Rojava’dayım. Türkiye, Irak ve Suriye sınırlarının buluştuğu yerde… Burada devrim heyecanıyla, Tayyip Erdoğan ve Mesut Barzani’ye duyulan hendek tepkisi iç içe…
DERİK, Rojava’nın Cizre Kantonu
Mezopotamya’nın sonsuzluğa doğru akıp giden yemyeşil güzelliğinin içinden geçerek yol alıyoruz.
Solumuzda, biraz uzaktan Cudi Dağları yükseliyor.
Burası, Kürdistan coğrafyası.
Türkiye, Irak ve Suriye sınırlarının buluştuğu ya da Kürdistan’ın üç parçasının birleştiği üçgendeyiz.
Solumuzda Türkiye Kürdistanı, Kürtlerin sadeleştirmesiyle Kuzey, karşımızda Irak Kürdistanı, yani Güney, bizim cuma günü ayak bastığımız yer ise Suriye Kürdistanı ya da Rojava (Batı).
Elini uzatsan Güney’in sınır kapısı Semalka, Dicle Nehri, Zaho, Habur sınır kapısı...
Kaç zamandır kıyamet kopuyor.
Irak Kürdistan yönetiminin Türkiye sınırından güneye doğru, Rojava sınırı boyunca kazmakta olduğu ve dikenli tellerle desteklediği üç metre derinliğinde, iki metre genişliğindeki hendek Rojava Kürtlerini ayaklandırmış durumda...
'Erdoğan ve Barzani Rojava’yı kuşatıyor'
Yaygın kanı şu:
Kürdistan yönetimi, Ankara’yla işbirliği içinde kazıyor bu hendeği; iki tarafın, yani Erdoğan’la Barzani’nin ortak hedefi, Rojava’yı, Rojava Kürtlerini kuşatmak...
Cuma günü Güney’den, yani Irak Kürdistanı’ndan Rojava’ya ayak atttığımız andan itibaren hep aynı cümle kulağımıza çalındı:
“Barzani’nin KDP’si ile Erdoğan’ın AKP’si Rojava’yı kuşatıyor; Türkiye de sınıra hendek kazmaya başladı. Rojava’ya dönük ambargoyu birlikte derinleştiriyorlar.”
Irak’tan dürbünle izlenen protesto
Eylem alanı kurulmuş, sürekli dalgalanan rengarenk bir topluluk...
Zılgıt çeken kadınlar...
Apo’lu bayrak sallayan kadınlar...
Ağırbaşlı erkekler...
Hoplayıp zıplayan kızlı erkekli çocuklar...
Güleryüzlü insanlar...
Bazı kadınlar sarılıp sarılıp öpüyor.
Alanda kulakları sağır edercesine çalan YPG (Rojava Halk Savunma Güçleri) marşları...
Hiç bitmeyen heyecan halleri...
Kalabalık dalga dalga hendeğe doğru akıyor.
Hendeğin karşı tarafında Irak Kürdistan yönetiminin askerleri ellerinde dürbünler protesto eylemini izliyor.
Kimi avuçlarıyla, kimi kürekleriyle hendeğe doğru taş toprak atıyor.
Biri diyor ki:
“Ne kadar tuhaf değil mi, birileri hendek kazıyor, birileri dolduruyor.”
'Saddam’ın yapmadığını Barzani yapıyor'
Tepkiler daha çok duvarların, hendeklerin, dikenli tellerin barışla ne kadar bağdaşmadığını anlatıyor. Herkesin derdi, barışla hendek çelişkisinde düğümleniyor.
Ben de bir taş atıyorum hendeğe...
Bağırıyor biri:
“Saddam’la Hafız Esad varken hendek kazmadılar, şimdi Barzani’nin KDP’si kazıyor.”
Sürekli slogan atılıyor hendeğin başında:
“Kürdistan birdir parçalanamaz!”
“Öcalan Öcalan!”
“Kürdistan birdir, birdir, birdir, Kürdistan birdir.”
Etrafta petrol kuyuları...
Güney’le Rojava sınırından ufak ufak başlayıp Derik üstünden Rimelan’a kadar karınca benzeri pompalarıyla adım başı uzanan bu zenginlik -işlenmesi şimdilik çok büyük ölçüde durmuş olsa da- barış halinde Rojava için çok büyük bir fırsat kapısı sayılıyor.
Rojava’da barış olmazsa…
Kulağıma eğiliyor:
“Belki de bu savaş hali, belki de Rojava Kürtlerinin böylesine acımasızca kuşatılması, bu petrol zenginliğinden ve Akdeniz’e doğru uzanabilecek yeni bir petrol koridorundan kaynaklanıyor.”
