17 Şubat 2017

Kürtlerle diyalog kapısı...

Ankara, Moskova ve Washington'dan çıkan seslere kulak veriyor mu?

El Bab'taki, Suriye'deki askeri operasyonlarda vaziyet galiba pek öyle iç açıcı değil.
Böyle giderse, bazı açılardan askeri çıkmazın derinleşeceğine dair değerlendirmeler yapılıyor, daha çok kapalı kapılar arkasında...
Öte yandan, PYD-YPG ile ilgili olarak Moskova ve Washington'dan çıkan sesler de Erdoğan'ın kulağını tırmalıyor olabilir.
Çünkü, her iki başkent de Erdoğan'ın duymak istediklerini söylemiyor.
Bir başka deyişle:
Erdoğan'ın PKK=PYD=YPG formülü, Putin ve Trump tarafından kabul görmüyor.
Bu yeni de değil, uzun zamandır görmüyor.
Rus Dışişleri Bakanlığı bu yakınlarda PKK, PYD ve YPG'yi terör örgütü olarak görmediklerini açıkladı.
Bir başka ilginç gelişme de şu:
Moskova'da geçen gün bir Kürt Konferansı toplandı. Türkiye'den toplantıya HDP milletvekilleri Dilek Öcalan ve Osman Baydemir'le  Öcalan'ın avukatı Ebru Günay katıldılar. Kuzey Suriye'den PYD Asbaşkanı Asya Abdullah da katılımcılar arasındaydı.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'de başlattığı harekât 175. gününde. Operasyonlarda bugüne kadar şehit olan askerlerin sayısı 67

Hayatın gerçekleri ya da bölgenin koşulları Erdoğan'a yeniden diyalog kapısını açtırabilir

 

Bu arada, bir Rus yetkili konferansta yaptığı konuşmada, PYD'nin askeri kolu YPG'nin silahlandırılması gerektiğini söyledi.
Bu da çok önemli.
Washington YPG'yi zaten silahlandırıyor. Anlaşılan o ki, şimdi sıra Moskova'ya gelmiş durumda...
Erdoğan'ın Ankara'sına gelince...
YPG için terör örgütü demeyi sürdürüyor ama kimsenin dinlediği yok.
Washington'la Moskova, 'Kürt kartı'nı elinden bırakacak değil. Kürt kartını ellerinde tutmak için de, bölgede PKK-PYD-YPG üçlüsünün dışlanamayacağını elbette biliyorlar.      Evet, Ankara'yı fazla rahatsız etmek istemedikleri için PKK ismini zikretmekten kaçınıyorlar.
Bu da anlaşılabilir bir şey...
Ancak, PYD-YPG ile özellikle askeri işbirliği olmadan işlerin çatallaşağını uzunca bir zamandır biliyor Moskova'yla Washington.
Peki ya Ankara göremiyor mu bu gerçeği?..
Yaşananlardan anlaşılan o ki göremiyor.
Görebilse, Erdoğan PKK-PYD-YPG üçlüsünü, yanına zaman zaman İŞID'i de katarak terör örgütü ilan etmezdi.
Ama hayatın gerçekleri, Erdoğan'ın bu tutumunu değiştirebilir.
Bir başka deyişle:
Hem Fırat Kalkan Operasyonu'nda, El Bab'ta su yüzüne vurmuş olan bazı askeri çıkmazlar, hem de Amerika'yla Rusya'nın PYD-YPG ile işbirliği, Türkiye'yi de daha farklı bir raya itebilir.
Nedir bu farklı ray?
Diyalog!
Daha birkaç yıl öncesine kadar Ankara, PYD ile diyalog içindeydi. PYD lideri Salih Müslim Ankara'ya gidip geliyordu.
Bu kapıyı kapatan Erdoğan oldu.
Washington'la Moskova'nın yapmadığını Ankara yaptı.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık (en sağda) El Bab operasyonu ile ilgili olarak 'Arzu ettiğimiz sonucu tam olarak alamadık' dedi.

 

Barış için diyalog yolu, hem Türkiye'de hem bölgede barış ve istikrar kapılarını açmaya başlar
 

 

Şimdi hayatın gerçekleri ya da bölgenin koşulları Erdoğan'a yeniden diyalog kapısını açtırabilir.
Türkiye eğer bölgede etkili bir oyuncu, güçlü bir oyuncu olmak istiyorsa ve tecrit edilmek istemiyorsa, hem Türkiye Kürtleri ile, hem Suriye Kürtleri ile barış yolunu açmak zorundadır.
Başka çare yok.
Barış için diyalog yolu, hem Türkiye'de hem bölgede barış ve istikrar kapılarını açmaya başlar.
Yoksa tam tersi olur.
Erdoğan'ın bugünkü politikaları eğer değişmezse, Kuzey Suriye'den daha çok şehit ve askeri çıkmaz haberlerine hazırlıklı olalım.
Türkiye yıllar yılı Iraklı Kürt liderler Barzani ve Talabani'yi muhatap kabul etmemişti, onları sadece kaymakamlarla görüştürmüştü.
Ama hayatın gerçekleri, Türkiye'nin bu siyasetinin ne kadar anlamsız, yanlış olduğunu zaman içinde göstermişti.
Turgut Özal, cumhurbaşkanlığı döneminde, bu anlamsızlığa son verip diyalog kapısını açmıştı.
Siyaset meydanında önce kıyamet kopmuş ama sonra işler rayına oturmuştu.
Şimdi benzer bir politikayı Kuzey Suriye ile -ve kendi Kürtlerimizle- başlatmanın zamanıdır.
Silah değil diyalogtur doğru yol...

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"