Cumhuriyet Halk Partisi, CHP...
Seçimden yine başarısız çıktı.
Sürpriz mi? Değil.
Ne yapalım CHP’yi?
Tarhan Erdem, “Yıkıp yeniden kuralım” diyor.
Kendisi aslında bir derin CHP’li olan sevgili Tarhan Erdem epeyce yıldan beri bu Halk Partisi’nden ne köy olur, ne kasaba diye düşünür.
Pek haksız sayılmaz.
Geçen uzun yıllar CHP’nin bir türlü inandırıcı bir iktidar alternatifi olamadığını ele güne göstermiş durumda.
Aksini söyleyebilir misiniz?
Sanmıyorum.
Ecevit’in yükselişi ve düşüşü
Ne yapalım CHP’yi? Tarhan Erdem, “Yıkıp yeniden kuralım” diyor, pek haksız sayılmaz
CHP en büyük seçim zaferini 1977 yılında yüzde 40 oyun üzerine çıkarak kazanmıştı.
Ecevit’in liderliğindeki bu başarının arkasında ekonomi dahil bir düzen değişikliği programı yatıyordu.
Bunun yanı sıra, otoriter laiklik yerine dine saygılı laiklik anlayışının savunulması...
Asker-siyaset ilişkisinde 12 Mart darbesine karşı çıkılması...
Türkiye’nin siyasal tarihinde ‘devlet’in yeri ve bu çerçevede atanmış-seçilmiş konusunun sorgulanması...
Ve 1974 Kıbrıs müdahalesi...
Bütün bunlar, 1970’lerde Ecevit’in karizmatik liderliği ile birlikte CHP’yi iktidara doğru uçurmuştu.
Biliyorum.
Son yine büyük hayal kırıklığıyla bitti.
Ecevit’in Başbakan olarak fena hâlde yetersizliği ve de ekonomik konulardaki derin vizyonsuzluğu CHP hükümetini kısa sürede çökertmişti.
CHP sosyal demokrat olamadı
Ecevit’in karizması ve programıyla 1970’lerde yükselen CHP, yine Ecevit’in yetersizliğiyle çöktü
CHP’nin önünde bir başka yeniden inşa fırsatı 1980’lerde, 12 Eylül askeri yönetimi sonrasında çıktı.
İspanya’da, Portekiz’de, Yunanistan’da hep sosyal demokrat, sosyalist partiler olmuştu, dikta yönetimleri sonrasında ülkelerini önce gerçek demokrasiye geçiren, sonra Avrupa Birliği’ne sokan...
Bunu da yapamadık.
Çünkü CHP, Türkiye’nin ekonomisiyle, demokrasisiyle ilgili temel meselelerinde boğayı boynuzlarından yakalayacak bilinci ve cesareti gösteremedi.
Sosyal demokrat olamadı.
Örneğin, ekonomide ‘devletçilik’ten kurtulamadı.
‘Pazar ekonomisi’ne dönük komplekslerden arınamadı.
Ekonomide dünyanın nereye gittiğini göremedi.
‘Ekonomide serbest rekabet’le ‘demokraside özgür rekabet’ arasındaki bağı, sosyal piyasa ekonomisi çerçevesinde olması gereken yere oturtamadı.
‘Kürt sorunu’nda gereğini yapamadı.
İnanca saygılı laiklik çizgisinde yürüyemedi.
“Asker, siyasete karışma!” diyemedi.
Bunların hiçbiri olmadı.
CHP böyle bir radikal değişim programı ortaya koyamadı.
Koyamadığı gibi, ‘lider sultası’na hayır diyen, ‘parti içi demokrasi’yi gerçekten benimseyen yeni CHP örgütlenmesini de gündemine alamadı.
Neden?
Her şeyden önce Kemalizm’le, Kemalist milliyetçilik’le, 1930’larla yüzleşemedi de ondan...
Ne program, ne de örgüt yenilendi
Ne programını, ne de örgütünü yenileyen CHP, liderlikten ve vizyondan yoksun bir kafası karışıklar partisi
1980’ler, 1990’lar böyle geçti.
CHP kendini ‘yenilemek’ten uzak kaldı.
Hem program, hem örgüt olarak yeni olanı kuramadı.
Böylece iktidar alternatifi olamadı.
Seçim başarısızlıkları birbirini izledi.
Bugün de durum farklı değil.
CHP ‘liderlik’ten de, ‘vizyon’dan da yoksun bir parti.
Kitlelerde heyecan yaratabilecek alternatif bir iktidar programı da yok, böyle bir programı kamuoyu önünde savunabilecek parti sözcüleri de ortalıkta görünmüyor.
Daha çok laf ebeleri sahnede...
Türkiye’nin temel meselelerinde boğayı boynuzlarından tutarak, “Ben ekonomiyi de, ben Kürt sorununu da, ben hukuk devletini de, ben Alevi meselesini de, ben dış politikayı da, ben asker-siyaset konusunu da, din-devlet ilişkilerini de AKP’den çok daha iyi yaparım, şöyle şöyle yaparım” diyen ve meydanlarda bunu çatır çatır savunan bir parti yok siyaset sahnesinde.
Bu iddiaları sistemli bir şekilde savunacak, tıkır tıkır işleyen bir parti değil CHP...
Kafası karışıklar partisi
CHP tarihiyle yüzleşmezse, Erdoğan’a alternatif yine muhafazakâr, merkez sağ dünyanın kendi içinden beklenir
Bütün bu nedenlerle, sadece Erdoğan üzerinden muhalefet yetmiyor partinin seçmen tabanında büyümesine...
Bu nedenlerle inandırıcı olamıyor.
Kitlelere güven vermiyor.
İktidar alternatifi haline gelemiyor.
Bunca yıl sosyal demokrat parti olduğu iddiasıyla muhalefette kalıp da, iktidar olamamış bir ikinci partiye Avrupa demokrasilerinde rastlamak mümkün değil.
CHP kafası karışık bir parti.
Ya da kafası karışıklar partisi...
Bir söylediği, bir söylediğini tutmuyor.
Bir gün çok yerinde bir çıkış yapıyor, ertesi gün de tam tersini...
Bu nedenle de olmuyor.
Seçim başarısızlıkları birbirini izleyip gidiyor.
CHP tarihiyle yüzleşmezse…
Ne yapmalı?..
Tarhan Erdem’in dediği gibi yıkıp yeniden kurmak mı?
Yoksa kendi kaderine mi bırakmak?
Sözü uzatmak gerekmiyor.
Demin de belirttiğim gibi:
CHP eğer “1930’lar”la, ‘Kemalist milliyetçilik’le, kendi tarihiyle, Avrupa’da birçok sosyal demokrat ve sosyalist partinin yaptığı gibi, doğru dürüst yüzleşemez ve hesaplaşamazsa...
Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Türkiye’yi paçalarından tutup çeken Kürt sorunu gibi, asker-siyaset meselesi gibi, laiklik, din-devlet gibi temel konularda kafa karışıklığından kurtulamazsa...
O zaman, CHP için bundan sonra da her seçim hüsran olur gider.
Hep aynı şeyleri yapıp her seferinde farklı bir sonuç beklemenin hayal kırıklıklarıyla küçüldükçe küçülür, güdükleşir.
Bu durumda, demokrasi ve hukuku çiğneyerek tek adamlık yürüyüşüne devam edecek olan Tayyip Erdoğan’a demokratik alternatif yine muhafazakâr, merkez sağ dünyanın kendi içinden beklenir, CHP’den değil.