Ekonomide dolu dizgin krize mi gidiyoruz? Dolar kurundaki oynamalar muhtemel bir çöküşün işaretleri mi?
Bu yakınlarda bir davette karşılaştığım bir işadamına sordum bu güncel soruları.
Yanıt ilginçti:
İş dünyasında kafalar keskin bir kılıçla kesilmiş durumda. Ama daha farkında değiller. Hepsinin kafaları, şöyle bir oynattıklarında önlerine pat diye düşecek.
Kendisini 1980'lerden, Özal'ın başbakanlık döneminden tanıdığım işadamının bu sözleri bana rahmetli Sakıp Sabancı'yı hatırlattı.
1994 yılıydı.
Ekonomide kriz yaşıyorduk.
Dolar alıp başını gitmişti.
Enflasyon kontrolden çıkmıştı.
Daha kötüsü, enflasyonla mücadeleyi 'düşük faiz'le yapmak isteyen bir Başbakanı -Çiller- vardı Türkiye'nin.
Sabah'taydım.
Gazetenin yönetici ve yazarları kalkıp Sakıp Sabancı'ya gittik, ekonomide krizi konuşmak üzere.
Her zamanki sempatik, zeki halleriyle bak ağam diye başladı söze:
Gökdelenin tepesinden yeni düştük. Ama daha yere vurmadık. Düşüş devam ediyor. Asıl vayeyla yere vardığımızda kopacak. Çünkü acının tam ne olduğunu o zaman hissedeceğiz.
Bugünkü kriz çoktan beri
bir 'güven sorunu'dur.
Tek adam
sorunudur.
Yani bir 'politik sorun'dur
Sevgili Sakıp Ağa'nın bu sözleri galiba bugünkü durumun da özeti gibi.
Asıl vaveyla daha kopmadı.
Dolar kuru 5'e vurmuş, 5'i de geçmesi yakın ihtimal halindeyken, yaşanmakta olan sessizlik büyük fırtınadan önceki bir sessizliktir.
Bu dolar kuruna, bu faizlere dayanmanın artık mümkün olmadığını reel sektör de, bankalar da çok iyi biliyor.
Bu sefer yaşanan kriz daha çok reel sektör krizi.
Bu yüzden iflaslar eli kulağında.
Çünkü alıp başını gitmekte olan dolar kuruyla, faizlerle birlikte reel sektörün borç yükü taşınamaz hale gelmiş durumda.
Bankalar da yandım Allah diyor.
Krediler geri isteniyor.
"Bana paramı verin, yeniden yapılandırma falan istemem" sesleri yükseliyor bankalarda...
Ama yakınmalar kapalı kapılar arkasında kalmaya devam ediyor.
Suskunluk, tam siper durumu devam ediyor.
Neden?
Neden olacak, tek adam korkusu!
Oysa, 'tek adam'ın güç şımarıklığı değil mi, Türkiye'de ekonomik krizi besleyen, büyüten?
Evet öyle.
Bir kez daha altını çiziyorum:
Tüm uyarılara rağmen 24 Haziran sonrası da bildiğini okumaya devam eden, Damat Bey'i inatla ekonominin başına getirebilen, bağımsız Merkez Bankası ilkesiyle alay edercesine kurallar koyabilen bir 'tek adam'ın bu güç şımarıklığıyla ekonomide kriz önlenemez.
Kriz gittikçe derinleşir.
Bugünkü kriz çoktan 'yönetim zaafiyeti'nin ötesine geçmiştir.
Bugünkü kriz çoktan beri bir 'güven sorunu'dur.
Tek adam sorunudur.
Yani bir 'politik sorun'dur.
"Her şey benden sorulur" diyen bir tek adam, Türkiye'de kurum ve kuralları kilitlemiştir, her şeyi kendi eline, tekeline almıştır.
Koca bir ülke böyle yönetilemez.
Artık normalleşmeyi unutun.
Kriz derinleşecek.
Yaşayarak göreceğiz yine.
Hep öyle olmuştu, deniz bitene kadar, kafamızı duvara dank diye vurana kadar neyin ne olduğunu sittin sene göremedik.
Evet, yine yaşayarak göreceğiz.
İlle de bir müsibet lazım bize...
Daha hala yaşananlardan ders almayı öğrenemedik.
Ne yazık ki öyle.