Kahramanmaraş merkezli ikiz depremin enkazı kaldırılmadan 21 Şubat akşamı iki yeni depremle sarsıldık. At izi, it izine karışmaya başladı. Artçı mı? Yeni deprem mi? Uzmanlar arasında fikir birliği yok.
Bizim insanımız ekrana çıkmaya pek meraklı. Pandemi sırasında televizyonlarda doktordan geçilmiyordu. Anestezistinden psikiyatristine tüm doktorlar bir anda Covid uzmanı kesildi. Suriye ve Yunanistan’la yaşanan krizler sırasında ekranlarda haritaların önünde elleri ıstakalı güvenlik uzmanlarını gördük. Uzun uzun savaş senaryoları pompaladılar. Şimdi de sıra yer bilimcilerinde. Her gece kanal kanal dolaşıyorlar. Birinin dediğini diğeri yalanlıyor. Artık 250 sene bu bölgede deprem olmaz, fay hattının stresini boşalttığını söylediler, iki hafta geçmeden aynı yerde iki büyük deprem daha yaşadık.
Enkaz altında kalanlar
6 Şubat’tan bu yana en çok duyduğumuz kelimelerden biri de “enkaz” oldu. Enkazın altında kalmak, enkaza girmek, enkazdan çıkmak, enkazı kaldırmak. Enkaz, enkaz, enkaz. Depremde hayatını kaybedenler hakkında iyi kötü bazı rakamlar açıklanıyor. Ama enkaz altında kalıp da kendi imkanlarıyla çıkan, yakınları veya komşularınca kurtarılan kaç kişi, hiç bilinmiyor. Bir de enkaz altından hiç çıkamayacaklar var. Daha fazla para kazanmak hırsıyla çürük bina yapan müteahhitler, bu yapılara denetimsiz ruhsat verenler, kendilerine üç beş metre alan açmak amacıyla kolonları kesenler, her seçim öncesinde imar barışı için el kaldıranlar, dışarda olsalar da hayatları boyunca enkaz altında yaşayacaklar. Bunlara bir de büyük bir afet için ciddi bir hazırlığı bulunmadığı, uzman ve yeterli sayıda personele sahip olmadığı anlaşılan, başkanıyla depremin 11.günü tanışabildiğimiz AFAD’ı da ekleyebilirsiniz.
Diplomasi hareketlendi
Deprem diplomasiye de hareketlilik getirdi. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra hükümet aylarca geçmiş olsun diye kimsenin ziyarete gelmediğinden şikayet etmişti. Bu kere bakanlar, başbakanlar, uluslararası kuruluşların üst düzey yetkilileri depremin sıcak günlerinden itibaren art arda Türkiye’ye akın ediyorlar. Protokolcüler gelen gidenlerle baş etmekte güçlük çekiyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, İsrail Dışişleri Bakanı Eli Kohen ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Arorat Mizyoyan ilk gelenler arasındaydılar. Onları Kosta Rika, Azerbayçan, Libya, Ürdün, Bosna Hersek, Özbekistan, Lübnan, Makedonya, Almanya dışişleri bakanları, Pakistan ve Gürcistan başbakanları, Avrupa Birliği’nin Komşuluk ve Genişlemeden sorumlu Komiseri, NATO, İKÖ ve AGİT genel sekreterleri izledi.
'İş başka, dostluk başka' ziyareti
Tabii ki en fazla dikkat çeken dört yıl sonra ilk kez Türkiye’ye ayak basan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın ziyareti oldu. Kendi ifadesiyle Başkan Biden’ın talimatıyla gelmiş. Blinken’ın programına bakılınca, Türkiye’nin, daha önce planlanan , Münih Güvenlik Konferansı, Ukrayna ve Yunanistan’ı kapsayan Avrupa turunda son anda araya sıkıştırılmışa benziyor. Oysa 1999 yılındaki Marmara depremi ertesinde Başkan Clinton deprem bölgesini ziyaret etmiş ve Erkan bebeğe burnunu kaptırmıştı. Blinken o tarihte bir dışişleri görevlisi olarak Clinton’a eşlik eden ekipte de yer almış.
Depremin hemen ertesinde Başkan Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla araması, ABD’nin süratle depremzedelerin yardımına koşması, İncirlik'in devreye sokularak Amerikan helikopterlerinin bölgeye yardım ulaştırmaya başlaması ve her seviyede ABD yetkililerince yapılan dayanışma açıklamaları, Blinken ziyaretinin Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfa açması beklentilerine yol açmıştı. Ne yazık ki ziyaret hakkında kamuya açıklanan bilgilerden böyle bir sonuç çıkarmak mümkün olmuyor. Gerek Blinken ve Çavuşoğlu’nun ortak basın toplantısındaki açıklamalardan, gerek Blinken’ın NTV’den Deniz Kilislioğlu’na verdiği mülakattan, ABD’nin terör örgütlerine verdiği destek, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri, ve F-35 gibi ihtilaflı konulardaki görüş ayrılıklarının aynen devam ettiği görülüyor. Blinken yönetimin Kongre nezdinde desteklediğini söylediği F-16 modernizasyonu projesi için bile bir tarih telaffuz edemedi. Anlaşılan Türkiye’ye iş başka dostluk başka hesabıyla gelmiş.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Türkiye’ye üç ay içerisinde 1 milyar dolar yardımda bulunulması çağrısında bulundu. Bu hedefin tutturulması gidişata bakılırsa biraz zor görünüyor.
Avrupa Birliği ülkelerinin hemen hemen hepsi Türkiye’ye yardım için ekipler gönderdiler.18 AB ülkesi ayrıca ayni yardımda bulundu. AB içerisinde de İtalya ve İspanya’nın başı çektiği görülüyor. Sahra hastaneleri kuran İtalya ve Fransa’nın sağlık ekipleri hala Türkiye’de. AB ayrıca Türkiye için bir bağışçılar konferansı hazırlıkları içerisinde.16 Mart’ta Brüksel’de düzenlenmesi planlanan konferans için temasları da dönem başkanı sıfatıyla tarihin cilvesine bakın ki NATO’ya girişine onay vermediğimiz İsveç yürütüyor.
Dışişleri’nin şehitleri
Deprem sırasında Dışişleri Bakanlığı da iki kayıp verdi. ”Monşer”ler uzun bir süredir sadece Londra, Paris, Viyana’da değil, Diyarbakır, Hatay, Gaziantep, Edirne gibi Anadolu’nun dört bir yanında görev yapıyor. Hiçbiri de, ”Hariciyecinin buralarda ne işi var?” demiyor.
Hatay’dan önce Gökhan Aytaç'ın ölüm haberi geldi. Genç meslektaşımız büyükelçi Devrim Öztürk ise Rönesans sitesinin enkazında hala kayıp.
Dışişleri camiası iki şehidinin anılarının yaşatılmasını bekliyor.
Hasan Göğüş kimdir?
Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.
Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.
Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.
Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.
Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" isimli bir kitabı bulunmaktadır.
|