Şunu da ekliyor:
“Tayyip Erdoğan izlediği yanlış politikalarla komşularını Türkiye’ye düşman yaptı. Şimdi aynı tuzağa Mesut Barzani düşüyor. Erdoğan onu bu tuzağa çekiyor. Rojava’da barış olmazsa, Kürdistan’ın diğer parçalarında da olmaz. Türkiye’deki çözüm süreci de tıkanır kalır. Ankara bu durumun hala farkında değil mi?”
Ağızlarında şarkı, ellerinde toprak
Kızlı erkekli öğrenciler, bir yandan neşe içinde şarkı söylüyor, diğer yandan taş toprak atıyorlar hendeğe...
Sabah vakti Derik Kültür Evi’nde ilkokul çocuklarından oluşan koronun cıvıl cıvıl halleri gözümün önüne geliyor.
İki arkadaşlarının çaldığı bağlama eşliğinde, benim de tek kelimesini, Kürdistani’yi anladığım güzel şarkılar söylediler, gözlerinin içi gülerek, insanın içini yaşama sevinciyle doldurarak...
Her yerde Apo!
Yol üstünde ne kadar çok kontrol noktası geçtik.
Göğüslerinde asayiş yazan, elleri kalaşnikoflu, bazıları erkek, bazıları kadın askerler.
Erkeklerin bayrağı sarı zemin üstüne kırmızı yıldız, kadınlarınki kırmızı zemin üstüne sarı yıldız taşıyor.
Derik’te Süryanilerin asayiş gücüne de rastladık.
Erkekler, kısa adı YPG olan Halk Savunma Gücü’nü oluşturuyor. ‘Kadın ordusu’nun adına gelince, YPJ...
Derik yakınındaki bir YPJ noktasında duruyoruz. Anlamlı bir fotoğraf karesi yakalıyorum. Bir tepeciğin üstüne beyaz taşlarla Apo ve YPJ yazmışlar. Üstünde de, ellerinde kalaşnikoflarıyla sohbet eden kadın askerler, bana poz vermelerini istiyorum, kırmıyorlar.
Güney’den, Rojava’nın Cizre Kantonu’na adım attığım cuma gününden itibaren nereye başımı çevirsem Öcalan’la karşılaşıyorum.
Her yerde Apo!
Biri diyor ki:
“Her yerde Apo olduğu için Barzani, KDP kızıyor, tepki gösteriyor. Çünkü Apo, Kürdistan’ın dört parçasında da örgütlü, nüfuz sahibi... Bu da Barzani’yi rahatsız ediyor.”
PKK ve Öcalan Rojava devriminin neresinde?
İçlerinde meslektaşlarımın da bulunduğu bazıları Türkiyeli, bazıları Suriyeli Kürtlerle sohbet ederken soruyorum:
“Rojava devrimi ne demek?”
Yanıtlar şöyle geliyor:
“Halkların özgürlüğü...”
“Yeni demokrasi modeli...”
“Bugüne kadar Kürdistan’ın üç parçasında yaşamış bir Kürt genci olarak kendimi ilk kez özgür hissettiğim bir devrim...”
“Halkların birliği...”
İkinci sorum:
“Kürtler bu devrimin neresinde?”
Yanıtlar:
“Devrimin öncülüğünü şu anda Kürtler yapıyor.”
“Öncülük Kürtlerde...”
Üçüncü sorum:
“Öcalan, Rojava devrimin neresinde?”
Yanıtlar:
“Apo, Rojava devriminin felsefesidir.”
“Apo belkemiğidir bu devrimin.”
“Rojava Apo’nun devrimidir.”
Dördüncü sorum:
“PKK, devrimin neresinde?”
Yanıtlar:
“PKK bu devrimin merkezidir.”
“PKK bu devrimin harcıdır.”
“PKK bu devrimin itici gücüdür.”
“PKK bu devrimin dayanağıdır.”
“PKK bu devrimin destekçisidir.”
Biri, sözü tekrar Öcalan’a getiriyor:
“Rojava devrimi Apo’nun eseridir.”
Şöyle devam ediyor:
“Öcalan’ın Rojava’daki nüfuzudur, Barzani’nin kazdığı hendeğin altında yatan gerçek... Barzani bugüne kadar uluslararası sahnede Kürtler açısından tek muhatap kabul edildi. Ama Rojava böyle giderse, uluslararası alanda yeni bir muhataplık odağı olarak sahneye çıkacak. Barzani bunu istemiyor. Rojava da uluslararası sahneye çıkacaksa, o da benimle çıksın istiyor. Barzani’nin iddiası bu...”
Rojava’da devrim heyecanı devam ederken, benim yazılar da bir süre daha devam edecek.
Twitter: @HSNCML