Oya Baydar'ın son romanı, iklim felaketini anlatan Köpekli Çocuklar Gecesi isimli romanını okurken içime sık sık acı çöküyor.
16 yaşındaki İsveçli öğrenci Greta’nın “Geleceğimizi çalıyorsunuz” diye başlattığı iklim grevini dalga dalga bütün dünyaya yayılıyor olması içimi ısıtıyor.
Ömer Madra'nın telefonda, "Bunca yıl çabalayıp durdum, 22 yıl sonra bir işe yaradığımı farkediyorum" derken, sesindeki o mutlu titreşimler beni de sevindiriyor.
İnsanlığın karşı karşıya olduğu iklim felaketini işleyen Yedinci Kıta başlıklı ve Antroposen temalı 16. İstanbul Bienali'nden dolayı İKSV Genel Müdürü Görgün Taner'le Bienal Direktörü Bige Örer'i kutluyorum.
Köpekli Çocuklar Gecesi'ni okurken bir ara kendi kendime mırıldanıyorum:
Bizden geçti artık, güzel bir geleceği, güzel bir dünyayı, sevgili Oya'nın romanında dediği gibi, yüreklerinde umudu, yüreklerinde masumiyeti taşıyan çocuklar kuracak.
Geleceğimi çalmayın diye yola çıkan 16 yaşındaki İsveçli öğrenci Greta'lar kuracak.
Romandaki şu satırlar içime yaşama sevinci aşılıyor:
Büyüklerin aymazlık ya da çaresizlik içinde sessiz kaldıkları, bilim insanlarının seslerini duyurmakta zorlandıkları, iklim alarmı konusunda iktidarların üç maymun oynamayı yeğledikleri bir dönemde bir küçük kız çıkmış, ülkesinin parlamento binasının önünde, "Duyun büyükler! Dünya elden gidiyor!" diyerek ilk işaret fişeğini yakmıştı.
Ardından dünyanın dört bir yanından çocuklar ellerinde kendi yazdıkları, boyadıkları pankartlarla sokaklara, meydanlara çıktılar.
"Bizim kuşağımıza verdiğiniz dünya, bize layık gördüğünüz gelecek bu işte" diyerek isyan ediyor, ders boykotu uyguluyor,
"Biz çocuklar umutlarımızı ve
düşlerimizi geri almak için,
sadece kendimizin değil,
herkesin geleceğini kurtarmak
için mücadele ediyoruz" diyorlardı.
Sadece iklim uyarısı yapıyorlardı.
Büyüklere, "Bizim geleceğimizi karartmayın, doğayı yok etmeyin, yaşamı koruyun" diyorlardı.
Bu satırları yazarken sevgili Ömer Madra'dan bir not geldi. "Bu artık son şansımız" başlığını taşıyan satırları aşağıya aynen alıyorum.
1968 baharında öncelikle Paris’te, ama hemen ardından dünyanın hemen her yerinde öğrenciler yerleşik siyasi düzenin haksızlık ve adaletsizliklerine karşı sokakları, caddeleri ve alanları doldurmuşlardı.
Ardından her yerde işçiler de gençlere katılmakta gecikmedi.
Şimdi bir kere daha öğrenciler yola düştü.
Bu kez iklim faciasınının önünü almak için sokaklardalar.
Çocuklar büyüklerden ve –emekçi örgütlerinden- kendilerini desteklemelerini istiyorlar ve Küresel Sendikalar Konseyi Başkanı Rosa Pavanelli’nin geçenlerde bir makalesinde yazdığı gibi, iklim eylemi halkları ve gezegeni kâr güdüsünün üstüne çıkarmak için girişilmiş bir kavga...
Açık Radyo’da yaklaşık 22 yıldır giderek artan dozda dile getirmeye çalıştığımız bu mücadele, İsveçli öğrenci Greta Thunberg’in geçen sene bu vakitler tek başına başlattığı okul grevinin yüzbinlerce öğrenciye sirayet etmesiyle genişledi.
20 Eylül 2019’da dünyanın 140’tan fazla ülkesinde 5 bine yakın ayrı yerde gerçekleştirilecek bu eylemler zincirine;
400 küsur milyon üyeli Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun,
New York ve Seattle devlet okullarının tümünün,
Avustralya Victoria Eyalet hükümetinin,
Amazon, Google, Microsoft şirketleri çalışanlarının büyük bölümünün,
Uluslararası Af Örgütü Başkanı'nın dünyanın dört bir yanında 30 bin okula gönderdiği çağrıya cevap veren yüzbinlerce öğretmen ve öğrencinin,
Türkiye ve Avustralya tabipler birliklerinin çağrısına cevap veren sayısız hekimin,
deklarasyon yayınlayan 30 bini aşan sayıda bilimcinin,
gene deklarasyon yayınlayan bin 500’ün üstünde her din ve inanca mensup görevlinin,
Atlassian gibi dev tekno şirketlerinin 35 bin çalışanı ile katılması ile muazzam bir boyuta ulaşmış gibi görünüyor.
Henüz büyük konuşmak için çok erken, ama tarihin en büyük iklim adaleti isyanının kapıda olduğunu söylemek abartı olmayabilir.
Hatta, Rosa Luxemburg’un kulaklarını çınlatarak, tarihin gördüğü en büyük genel grev olgusu bile gündemde olabilir diyelim.
Ve yazar, aktivist Bill Mckibben’ın son yazısından bir cümle ile bitirelim:
“Greve gidin ki torununuzun veya başkasının torununun gözünün içine bakabilesiniz.”
Ömer Madra,
19 Eylül 2019
Dünün sonu, yarının başlangıcı diye bitiyor Oya Baydar'ın romanı...