15 Şubat 2023

Bir gece ansızın deprem geldi

Aslında konsolosluk kapatma ve deprem felaketinin arka arkaya  gelmesi bize bazı dersler de veriyor. Bir hafta önce fırça çekmek için bakanlığa çağrılan büyükelçilerin kapısı, şimdi ihtiyaç listeleriyle yardım için  çalınmaya başlanıldı...

Hepimizi büyük acılara boğan, bazı bilim adamlarının deyişiyle “ikiz depremin” üzerinden tam 10 gün geçti. Tablo her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Benim yazıyı kaleme aldığım 9. gün sırasında, resmi rakamlara göre can kaybımız  31 bin 643. Yıkılan, ağır hasarlı ve oturulamaz raporu verilen bina sayısı 41 bin 741.Hala enkaz altında yatan binlerce insan olduğu söyleniyor. Bu tablonun nasıl sonuçlanacağını henüz kimse kestiremiyor.

Gündem değiştiren deprem

Türkiye’de gündem çok hızlı değişiyor. Bu ay başında İstanbul’daki başkonsoloslukların kapatılmasını konuşuyorduk. Bu kere gündemi doğa değiştirdi. ”Bir gece ansızın gelebiliriz” derken, bir gece ansızın deprem geldi. Bir haftadır haklı olarak sadece deprem felaketiyle yatıp kalkıyoruz.

Bazı ülkeler, Avrupa’da yaşanan çirkin Kuran yakma olaylarına misilleme olarak  Hristiyan hedeflerine yönelik bir terör eylemi  gerçekleştirilebilir endişesiyle,  ocak ayının son günlerinde, İstanbul'daki konsolosluk hizmetlerini durdurdular. Türkiye,   sert tepki gösterdi. Önce 9 ülkenin büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı’na çağırıldı. Ertesi gün bir bakanımız zamanlamaya dikkat çekerek Türkiye’ye operasyon çekildiğini ileri sürdü. Yetmedi, bir ülkenin büyükelçisini hedef alarak "kirli ellerini ülkemizden çekmesini" istedi.

Aslında konsolosluk kapatma ve deprem felaketinin arka arkaya  gelmesi bize bazı dersler de veriyor. Bir hafta önce fırça çekmek için bakanlığa çağrılan büyükelçilerin kapısı, şimdi ihtiyaç listeleriyle yardım için  çalınmaya başlanıldı. Başkonsoloslukların kapatılmasının turizmi baltalamak için dış mihraklarca planlandığı ileri sürülürken, maalesef bu yılki turizm beklentilerimize asıl büyük zararı deprem görüntüleri verecek.

Türkiye’ye yağmur gibi yardım yağıyor

Dünya, bu kere Türkiye’yi yalnız bırakmadı. Dört bir yandan arama kurtarma ekipleri, yardım konvoyları birbiri ardından geliyor. Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklandığına göre, 13 Şubat tarihi itibariyle 77 ülkeden 9 bin 401 arama kurtarma görevlisi deprem bölgesinde. Vietnam tarihinde ilk kez ülke dışına ekip göndermiş. Yunanistan’ın Yorgo’ları, Ermenistan’ın Sarkis’leri tekbir sesleri arasında, enkazdan can kurtarıyor. İsrail’in Moritz’leri Musevi inancına göre, parmakların bile oynatılmadığı “Şabat” gününde harıl harıl  çalışıyor.

Almanya’da bir sivil toplum kuruluşu, sadece bir günde 2.5 milyon Euro yardım topladı. Hollanda’da depremzedeler için yapılan bağışlar, 20 milyon Euro'yu aşmış. Haluk Levent’in Ahbap derneğine gönderilenler ise, 1 milyar TL’yi geçmiş. İnsanlık sınır tanımıyor.

Nedir bu Amerikan düşmanlığı?

