Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a soruyor gazeteciler:
“HDP heyeti İmralı’yla görüştürülmeyecek mi?”
Yanıt dört noktada:
- HDP heyeti Öcalan’la görüşemez.
- HDP heyeti çözüm sürecine ihanet etti.
- Öcalan adına sürekli yalan söylediler.
- Öcalan’ı istismar ettiler.
Bu sözler gerçek mi?..
Başbakan Yardımcısı daha önce de, Öcalan fırsat bulsa HDP’lilerle Kandil’dekileri elinde sopayla kovalar demişti.
Gerçekten öyle mi?
Bu kadar kızgın mı Öcalan?
Yeni değil, ‘yandaş medya’nın köşelerinde de öteden beri Öcalan şöyle düşünüyor, böyle düşünüyor yazıları çıkar.
Genellikle İmralı’yla Kandil ve HDP’nin arasını açmaya dönüktür bu yazılar.
Gerçekten havası dediğiniz gibi olsaydı Öcalan’ı HDP heyetiyle bugüne kadar kim bilir kaç kere konuştururdunuz
Anlaşılan öyle ki, Saray’daki Sultan’ın 7 Haziran’daki büyük hayal kırıklığı, Öcalan’ın duygu âlemiyle ilgili havayı biraz daha köpürtmüş durumda.
Akla takılıyor:
Akdoğan’ın söyledikleri doğru mu?
Yoksa devletin başvurduğu klasik dezenformasyon oyunları mı?
Ya da biraz öyle, biraz böyle mi?
Aslında gerçeği ortaya çıkarmak o kadar güç değil.
İmralı’ya birkaç gazeteci -sadece ‘yandaş’ değil tabii- gönderirsiniz, Öcalan’la röportaj yaparlar.
Ya da Öcalan İmralı’da geçer televizyon kamerasının karşısına, canlı yayında istediği gibi konuşur.
Böylece cümle âlem öğrenmiş olur:
Öcalan, Kandil hakkında ne düşünüyor?
HDP’ye dönük değerlendirmeleri nedir?
Selahattin Demirtaş’la ilgili ne diyor?
7 Haziran’a ilişkin bakış açısını nasıl özetliyor?
“Kürt sorunu yoktur” diyen Saray’daki Sultan’a “Oh ağzına sağlık” diye muhabbetlerini mi sunuyor?
“Taraf yoktur, masa yoktur” diye Dolmabahçe Deklarasyonu’nu da inkâr eden Sultan’a, “Aferin, ne de güzel buyurmuşsun!” diye selam mı sarkıtıyor?
Yoksa, seçim öncesi “İzleme heyeti de nerden çıktı?” diye ter ter tepinen Sultan’a, “Ağzına sağlık, ne kadar haklısın!” diye alkış mı tutuyor?
Ya da, “Ben tam PKK’ye silah bırak çağrısı yapıyordum ki, şu Sırrı Süreyya Önder var ya, tatlı ve de sivri dilli Sırrı Süreyya, beni kandıran o oldu” mu diyor acaba?
“HDP bana ihanet etti!” havasında mı?
Eğer Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın dediği gibi, Öcalan bu havadaysa, bırakın konuşsun o zaman.
Niye konuşturmuyorsunuz?
Akdoğan’ın söyledikleri doğru mu? Madem Öcalan Kandil’le HDP’nin ihanet ettiği kanısında, bırakın konuşsun o zaman?
Eğer öyleyse, koyun İmralı’da mikrofonları önüne, geçsin gazetecilerin karşısına konuşsun.
Doğrusu bu değil mi?
Madem Öcalan’ın gerçek duygu ve düşünceleri böyle, Kandil’le HDP’nin kendisine ihanet ettiği kanısında, bırakın serbestçe konuşsun o zaman.
Kıyamet de kopsun!
Yıllardır istediğiniz bu değil mi zaten?
Yani Öcalan’ı kullanıp PKK’yı parçalamak…
Ne güzel, bırakın konuşsun o zaman.
Tam zamanı işte.
Ama Apo’yu konuşturmadığınız sürece de, inandırıcı olamazsınız.
Ne kadar HDP ya da Kandil Apo’ya ihanet içinde deseniz de, tetikçilerinize böyle yazdırsanız da, aklı başında kimse inanmaz size…
Kendiniz çalar kendiniz oynarsınız.
Devletin cılkı çıkmış ‘dezenformasyon’larıyla, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bir yere varamazsınız.
Ne deseniz satamazsınız!
Amiyane deyişle kimse yemez.
Öcalan’ın havası, gerçekten sizin dediğiniz gibi olsaydı, Öcalan’ı HDP heyetiyle bugüne kadar kim bilir kaç kere konuştururdunuz.
Belki de Öcalan, uzun zamandır, kendi istediğiniz kıvama bir türlü gelmediği içindir ki kendisine böylesine katı, insanlık dışı bir tecrit uygulamaya devam ediyorsunuz.
Bir kez daha belirmek istiyorum.
Yüzde 13 oy…
6 milyon seçmen…
80 milletvekili…
106 belediye…
Yalnız Kürtlerin değil, Türklerin de oy attığı, gittikçe Türkiye’lileşen bir parti, HDP…
Ve Saray’daki Sultan’a demokrasi adına kırmızı ışık yakan 7 Haziran sonuçları…
Türkiye bu noktaya kolay varmadı.
Kürtler bu noktaya kolay ulaşmadı.
Buraya kadar büyük acılar çekildi.
Kan ve gözyaşı aktı.
Bu noktaya gelinmesinde elbette Öcalan da var, PKK da var, büyük bir mücadele de…
İyi bilin.
Dağa taşa bomba, füze yağdırarak bu süreci tersine çeviremezsiniz.
Apo’yu konuşturmadığınız sürece inandırıcı olamazsınız
7 Haziran’da ‘Tayyip Erdoğan despotluğu’na dur dedikleri için İmralı, Kandil ve HDP’yi de birbirine düşüremezsiniz.
Aralarında görüş ayrılıkları da, farklı bakış açıları da olabilir, vardır.
Ancak bunun ötesinde, eğer kapalı kapılar arkasında bilmediğimiz şeyler varsa, çıkarın o zaman Öcalan’ı ekran karşısına konuşsun, biz de öğrenelim.
Yoksa boşa konuşur durursunuz. İnandırıcı olamazsınız.
İyi pazarlar!