Selo Başkan;
Sakın sıkma canını.
Yalnız değilsin.
Hep yanındayız.
Hapishanede bu zulmü sana reva görenlere bin kere lanet olsun.
Hiç mi insanlık kalmadı?..
Hiç mi vicdan kalmadı?..
Bak, Namık Kemal ne demiş:
Zulüm ile abat olunmaz!
Sana bu zulmün yolunu açanlar utansın.
Tabii utanma duyguları varsa, kaldıysa...
Tarihin kapkara sayfalarında yazacak sana böyle bir zulmü yaşatanların isimleri...
Sevgili Selahattin kardeşim;
Memleket seçime giderken, bir çığlığın yükselmişti demir parmaklık arkasından:
Ya demokrasi ya diktatörlük!
Bu kavşağı çoktan beri geçtik.
Demokrasi uzağımızda...
Özgürlük de, hukuk da öyle...
Kürt siyasal hareketine büyük bir kırım yaşatılıyor.
HDP'li olan hapsi boyluyor.
Kürtlerin iradesi, oyu hiçe sayılıyor.
Devlet, HDP'li belediyelerin tepesinde, kayyum atamaları durmuyor.
Selo Başkan;
Demirparmaklık arkasından yaptığın savunmalarını okuyorum.
Türkiye’nin 900 kilometre sınırında Kürtler yaşıyor.
İran, Irak, Suriye.
Türkiye’nin sınırlarının üçte birinin etrafında Kürtler yaşıyor.
Yeni bir anlayış geliştirilmesi lazım.
“Kürt eşittir düşman,
Kürt eşittir terörist,
Kürt eşittir bölücü”
anlayışının, önyargısının kırılması lazım.
Bugünkü politikalar
Türkiye’nin barışına,
güvenliğine hizmet etmiyor.
Şöyle devam ediyor:
Türkiye’nin,
işte Kürtler çaresiz kaldı,
ezilsinler, yok olsunlar dememesi lazım.
Devletin de, hükümetin de
akıllıca bir politikayla
bütün Kürtleri yanına alması lazım.
Çünkü Kürtler partilerden,
hareketlerden ibaret değildir.
Bir halktır Kürtler.
Parti, örgüt, hareket dediğiniz
bugün var yarın yoktur.
Bizim partimiz de öyledir.
Ama halklar hep vardır,
hep olacaklar.
Halkı, Kürtleri yanına alması lazım Türkiye’nin,
bütün Kürtlerle iş birliği yapması lazım.
Bunun imkânlarını zorlaması lazım.
Diyorsun ki savunmanda:
Ortak buluşma noktası,
demokrasi olacak.
Resmi dil ortak olacak.
Herkes kendi anadilinde
eğitim yapacak, hizmet alabilecek,
herkes vergide de, hizmet alımında da eşit olacak.
Ülkenin neresine giderseniz gidin,
ülkenin resmi diliyle anlaşabileceksiniz.
Ama kültürlerimiz,
tarihi köklere sahip medeniyetlerimiz de
varlığını bu ulusun içinde sürdürecekler.
Kimin lafıydı hatırlamıyorum;
“Neden bu kadar çok Kürtlüğünüzün altını çiziyorsunuz» diye bir soru sorulmuştu.
Çünkü yüz yıldır üstünü çiziyorlar,
bu sebeple altını çizmek istiyoruz, bu kadar.
Selo Başkan;
Doğruları, gerçekleri söylemeye, savunmaya her türlü baskı ve zulüme rağmen devam ediyorsun.
Helal olsun.
Ben de kaç yıldır yazıyorum, Kürt siyasal hareketini, Kürtleri bu kadar ezen bir Türkiye’de özgürlük, demokrasi ve barış hayaldir diye...
Ama anlaşılan o ki, bizim memlekette dökülen kan ve gözyaşı bizi henüz olgunlaştırmış değil.
Anlaşılan o ki, acılar yaşanmaya devam edecek.
Bazen umutsuzluğa kapılıyorum.
Dün umutsuzluğumu yazımın başlığına şöyle taşımıştım:
Işıklar ölüyor, yalnızım!
Şimdi de oturdum sana bu yazıyı yazıyorum, merak etme, içimizdeki ışık sönmeyecek diyorum.
Sevgili Selahattin kardeşim;
Fazla sıkma canını.
Hep yanındayız.
Belki hatırlarsın.
Geçen yılın sonlarında hapishaneden bir tweet atmıştın, Bertolt Brecht'in bir sözüydü:
Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir,
ama mücadele etmeyen zaten yenilmiştir.
Evet öyle, yılmak yok.
Adalet için, özgürlük için, hukuk için direnmeye devam...
Yaşamak direnmektir!
Delila'nın sesi bu:
Berxwedan jiyane!
Kendine iyi bak Selo Başkan.