 ABD 85 milyon dolarla yardımlarda başı çekiyor. Dünya Bankası, Türkiye için 1.8 milyar dolar tahsis edeceğini açıkladı. Dünya Bankası içerisinde ABD’nin ağırlığını söylemeye gerek yok. Başta ABD ve AB olmak üzere uluslararası camianın Türkiye ile sergilediği dayanışmanın  bazı malum çevreleri rahatsız ettiği anlaşılıyor. Dış güçler teorisi fena halde tehlikede. Amerika’yı sevmemek için bir sürü haklı nedeniniz olabilir. Bir NATO müttefikinin terör eylemleri gerçekleştiren PKK ve uzantılarıyla işbirliği yapmasını affetmeyebilirsiniz. FETÖ’ye kucak açmasından rahatsız olabilirsiniz. Türkiye ile Yunanistan arasındaki dengede ipin ucunu kaçırmasını eleştirebilirsiniz. Ama 2002 yılında gerçekleştirilen bir tatbikatın senaryosundan yola çıkarak, depremden sonra 96 saat içerisinde ABD’nin Türkiye’yi işgal edeceğini savunmanın, depremin Boğaz'da demirleyen ABD savaş gemisi USS Nitze tarafından  tetiklendiğini öne sürmenin akılla mantıkla bağdaşır bir tarafı yok. Anlaşılan bu tür çevreler karar alma süreçlerinde hala etkili olabiliyor. Pentagon’un, İskenderun’a uçak gemisi gönderme teklifine sıcak bakmamışız. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu,” ABD’den böyle bir talep gelmediğini, gelse de buna gerek olmadığını, izin verilmeyeceğini” açıkladı. İskenderun Limanı yangından sonra felç olmuş durumda. Bu tür gemiler liman hizmeti de verebiliyor. Deprem bölgelerinden Türkiye’nin dört bir yanına yaralılar gönderiliyor. Amerikan uçak gemilerinde her türlü tıbbi imkanların bulunduğu  gelişmiş hastahaneler var. Ayrıca İspanyol donanmasına ait iki amfibi hücum botu, bir tanker, bir fırkateyn birkaç gün önce İskenderun’a giriş yaptı. Avusturya, İsrail ve İspanya ekiplerinde üniformalı askerler var. Çifte standartta sınır tanımıyoruz.

Depremin isimsiz kahramanları

Depremin en büyük kahramanları şüphesiz hayatlarını tehlikeye atarak enkaz altına giren, tırnaklarıyla betonları delen,  yorulmak dinlenmek nedir bilmeden  canla başla çalışan arama kurtarma ekipleri. Bir de unutulan isimsiz kahramanlar var. Bazı uzmanlara göre iyi eğitilmiş köpekler, ses tespit eden cihazlardan, termal kameralardan daha hassas yönlendirmelerde bulunabiliyor. ”Çakıl “ve “ Rüzgar” Kahramanmaraş’ta enkaz altında 28 depremzedeyi tespit etmişler. ”Sıla” Malatya’da 10 insanın hayatına dokunmuş. Yabancı ekiplerle gelen köpek sayısı geçen hafta 289 olarak biliniyordu. Maalesef bunlardan Meksikalıların “Proteo”su enkaz altında kalarak hayatını kaybetmiş. Görev şehidi olmuş.

Can dostlarımızın canları daima sağ olsun.   

Proteo

 

Yazarın Diğer Yazıları

Nerede kaldı Avrupa Birliği’nin ortak dış ve güvenlik politikası?

Bugün gelinen noktada AB’nin ortak bir dış politikasından bahsetmek mümkün değil. Kıbrıs ve Yunanistan’la ilişkiler babında Türkiye’yi kınamak haricinde hiçbir konuda ortak politikalar üretilemiyor. İsrail’in Gazze’deki katliamları, Suriye, Ukrayna gibi Avrupa güvenliğini doğrudan ilgilendiren sorunlarda sessiz kalıyorlar. Esasen uzun bir süredir can çekişmekte olan ortak dış ve güvenlik politikasına 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralan Orban’ın Macaristan’ı son noktayı koydu

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

"
"