlaşılan, bu güzelliklerin önüne 'özgür irade' ve bir de 'güzel ahlak' eklememiz gerekiyor.

Halil Cibran'ın dizeleriyle bitireyim:

"Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, /Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları. / Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler / Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. /Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil./Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır./ Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil./ Çünkü ruhları yarındadır,/ Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz."

Hasan Öztürk kimdir?

Hasan Öztürk 1961'de Trabzon'un Araklı ilçesinde doğdu. İlkokulu ve ortaokulu Araklı'da okudu, ardından Trabzon Erkek Öğretmen Lisesini bitirdi (1978).

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Selçuk Üniversitesi) mezunu (1983) Hasan Öztürk, yazıya 1980'li yılların ortalarında Yeni Forum dergisinde, 'kitap' eksenli yazılarıyla başladı. Sonraki yıllarda -bir ya da iki yazısı yayımlananlar kenarda tutulursa- Millî Kültür, Türk Edebiyatı, Matbuat, Türkiye Günlüğü, Polemik, Virgül, Liberal Düşünce, Gelenekten Geleceğe, Dergâh, Arka Kapak ve Cumhuriyet Kitap adlı dergiler ile 'Edebiyat Ufku' , 'K24' ve 'Gazete Duvar' adlı sanal ortamlarda yazıları yayımlandı.

Bazı yazıları ortak kitaplar içinde yer alan Hasan Öztürk, kısa süreli (2018/2019; 6 sayı) ömrü olan mevsimlik ve mütevazı Kitap Defteri adlı 'kitap kültürü' dergisini yönetti ve dergide yazdı.

Hasan Öztürk, 2000 yılının başından bu yana yayıma hazırladığı iki aylık Mavi Yeşil yanında Roman Kahramanları, Kitap-lık, Edebiyat Nöbeti ve KE adlı dergiler ile 'T24 Haftalık' ve 'Aksi Sanat' sanal ortamlarında aralıklarla yazmaktadır.

Edebiyatın, daha çok kurmaca metinlerine yönelik yazılar yazan Hasan Öztürk'ün; Kitabın Dilinden Anlamak (1998), Yazının İzi (2010), Aynadaki Rüya (2013), Kurmaca ve Gerçeklik (2014), Kendine Bakan Edebiyat (2016), Gündem Edebiyat (2017) ve Üç Duraklı Yolculuk (2021) adlı kitapları yayımlanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları

45 yıl sonra Behçet Necatigil: “Mektuplar hiçbir zaman yüzde yüz halisane olamıyor”

Necatigil için ev, içinde yalnızca yaşanılan bir nesne mekân değildir. Onun için ev, bir tür kaledir öyle ki o, evin içinde yaşanan ve dışında kalan insan ilişkileriyle toplumsal yaşamı değerlendirir, yorumlar

Murat Akan, ‘Sansar, Baykuş ve Tomson’ romanını anlattı: Cinlerin, perilerin cirit attığı masalsı ortam kaybolup gitmesin istedim

"Bir keresinde Kuş Kısmak romanımla TRT Radyo 1 Gecenin İçinden programına katılacaktım ama romanımın içeriği nedeniyle sansürlendim

1959’dan günümüze Yusuf Atılgan üzerine yazılar kitabı ve eleştiride ‘özür’ beyanı

Edebiyat ortamında Aylak Adam ve Anayurt Oteli romanlarıyla kendisine özgü bir yer edinmiş az yazan Atılgan, bundan böyle çok okunur mu, üzerinde durulmaya değer. Atılgan, kendi okurluğuyla yazarlığını “Okuyacak bunca güzel kitap varken yazarak ne diye canımı sıkayım,” sözüyle anlatmıştı, bu içtenliği umarım kendisine olumlu geri dönüş olur

"
"