Eski MİT Müsteşarı Emre Taner’in TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda yaptığı açıklamalarının tam metnini Meclis tutanaklarından maalesef daha yeni okudum.
Maalesef diyorum, çünkü daha önce okuyup bu konuda yazmalıydım.
Emre Taner’in özellikle Kürt sorunu konusundaki açıklamalarının üzerinde durmak lazım.
Türkiye’nin bugün hâlâ en yakıcı sorunu, Kürt sorunu ve PKK olmaya devam ediyor.
Türkiye bu nedenle gerçek bir barışa kavuşamıyor.
İstikrarı yakalayamıyor.
Demokrasiden uzak kalıyor.
Hukukun üstünlüğünü yaşayamıyor.
Ortadoğu’da bataklığa çekiliyor.
İşte bu nedenlerle, Emre Taner’in bir özeleştiri niteliği de taşıyan bu açıklamaları için tarihe düşülen notlar diyorum.
Ve uzun açıklamaların içinden cımbızla seçtiğim bazı cümleleri aşağıya alıyorum.
* * *
PKK’nın önüne doğru düzgün bir yol haritası koyamadık.
Meselenin sosyal kısmını görmeden bu konu silahla pek zor çözülür.
Her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor. Dağda ölümler devam ettiği sürece dağa çıkışları engelleyemezsiniz.
Bölgemizde, coğrafyamızda hudutlar 1930’lu yıllarda İngilizler tarafından veya ona benzer ülkeler tarafından cetvelle çizilmiştir, malum. Şimdi o hudutlar kendi doğal sınırlarını çizmeye çalışıyor.
Adam diyor ki:
“30 milyonum, benim devletim niye yok?”
Şimdi bu sorunun cevabını vermek durumundasınız, bazı şeylerin cevabını vermek durumundasınız. Olay sosyaldir.
Sadece terör değildir olay.
Terör bir vasıtadır, arkasında siyasi amaçlar vardır.
Biz Oslo sürecine yabancılar Kürt meselesini oyuncak yapmasın diye girdik.
Şöyle bir baktık:
Ne kadar yabancı servis varsa hepsi PKK’yla iç içe, istedikleri gibi konuyu alıyorlar, veriyorlar, zavallı Türkiye kenardan seyrediyor.
Yabancılar, çözüm süreci olduğu takdirde, Türkiye'nin bölgesinde bu problemi halletmiş, kanatlanmış bir ülke olmasını istemediler.
Şimdi böyle olunca bir defa ortak bir aklın, bir siyaset aklının devreye girmesi lazım.
Bu HDP olabilirdi, o kadarını ifade etmek istiyorum.
* * *
Türkiye’nin bugün hâlâ en yakıcı sorunu, Kürt sorunu ve PKK olmaya devam ediyor. Türkiye bu nedenle gerçek bir barışa kavuşamıyor
Eski MİT Müsteşarı Taner’in açıklamalarından en başa seçtiğim cümle şu:
PKK’nın önüne
doğru düzgün
bir yol haritası
koyamadık!
Bu tespitte gerçek payı büyük.
Ama mesele bu tespitle bitmiyor.
Nasıl bir yol haritası?
Bu yol haritasında nihai bir oyun planı, İngilizce deyişle bir end game var mı?
Varsa, sınırlar nerede bitiyor?
Bu soruları soruyorum, çünkü örneğin Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki oyun planı sadece silahların gömülmesi ve af ile sınırlıydı.
Kapsamlı bir oyun planı yoktu.
Ne İmralı’ya, ne Kandil’e güven veriyordu.Kürt sorunu demekten de vazgeçen Erdoğan, zaman içinde ‘çözüm süreç’lerini oy vasıtası yapmakla yetindi.
Habur’da da bu yüzden frene bastı, 7 Haziran sonrası da bu nedenle savaş düğmesine bastı.
Bugün de bu savaş hali, PKK’nın hodri meydan demesiyle devam ediyor ne yazık ki...
Meclis Komisyonu’nda, “Bu konu silahla pek zor çözülür, her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor” diyen eski MİT Müsteşarı haklı.
Çözümün yolu savaştan, silahtan, terörden geçmiyor.
Emre Taner’in deyişiyle:
“Adam diyor ki, 30 milyonum, benim devletim niye yok? Bu sorunun cevabını vermek zorundasınız.”
Böyle bir sorunun yanıtını da içeren bir nihai oyun planı yoksa, işiniz zor demektir.
Çünkü böyle bir ‘oyun planı’nın çerçevesi birinci sınıf bir demokrasi demektir.
Birinci sınıf demokrasi yörüngesine oturmuş bir Türkiye ise Türklere de, Kürtlere de fazlasıyla yeter.
Böyle bir Türkiye de bölünmez, bölünemez!
Çünkü böyle bir Türkiye, hem kendi Kürtleriyle, hem de başta Suriye'dekiler olmak üzere bölge Kürtleriyle barış içinde olur.
Ve böyle bir Türkiye bölgede kanlı maceralara çekilemez.
Bu noktayı özellikle vurgulamakta yarar var. Çünkü, dikkat edin, Suriye’deki ‘Kalkan operasyonu’nda gelen şehit haberleri de ne yazık ki çoğalmaya başlamış durumda...
Emre Taner’in açıklamalarında bir de, ortak akıl vurgusu var.
Çözüm sürecinde ortak akıl olarak, ‘siyaset aklının devreye girmesi’nden söz ediyor.
Bu açıdan adres olarak da HDP’ye işaret ediyor ama bu konuda olabilirdi demekle yetiniyor, ayrıntıya girmiyor.
Son söz:
HDP’ye cezaevi kapılarını açarak, toptan imha stratejisi uygulayarak barış yapmak hayaldir.