09 Temmuz 2013

Ne, Mursi’yi eleştirmek darbecilik mi?.. Güldürmeyin insanı!

Mursi, bir sene içinde kendini yargının üzerinde konumlandırmaya yöneldi, devlet medyasını Müslüman Kardeşler’e taraf hale getirdi, reformları gerçekleştirmedi, Hıristiyan azınlığa yönelik baskıları gözardı etti...

Yoksa artık Muhammed Mursi’yi eleştirmek yasak mı? Onu eleştirmek ‘darbecilik’ mi sayılacak? Aklınızı ekmek peynirle mi yediniz? Hem darbeye karşı çıkılır, hem de Mursi’nin yanlışları sergilenir. Başka türlü nasıl ders çıkarılır yaşananlardan?

 

Mursi, bir sene içinde kendini yargının üzerinde konumlandırmaya yöneldi, devlet medyasını Müslüman Kardeşler’e taraf hale getirdi, reformları gerçekleştirmedi, Hıristiyan azınlığa yönelik baskıları gözardı etti...  

 

Mursi’yi eleştirmekle darbe heveskârlığı arasında bağ kurmaya kalkışmak inandırıcılıktan yoksun bir tavırdır. Eğer bu yolla, Mursi üzerinden Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirilerin yolu kesilmek isteniyorsa, bu abesle iştigaldir.

\

Yoksa artık Muhammed Mursi’yi eleştirmek yasak mı? Mursi’yi eleştirmek ‘darbecilik’ mi sayılacak?

Böyle saçmalık olur mu?

Aklınızı ekmek peynirle mi yediniz?

Yoksa zekâmızla dalga mı geçiyorsunuz?

Güldürmeyin insanı.

Mısır’da askerin darbesi hem ‘ama’sız, ‘lakin’siz lanetlenir, hem de Mursi’nin yanlışları sergilenir.

Sergilenmelidir de!

Başka türlü nasıl ders çıkarılır ki yaşananlardan?.. Eleştiri olmadan taşlar nasıl yerli yerine oturabilir ki?.. 

Bir yıl önce yüzde 51 oyla Mısır’ın demokratik yoldan seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak iktidara gelen Muhammed Mursi’nin, altı mutlaka çizilmesi gereken ciddi yanlışları oldu.

Evet öyle.

 

Mursi’nin bir yıla sığdırdığı hatalar 

Mursi, kendini yargının üzerinde konumlandırmaya yöneldi.

Mursi, bazı karar ve uygulamalarını yargı denetiminin dışına taşıdı.

Mursi, özellikle yargıya ilişkin bazı tasarruflarıyla demokrasinin özü olan ‘güçler ayrılığı’na darbeler indirdi.

Mursi, ulusal mutabakatı yansıtmayan, toplumsal açıdan bölücü bir anayasa yaptı.

Mursi, devlet medyasını kendisine ve Müslüman Kardeşler’e taraf haline getirdi.   

\Mursi, ‘cumhurbaşkanına ve dine hakaret’ silahını sık kullanan savcılar aracılığıyla medyayı baskı altına aldı.

Mursi, Hıristiyan azınlığı yönelik baskıları gözardı etti.

Mursi, kültür ve sanat çevrelerinin her geçen gün daha fazla taciz edilmesini görmezlikten geldi.

Mursi, özellikle ekonomide, aş ve iş konusunda hiçbir varlık gösteremedi.

Mursi, iş dünyası, El-Ezher ve Selefiler dâhil toplumun ve kurumların çok geniş bir kesimini karşısına almayı becerdi.( *)

 

‘Bir yılda orduyu sevdirmeyi başaran İhvan’  

\Amr Şalakani, Kahire Amerikan Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Seçimlerde Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı için oyunu kullanmış. Kahire’de çok iyi gazetecilik yapan Fehim Taştekin’e diyor ki: 

“İki buçuk yıl öncesine kadar Tahrir’de insanlar diktatöre karşıydı. Rejimin yargısına karşıydı. Yüksek Askeri Konsey’e karşıydı. Rejimin baskısına ortak olan polise karşıydı. Yalan söyleyen devlet medyasına karşıydı.

Şimdi bakın Tahrir’e.

