İçim kıpır kıpır. Hayatımda ilk kez ikiye bölünmüş, iki gün sürecek bir maça hazırlanıyorum. İlk gün kar bastırınca Arena’nın yetersiz altyapısı utanç verici şekilde gün yüzüne çıkıyor. Ama ertesi gün maça akın akın gelen futbol kaçıklarını görmek heyecan veriyor. Kar kış vız geliyor, Cimbomlular dolduruyorlar Arena’yı…
34. dakikadan start alan maçta Juventus’un büyük kalecisi Buffon muhteşem kurtarışlar yaparken Burak saç baş yolduruyor. Ama maçın bitimine beş dakika kala büyük Drogba’nın kule gibi yükselip indirdiği top tilki Sneijder’la buluşunca ancak futbol kaçıklarının yaşayacağı o heyecanı hissediyoruz!
Futbol kaçıkları, Aslanlı Yol’dan akın akın dolduruyorlar Arena’yı.
Kar kış vız geliyor onlara.
Bu kadarını beklemiyordum.
Bir iş günü, üstelik sadece 60 dakika sürecek bir maç için dondurucu soğukta Arena’nın yolunu tutmaları gerçekten heyecan verici.
Futbol kaçıkları mı?..
Almanya’daki 2006 Dünya Kupası.
Hangi şehirdi şimdi hatırlamıyorum.
Bir maç için trenden indik, istasyonun tam karşısındaki birahanenin tepesine kocaman asmışlar:
“Futbol kaçıkları, şehrimize hoşgeldiniz!”
Futbolseverler için çok iyi bir karşılamaydı. Ben bile şehre adım atarken ve ayrılırken bir büyük bardak buz gibi blondie içmeden edemedim.
33. dakikalık maça hazırlık yemeğinde cümbür cemaat
İçim kıpır kıpır.
Hayatımda ilk kez ikiye bölünmüş, iki gün sürecek bir maça hazırlanıyorum.
Sarı kırmızı renklere uzun yıllardır gönül veren taraftarlar olarak hallerimizdeki telaş ve heyecan salı günü öğleden sonra başladı.
Boğaz’da, deniz kıyısındaki bir balıkçıda toplandık. Çok keyifli üç dört saat geçirdik.
Epeyce kalabalıktık.
Bir ara Fatih Hoca’nın da aramıza katılması büyük masamızdaki ‘futbol geyiği’ni iyice revnaklı bir havaya soktu.
Fatih Altaylı sesini öyle fazla yükseltmeden, Hoca’ya getirdi sözü:
“Galatasaray’ın başındayken ne güzel arada bir çakıyorduk. Her hafta milli maç yok ki...”
Derken Hıncal Uluç gözüktü kapıdan.
Az sonra Ali Dürüst masadaki yerini alırken, Fatih Altaylı yine dayanamadı:
“İlk kongrede tüzük değişikliği isteyeceğim. Galatasaray’da başkanlığın lağvedilmesini, kulübün ikinci başkanla idare edilmesini öngören bir değişiklik...”
Cim Bom’da yıllar yılı ikinci başkanlık yapmış olan Ali Dürüst’e bakıyorum. Yüz çizgilerinde her zamanki gibi en ufak bir kıpırtı yok.
Bu kez Büyük Başkan Faruk Süren kapıda gözüküyor ve damadı Burak Elmas tarafından karşılanırken alkış kopuyor.
Özer Saraçoğlu’nun önayak olduğu anlaşılan maça hazırlık yemeğimizde, futbol geyiğinin en güzelleri yapılıyor, Galatasaray’ın geçmiş başarılarından renkli hatıralar, belleklerin dipsiz kuyularından çıkıp geliyor kahkahalar arasında...
Ama maç ancak 33 dakika sürüyor.
Kar öylesine bir bastırıyor ki, ne olduğunu anlamadan ertesi güne erteleniyor.
Ne yazık ki, yine Arena’nın yetersiz altyapısı ve berbat zemini utanç verici şekilde gün yüzüne çıkıyor.
Her an her şey olabilir duygusu
Evet, futbol kaçıkları Aslanlı Yol’dan akın akın geliyorlar.
Ne güzel, ne heyecan verici.
İçim kıpır kıpır.
Juventus’u devirmemiz lazım, Devler Ligi’nde ilk 16’ya kalmak için.
İşimiz kolay değil.
Sahanın zemini berbat, ağır.
Çocukken mahalle aralarında, yağmurlu havalarda top koştururken abilerimiz bağırırdı:
“Oğlum çalım atma, top sürmeye kalkma, uzun oyna, bekletme, çak topa!”
Eboue’yle Selçuk’a kenardan sanki bağıran yok, sık sık top kaybediyorlar.
Zemin öyle ağır, öyle berbat ki, her an her şey olabilir duygusu içimizi kemiriyor.
Drogba, on sekiz içinde, topu aldı, önüne çekti ve öyle bir vurdu ki.
Gol mü?
Hayır, o Buffon, o büyük kaleci, öyle bir uzandı, topu öyle bir tokatladı ki.
Muhteşem bir kurtarıştı.
Burak da burnunun dibinden geçen topu öylesine kaçırdı ki.
Ne yazık!
Burak bu maçta da saç baş yoldurmaya devam ediyor.
Gol bekliyoruz.
Beraberlik ve yenilgi, bizi UEFA Kupası’na götürecek. Ama Cim Bom’a Devler Ligi yakışır.
Kule gibi yükselen Drogba ve tilki Senijder
Dakikalar gitgide azalıyor.
Beş dakika kaldı.
Topu kim kesti, göremedim.
On sekiz içine doğru süzülüyor havada.
Drogba fırlıyor. Üç Juventuslu de onunla birlikte...
Ama büyük Drogba, Kanat Atkaya’nın güzel deyişiyle, kule gibi yükseliyor aralarından ve topu yere indiriyor.
Topun indiği yerde ise Sneijder bitiyor bir anda.
Tam bir tilki!
Topu kapıyor iki kişinin arasından.
Ve iğne deliğinden geçirircesine, öbür köşeye öyle bir vuruyor ki, o köşe bu kez Buffon’un uzanamadığı bir köşe oluyor.
Goooollll!
Gol gol gol!
Böyle bir heyecanı ancak futbol kaçıkları yaşar.
Biz de yaşıyoruz.
Yanımdaki sevinçten hop hop zıplarken, Real Madrid’in İtalyan Teknik Direktörü Ancelotti’ye takmış saydırıyor:
“Hadi bakalım yamuk surat Ancelotti, Juventus mu, Cim Bom mu çıkarmış ikinci tura?..”
Yeniden yükseliş için bir fırsat
Güzel bir maçtı iki gün süren.
Dileriz, Galatasaray için bu galibiyet ve ikinci tur heyecanı, bir toparlanma ve yeniden yükseliş için bir fırsat, bir dönüm noktası olur.
Galibiyetin büyüsünden inşallah yararlanırız.
Twitter: @HSNCML