Erdoğan’la seviye...
Erdoğan’la terbiye...
Erdoğan’la görgü...
Erdoğan’la bu sözcükleri yan yana getirmek her geçen gün imkânsız hale geliyor.
Hazin ama gerçek!
Erdoğan’ın halleri gitgide irtifa kaybediyor çünkü.
Konuşmalarının yalnız muhtevası, içi boşalmakla kalmıyor, üslubu da bir başbakana yakışır olmaktan hızla uzaklaşıyor.
Daha kötüsüne gelince...
Seviyesi her Allah’ın günü düşen bu muhteva ve üslup Türkiye’yi gerdikçe geriyor, kutuplaştırıyor.
Toplumsal ve siyasal patlamaların tohumlarını ekiyor.
Gezi de böyle gelmişti.
Gezi’nin zeminini oluşturan ‘dış güçler’ ya da ‘kirli ittifaklar’ değil, Tayyip Erdoğan’ın ta kendisiydi.
İktidarın başı olarak Erdoğan’ın değişik hayat tarzları ve özgürlüklere dönük saygısızlıklarıyla patladı Gezi Direnişi bir yıl önce...
Erdoğan’ın Cem Özdemir’e tepkisi
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ın üslubu böyle. Her önüne gelene haddini bildiriyor.
Ama Erdoğan’ın aldırdığı yok.
Bütün bunları bir siyaset tarzı olarak benimsemiş durumda.
Ayrıca, bu ‘tarz’ın seçim sandığında kendisine yaradığını düşünüyor.
Tayyip Erdoğan bu konudaki son seviyesiz örneklerden birini, Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir’e karşı sergiledi.
Cem Özdemir, Başbakan Erdoğan’ın Köln konuşmasını eleştirmiş, satır başlarıyla şunları söylemişti:
Türkiye’nin son senelerde Almanya’da olumlu bir imajı vardı.
O imaj tamamıyla çöktü.
Tersine döndü.
Ve olumsuz Türkiye imajı oluştu. Erdoğan da bu olumsuz Türkiye’nin simgesi oldu.
Erdoğan’ı Almanya’da eleştirenlerin bir kısmı da Hitler benzetmesi ile çok büyük bir hata yapıyor.
Putin benzetmesi olur.
Çünkü Erdoğan gerçekten otoriter bir rejime dönüştürüyor Türkiye’yi…
Almanya’da eskiden Türk-Kürt, sağcı-solcu cepheleşmesi vardı.
Şimdi Erdoğan taraftarları ve muhalifleri mi kamplaşıyor endişesi yayılıyor.
Erdoğan’ın Almanya’da savunulacak bir tarafı yok artık.
Almanya’nın en olumlu bakan kesimleri bile ‘Yeter, bu kadar da olmaz’ diyor.
Erdoğan, Almanya’nın yüzde yüzünü kaybetti.
(26 Mayıs 2014 tarihli Zaman’da Selçuk Gültaşlı’nın haberi)
‘Haddini bil, haddini!’
Almanya Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir’in bu eleştirilerine karşı Başbakan Erdoğan bakın nasıl bir tepki verdi:
Almanya’da sözde bir Türk…
Orada bir partinin eş başkanı…
Sen kimsin be?..
Sen nasıl demokratsın?..
Haddini bil haddini!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ın üslubu böyle.
Her önüne gelene haddini bildiriyor.
Almanya’daki önemli bir partinin başarılı liderine, Cem Özdemir’e sözde bir Türk diye seslenebiliyor.
Akıl alır gibi değil.
Son sözü söyleyen hep o…
Milli olan nedir, gayrimilli olan nedir, ölçüyü koyan o…
Anayasa Mahkemesi’nin beğenmediği kararını gayrimilli ilan eden o…
Kadınların etek boyuna karışan o…
Kimin ne içeceğine karar veren o…
Ailelerin kaç çocuk sahibi olacaklarına dair fetva veren o…
Kızların nasıl oturup kalkacaklarına fikir beyan eden o…
Kim köşe yazarı olacak, kim televizyon programına çıkacak, kim Danıştay Başkanı olacak, kim ihale sahibi olacak, kim gazete patronu olacak, kim mahkûm olup kim beraat edecek, son sözü söyleyen hep o…
Bütün bunları demokrasi adına eleştirince de, başına yıldırımlar yağdıran da, seni milli-gayrimilli ilan eden de, senin için casus diyen de o…
İnsanın vücut kimyası bozuluyor
Karşında, her Allah’ın günü siyaseten yorumlamak zorunda olduğun böylesine ağzı bozuk bir siyasetçi olunca, -üstelik o siyasetçi bir de Başbakanlık koltuğunda oturuyorsa- bazen insanın vücut kimyası bozuluyor.
Kendini tutamıyorsun.
Tayyip Erdoğan’ın Cem Özdemir’e yönelik sözde Türk diye başlayan ve ona haddini bildiren sözlerini okuyunca da böyle hissettim.
Vücut kimyam bozuldu!
Oturup:
- Eyy Erdoğan!
Sen kimsin be?..
Haddini bileceksin haddini! diye başlayan bir yazı yazacaktım.
“Ağzını bozma” dediler.
“Sakın sen ona uyma” dediler.
Vazgeçtim.