İnsanlar mutlu. ‘Asker halk el ele’ diyorlar, askere sevgi gösterisinde bulunuyorlar.

Ben nasıl ‘Polis ile halk el ele’ diyebilirim.

Bunlar benim düşmanımdı.

Bir yıl sonra insanlara orduyu sevdirmeyi başaran İhvan oldu!

Aynı yere döndük.

Benim gibi birçok insan Mursi’ye oy verdi. Sözlerini tutmazsa onu da uzaklaştırırız, diye düşündük. Bir şans verdik.

Ama hiçbir şey değişmedi.

İhvan, reformları gerçekleştirmedi.

Ordu, polis, yargı, devlet medyası aynı. İhvan da, Mübarek rejimindeki aygıtları kendisi için kullandı. Mübarek’in savcısı kovuldu, yerine atanan Mursi’ye çalıştı, şimdi eskisi geri geldi.

Devlet televizyonu, ordu ‘dur’ deyinceye kadar İhvan için çalıştı. Sistem olduğu gibi devam etti. Mübarek döneminin aygıtlarıyla yönetiliyoruz.

Ekonomik sorunlar arttı.

Mursi, Mübarek’le aynı tarzda konuşuyordu. Bir farkla; Mübarek yavaş ve öz konuşurdu, Mursi hızlı ve saatlerce! Mübarek’te en azından devlet adamı havası vardı, halkta daha fazla saygı uyandırıyordu.

Evet, bu bir darbe!

Bundan sonrası için de endişeliyim, ama biz yolumuza devam edeceğiz.” (7 Temmuz 2013 tarihli Radikal’den)

 

İkisinden birini seçmek zorunda değiliz! 

Cumhurbaşkanı Mursi’nin bir yıllık hatalar listesi böyle.

Şimdi bu listeyi çıkaranlar ve bu nedenle Mursi’yi eleştirenler ‘darbeci’ mi oluyor?

Güldürmeyin insanı!

Hem Mursi eleştirilir, hem de darbeye darbe denilerek karşı çıkılır.

Demokratik tutum budur.

Mısır için de doğru olan, demokratik olan elbette Cumhurbaşkanı Mursi yönetimiyle seçim sandığında hesaplaşmaktı; her şeyin içine çok daha beter edecek olan darbeden kesin olarak kaçınmaktı.

 

Mısır Cezayir’leşebilir… 

\Mısır’ı ‘kaos’tan kurtarmak, düzlüğe çıkarmak için darbe yolunu tercih edenler, Mısır’a çok büyük bir kötülük yapmış durumdalar.

Ülke kanlı bir cepheleşme ve kutuplaşma yolunda ilerliyor ne yazık ki.

Askerin dün sabah oturma eylemi yapan Mursi taraftarlarının üzerine yaylım ateşi açmasıyla en az 50 kişi öldü, 500 kişi yaralandı.

Mısır, Cezayir’leşebilir!

Çok büyük bir tehlike bu.

Kanlı bir ‘iç savaş’ın içine yuvarlanabilir.

Şiddet daha büyük şiddeti getirebilir. Kanlı bir kısır döngünün sarmalında bulabilir Mısır kendini bir anda…

 

Erdoğan eleştirilerine Mursi duvarı örmek   

Tekrar başa dönüyorum.

Mursi’yi eleştirmekle darbecilik arasında, darbe heveskârlığı arasında bağ kurmaya kalkışmak ciddiyetten ve inandırıcılıktan yoksun bir tavırdır.

Geçelim.

Eğer böyle bir noktadan hareketle, Mursi üzerinden bu ülkede demokrasi ve hukuk açısından Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirilerin yolu kesilmek isteniyorsa, bu da abesle iştigaldir.

Boşunadır. 

Veyahut üstünde durulmaya bile değmez!

* Mısırlı blogçu ve yazar Bassem Sabry’nin al-monitor.com sitesinde tıklanma rekoru kıran, “Mursi ve İhvan Mısır’ı nasıl kaybetti?” başlıklı ve 4 Temmuz 2013 tarihli yazısından aktaran Kadri Gürsel, Milliyet,  7 Temmuz 2013.

 

Twitter: @HSNCML

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"