Nasıl bir memlekette yaşıyoruz?..
Bir mafya babası, barış için bildiri yayınlayan 1128 akademisyeni ölümle, kıyımla tehdit ediyor.
Diyor ki:
Sözde aydınlar.
Çanlar ilk önce sizin için çalacak.
Kanlarınızı oluk oluk akıtacağız.
Ve akan kanlarınızla duş alacağız.
Böylesine bir tehdit...
Böylesine bir nefret dili...
Ama beraat ediyor.
Tehdit ve suç işlemeye tahrik suçunun oluşmadığına karar veriyor mahkeme...
Akıl alır gibi değil.
Nasıl bir memlekette yaşıyoruz?
İktidarın küçük ortağı Bahçeli'nin toz kondurmadığı bir başka ünlü mafya babası.
Hapisten, Karar gazetesinde iktidara dönük eleştirileri, itirazları olan bazı köşe yazarlarını ölümle tehdit ediyor.
Ama tık yok.
İktidar, yeraltı dünyasının tehditleriyle korku salmak, eleştirel sesleri susturmak, sindirmek istiyor.
Tık yok.
Nasıl bir memlekette yaşıyoruz?..
Söyler misiniz Allah aşkına, nasıl bir memlekette yaşıyoruz?
Prof Dr. Onur Hamzaoğlu.
Şubat ayından beri hapiste.
Suçu:
322 kelimeden oluşan bir basın açıklaması.
Açıklama barışa çağrı yapıyor.
Savaşa hayır diyor.
Barışı savunduğu, savaşa karşı çıktığı için de 8 yıl hapis cezası isteniyor hakkında...
Onur Hoca şöyle diyor Cumhuriyet'e:
Bu dava dosyasının asıl sanığına gelince... Savaş karşıtlığı, barış talebi ve barış mücadelesinden oluşan ayrılmaz üçlüdür.
Nasıl bir memlekette yaşıyoruz?..
Mine Söğüt, Cumhuriyet yazarı, köşesinde şu satırlar var:
Dört öğrenci...
ODTÜ mezuniyet töreninde...
Penguen dergisinin 13 yıl önce kapağında yayımladığı bir karikatürü pankart olarak taşıdıkları için...
Tayyip Erdoğan’a hakaretten...
Resmen...
Tutuklandılar.
Hapse atıldılar.
Şu anda içerdeler.
Öğrenciler...
Mezuniyet töreninde Tayyip Erdoğan’la ilgili bir karikatürü pankart yapıp taşıdılar diye.
Ve yer yerinden oynamadı.
Ve yer yerinden oynamadı.
Ve yer yerinden oynamadı.
O karikatür bundan 12 yıl önce yargılanıp muhteşem bir kararla beraat etmişti.
Söyler misiniz Allah aşkına, nasıl bir memlekette yaşıyoruz?
Fazıl Say.
14 Ağustos'ta Cemil Topuzlu sahnesinde vereceği konser iptal edildi.
Fazıl Say'ın tepkisi:
Memleketimi çok seven bir insanım. Sanatımı tüm dünyada olduğu gibi kendi ülkemde de icra etmek istiyorum.
Fazıl Say da bir Türk vatandaşıdır.
Benimle bir konser için çalışan bir belediye suç mu işlemiş olur?
Lütfen, bu yanlışlardan dönelim.
Üniversitelerde tekrar konserler vereyim istiyorum.
Yıllardır davet edilmiyorum.
Gençlerle buluşamıyorum.
Neredeyse tüm kapılar kapalı.
Devletin kurumlarını zaten geçtim, yıllardır yasaklı gibi bir durumdayım, hem yorumcu hem de besteci olarak...
Dünyanın en önde gelen kurumlarıyla yılda yüz kere çalışıyorum, ülkemde bu olamıyor, acı bu...
Hadi söyleyin, nasıl bir memlekette yaşıyoruz?
Demir parmaklık arkasında bunca zamandır haksız yere yatmakta olan dostları, Osman Kavala'ları, Selahattin Demirtaş'ları, Nazlı Ilıcak'ları, Ahmet Altan'ları, Enis Berberoğlu'larını düşünüyorum.
Ve nasıl bir memlekette yaşıyoruz sorusu bu sabah içimi acıtıyor.
Tek bir sözcükle yazımı noktalıyorum:
Hüzün!