Günlerden pazartesi, 12 Aralık 2016.
Yine kül rengi bir sabah.
Boğaz sisli.
Balık var, fındık kabuğu gibi motorlar, sandallar denizin üstünde.
Hayalet gemiler bulutların içinden usul usul geçip gidiyor.
Kül rengi sabahların Mahler’i... Acımı daha beter derinleştiriyor.
Ve ileriye dönük kötümserliğim besleniyor.
Bilgisayarımı açtım.
Ne yazayım ki?..
44’e çıkmış şehit sayısı, 36’sı polis 8’i sivil.
Fotoğraflara bakıyorum, gencecik insanlar...
İçim acıyor.
Çaresizlik duygusu baskın...
Terörü bir defa daha lanetliyorum.
TAK üstlenmiş...
TAK’ı da lanetliyorum.
Arkasında PKK varsa, onu da...
Kandil’e sesleniyorum:
Bu böyle gitmez!
Barış yolu terörle, şiddetle açılmaz.
‘Devlet’e sesleniyorum:
Bu yol çıkmaz yoldur!
Bu yol barışa açılmıyor.
Bu yol ‘dağın yolu’nu kapatmaz, daha beter genişletir.
Kaç yıldır tüm bu acılardan, insanlığa karşı işlenen suçlardan, akan kandan gerekli dersler, nasıl da olur çıkarılmaz, aklım almıyor.
AKP’ye sesleniyorum:
Anayasa referandumlarıyla Erdoğan’ı tek adam yapma projesi de çıkmaz yoldur.
İnanmayın bu yola.
Zaten yıllardır fiilen yürümekte olan tek adam iktidarı bugüne kadar barış getirmedi, kan ve göz yaşı getirdi.
Bundan sonra da farklı olmaz.
Kan ve göz yaşı durmaz.
Bilgisayarın başında kıvranıyorum.
Ne yazayım?..
Bugüne kadar yazdıklarımdan farklı ne yazabilirim ki?
Aynı şeyleri yazıyorum yıllardır.
Değişen birşey olmuyor.
Hep aynı film.
Şiddet şiddeti getiriyor!
Kan gölü büyüyor.
Göz pınarları kuruyor.
İnsanlar kanı, acıyı kanıksamaya başlıyor.
Şiddeti kendine hak görüyor, terörü meşrulaştırıyor.
En tehlikelisi bu.
Çünkü bu ürkütücü yol, ‘iç savaş’a açılıyor.
Televizyonda bir ses kulağımı tırmalıyor.
Aman Allahım!
Dolmabahçe’de, o lanet olası bombanın cumartesi gecesi patladığı yerde bağırıyor:
“Milletin ayranı kabarmaktadır. Bu sorunu çözün! Yoksa bu millet onları kanla boğacaktır.”
Kim onlar?..
Ürperiyorum.
Bu bir iç savaş çağrısıdır.
Kulaklarınız duyuyor mu, bu bir iç savaş çağrısıdır.
Bugüne kadar bu memleket bu korkunç çağrılara kulak asmadı.
Ama şiddetin şiddeti getirdiği bu sürece dur denemezse, varacağımız yer bu olacaktır.
Evet, “Milletin ayranı kabarmaktadır, millet onları kanla boğacaktır!” sözünün altını kalın olarak çizin.
Bu bir iç savaş çağrısıdır.
Başkan baba sistemini getirmek için, seçim sandığında daha çok oy kazanmak için toplumu kutuplaştırmaya, keskin cephelere ayırmaya devam ederseniz, ülke olarak varılacak yer cehennem çukuru olacak, hiç kuşkunuz olmasın.
İçim daralıyor.
Hayalet gemiler geçiyor sisin içinden...
Yağmur yağacak, sonra da kar...
Kasvet kasavet!
Hep aynı şeyleri yazdım, yazıyorum.
Ne fark ediyor ki?..
Hiç!
Bazen daha kötü şeyler olacak diyorum.
Oluyor da...
Şiddet şiddeti getiriyor.
Sonra, terör lanetleniyor.
Siyasetçilerin dili daha sert, daha intikamcı hale geliyor.
İktidar sözcülerinin kana kan söylemi daha beter şiddetleniyor.
Ve hep aynı film, hep aynı tepkiler, hep aynı yazılar...
Ne yazık!
Günlerden pazartesi, 12 Aralık 2016.
İçim acıyor.