Adalet yürüyüşünde dördüncü gün. Pazar sabahı erken Kızılcıhamam yoluna koyuluyoruz, Kurtboğazı Baraj Gölü'ne doğru.
Hava kapalı.
Yağmur çiselemeye başlıyor.
Yürüyoruz!
En çok konuşulan konu, Erdoğan'ın tehditleri...
Tehditlerin yürüyüşü büyüttüğü belirtiliyor.
Yürüyüşün Erdoğan'ı korkuttuğu vurgulanıyor.
Yürüyüşün adı, adalet olduğu için Erdoğan korkuyor.
Yürüyüş 16 Nisan'ın devamı olduğu için Erdoğan korkuyor.
Yürüyüş, 16 Nisan'daki Erdoğan'a HAYIR blokunu büyüttüğü için Erdoğan korkuyor.
Yürüyoruz!
Tepenin yamacında koskocaman bir Türk bayrağı. Kılıçdaroğlu bayrağa doğru tırmanıyor, bir süre tutuyor. Fotoğrafçılar, kameramanlar harıl harıl en iyi kareyi, görüntüyü almaya çalışıyor.
Aşağı inerken ayağı kayıyor, kendini bir anda popo üstü yerde buluyor.
Ve Cem Karaca'nın Dadaloğlu'su hep bir ağızdan söyleniyor:
Yollar bizimdir
Yollar bizimdir!
Yürüyoruz!
Dördüncü gün yürüyüşe katılım büyümüş durumda.
Karadeniz'den, Ege'den, çevre illerden gelenler yürüyüşte yeni bir heyecan dalgası kabartıyor.
Pazar günü tam bir bayram havasında geçiyor yürüyüş. Bir dayanışma ruhu kendini belli ediyor, yükseliyor.
Ben de heyecanlanıyorum.
Yürüyüşün bu havasında dışlama yok.
Sadece Halk Partili'lik de yok.
Adalet diyen herkes kucaklanıyor.
Farkılılıklar, farklı görüşler, yakın geçmişin tartışma ve kavgalar bir yana bırakılıyor.
Pazar günü tam bir bayram havasında geçiyor yürüyüş. Bir dayanışma ruhu kendini belli ediyor, yükseliyor
Bir adalet ve demokrasi şemsiyesi açılırken tek bir hedefe kilitleniyor yürüyüş:
Adalet!
Adaletle birlikte Erdoğan'a hayır hedefine kilitleniyor yürüyüş...
Yürüyoruz!
Kılıçdaroğlu en başta dimdik yürüyor, yanında Turgut Kazan. Yaklaşıyorum:
"Sayın Genel Başkan, tempoyu yavaşlatın, yetişemiyoruz. Bakın, Turgut Kazan zorlanıyor gibi, bir omzu sola yatmış durumda..."
Gülüşmeler...
Kılıçdaroğlu'nun elinde küçük bir papatya ve yasemin demeti yürürken, korumalarını şaşırtan hızlı bir hamle geliyor kenardan.
Siyah uzun saçlı bir kadın, kıvrak bir sıçrayışla, Kılıçdaroğlu'nun yanağına kıpkırmızı rujlu dudaklarıyla koca bir öpücük konduruyor.
Yürüyoruz!
Bir kartonun üstünde tükenmez kalemle yazılmış sloganlar:
Yaşasın barış!
Yaşasın halkların kardeşliği!
Bu pankartı taşıyan küçük grubun sesi yükseliyor:
Faşizme karşı omuz omuza!
Kılıçdaroğlu sabah yürüyüş başlarken, Erdoğan'ın tehditlerine pabuç bırakmayacaklarını söylüyor bir kez daha:
Bizi tahrik etmek istiyorlar.
Tahriklere kapılmayacağız.
Yargıyla bizi tehdit etmek
istiyorlar.
Hâkim, savcı çağırırmış...
Biz bu ülkede darbecilerin neler
yaptığını çok iyi biliyoruz.
Darbeciler tarihin karanlık sayfalarında, ona karşı
mücadele edenler de
ak sayfalarında yer almıştır.
Adalet, demokrasi, hukuk, özgürlük, bıçak kemiğe dayandı, diktaya hayır diyen herkes Adalet Yürüyüşü'ne katılsın
Sevgili Enis Berberoğlu'nun Adalet Yürüyüşü'ne mesajı ulaşıyor CHP milletvekili Mahmut Tanal aracılığıyla:
Sevgili adalet savaşçıları;
İlk andan itibaren bu meseleyi bir
medya özgürlüğü davası olarak gördüm.
Dolayısıyla ülkemizde medya
özgür olmadan ben ne içeride, ne dışarıda özgür olamam.
Bu yüzden adalet yürüyüşüne en
içten duygularla destek veriyor,
size güç ve başarı dileklerimi
iletiyorum."
Yürüyoruz!
Gazetecilik mesleğindeki ustam Altan Öymen'le cepten konuşuyorum.
Hem duayen bir gazeteci, hem de damardan bir Halk Partili olarak benden durum-vaziyeti raporu alıyor, didikleyici sorularla...
Anlaşılan o da heyecanlanmış durumda.
Bu bir iki gün içinde Altan Öymen de, Kılıçdaroğlu'nun yanında yerini alacak, Adalet Yürüyüşü'ne katılacak.
Bu satırları yazarken sevgili Zülfü Livaneli'nin de yürüyüşe destek için yolda olduğunu öğreniyorum.
Ne güzel!
Erdoğan tehdit ediyor.
Yürüyüş büyüyor.
Ve hayır bloku büyüyor!
Türkiye'de bir ilk yaşanıyor.
Bir parti lideri, Ankara'dan İstanbul'a yürüyor, adalet diyerek, hukuk diyerek, özgürlük diyerek, diktaya hayır diyerek ve kimseyi dışlamadan, herkesi kucaklayarak...
Yürüyoruz!
Yağmur çiseliyor.
Sekiz on kilometre yürüyoruz pazar sabahı.
Evet, altını çiziyorum:
Bir ilk yaşanıyor.
Adalet diyen, demokrasi diyen, hukuk diyen, özgürlük diyen, bıçak kemiğe dayandı diyen, diktaya hayır diyen herkes Adalet Yürüyüşü'ne katılsın, destek versin, Erdoğan'a hayır blokunu büyütsün.
Demokrasi kapısı başka türlü açılmaz!