24 Ekim 2017

Kılıçdaroğlu'na bir eleştiri...

Ve sahneye çıkmak üzere olan Meral Akşener'e dikkat!

Evet, seçimle gelen seçimle gider!
Demokrasinin anayasası böyle der.
Erdoğan bu anayasaya uymuyor.
Demokrasinin bu temel ilkesini önce HDP'li belediye başkanlarını görevden alarak, hapse tıkarak,
yerlerine kayyım atayarak çiğnemişti.
Şimdi sıra AKP'li belediye başkanlarına geldi.
Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlarının istifaya zorladı.
Üçü istifa etti, biri direniyor.
Bütün bu başkanlar seçimle geldi.
'Millet iradesi'yle koltuklarına oturdular.
Şimdi de 'despot iradesi'yle koltuklarından oldular.
Bir başka deyişle:
Halkın oyu hiçe sayıldı.
Eğer demokrasi diyorsak, eğer millet iradesi diyorsak, hem AKP'li başkanlara, hem HDP'li başkanlara yapılanı eleştirmeliyiz.
Yoksa çifte standart uç verir ki, bu da demokrasiye sığmaz.
Bu açıdan Ahmet İnsel'in bugün Cumhuriyet'te yazdığı Kılıçdaroğlu eleştirisi  yerli yerindeydi.

Kemal Kılıçdaroğlu, istifa  
etmemekte direnen AKP’li belediye
başkanları konusunda, haklı
olarak, “Seçimle gelen birine bu kadar ağır yaptırımlar doğru değil.
Çocuğuna nasıl hesap verecek” diye
soruyor.

Bir yıldan beri görevden alınan,
tutuklanan Türkiyeli Kürt belediye
başkanları hakkında benzer bir söz söylediğini,
aynı empatiyi kurmaya çalıştığını hatırlamıyorum. Belki birkaç kez mızırdanmıştır. 

Halen Türkiye’de HDP veya DBP
adayının seçimi kazandığı 92
belediyede başkanlar “gereği
yapılarak” görevden alınmış ve
yerlerine kayyım atanmış
durumda. Seçmenlerin özgür
iradesiyle seçilmiş 84 belediye eşbaşkanı
“gereği yapılarak" cezaevinde.

Başta Selahattin Demirtaş olmak
üzere, HDP’li milletvekillerinin de “gereği 
yapılarak”, tutuklanmaları yakında birinci
yılını dolduracak.

Söz konusu olan HDP ve DBP’li seçilmişler
ve yöneticiler olduğunda, “bu kadar ağır
yaptırımlar doğru değil” türünden bir cümle kuramamak, kulakları 
tırmalayan bir sessizliktir. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda
alınan son derece vahim 
tavrı tamamlar. 
Kılıçdaroğlu, HDP’li seçilmişlere bu kadar ağır yaptırım uygulanmasını en fazla mızırdanarak geçiştiriyor,   ama reislerinin hışmına uğrayan
AKP’li belediye başkanlarıyla empati 
kurmakta
çok daha cesur ve rahat 
davranıyor. 

Sayın Kılıçdaroğlu bu tavrıyla ne İsa'ya ne Musa'ya yaranabilir.
 

Ahmet İnsel haklı.
Sözü uzatmak istemiyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konuda sergilediği çifte standart ne demokrasiye, ne de sosyal demokrasiye sığıyor.
Tersine, CHP'nin demokrasiye ilişkin inandırıcılığını
daha beter törpülüyor.
Son bir not:
Milliyetçi-muhafazakâr oyların yeni adresi olarak sahneye çıkmak üzere olan Meral Akşener'in Kürtler konusunda, referandum konusunda Kılıçdaroğlu'na göre daha özenli bir söylem içinde olduğu dikkati çekiyor.
Sayın Kılıçdaroğlu bu tavrıyla ne İsa'ya ne Musa'ya yaranabilir.

        
 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Taksim Meydanı 1 Mayıs'lara açılmadıkça, cezaevleri boşalmadıkça...

Bu ülkede demokrasiden, hukuk ve adaletten, özgürlükten söz edilemez

Ermeni kardeşlerimin 24 Nisan soykırım acısını, Hrant Dink'in "23,5 Nisan" yazısıyla paylaşıyorum

"Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle..."

Ortadoğu cehennemine Gazze'ye BARIŞ gelecek mi?

İsrail, İran ve Filistin'de iktidarlar değişmedikçe, Batı'nın İsrail'e kayıtsız şartsız desteği son bulmadıkça, Hamas şiddet ve terörden vazgeçmedikçe Ortadoğu'da barış kapısı açılmaz!