30 Mayıs 2015

Haddinizi bilin, haddinizi!

Asıl haddini aşanlar biz değil sizsiniz, kendini ‘muktedir’ sananlar…

Ne kadar aydınları karalamaya çalışsan da...
Onlar demokrasiyi savunacaklar.
Hukuku savunacaklar.
Özgürlükleri savunacaklar.
Yılmayacaklar.
Ne kadar gazetecilerin üzerine yürüsen de...
Onları işlerinden etsen de...
Mahkeme kapılarına göndersen de...
Hapse atsan da...
Değişen bir şey olmayacak.
Gazeteci milleti yine demokrasinin yanında duracak.
Hukukun yanında duracak.
Özgürlüklerin yanında duracak.
Gazeteciliğin bağımsızlık ve özgürlüğünü savunmaya devam edecek gazeteci milleti...
Aydınlar gibi, sanatçılar gibi, yazarlar gibi gazeteciler de yılmayacak.
“Haddinizi bilin, haddinizi!” diyenleri biz çok gördük.
Asıl haddini aşanlar biz değil, sizleriniz.  
Evet, demokrasilerde herkes haddini bilecek.
Herkes yerini bilecek.
Herkes herkesin yerine saygı gösterecek.
Herkes herkesin hayat tarzına saygılı olacak.
Herkes herkesin hakkına hukukuna saygılı olacak.
Herkes herkesin özgürlüğünü, farklılığını, inancını, kimliğini tanıyacak.Dünkü sayısında Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın imzasıyla 19 Ocak 2014'te Adana ve Hatay'da durdurulan MİT TIR'larında bulunan silah ve mühimmatın fotoğraflarını yayımlayan Cumhuriyet gazetesi hakkında terör soruşturması başlatıldı. Hükümet, TIR'larda 'insani yardım malzemesi' taşındığını öne sürmüştü

 

                                                                                                                                                                                                              Demokrasiler böyledir.
Hukukun üstünlüğü geçerlidir demokrasilerde.
Kim olursa olsun, demokratik hukuk devletinin ilkeleriyle bağlıdır.
Çerçeve budur demokrasilerde.
Herkes istediği gibi yazar.
İstediği gibi çizer.
İçinden geldiği gibi yaratıcılığını sergiler.

'Haddinizi bilin, haddinizi!' diyenleri biz çok gördük. Haddini aşanlar biz değil sizsiniz, kendini ‘muktedir’ sananlar

 

İstediği gibi gazetesini yapar, (dünkü CUMHURİYET örneğinde olduğu gibi).
Haberini yayınlar.
Köşesinde yorumunu yapar.
Budur özgürlük.
Onlara karışamazsın.
Onlara haddini bildirmek senin işin değildir.
Onları işinden etmek, onları mahkeme kapılarına göndermek, onları hapse atmak, demokrasilerde yoktur.
Sadece dikta rejimlerinde vardır.
Bu hâller sadece otoriter rejimlere mahsustur.
200 yazar, aydın ve sanatçının geçen gün yaptıkları ‘Acil Çağrı’ başlıklı metindeki şu satırların altı kalın olarak çizilmelidir:

Ülkemiz bir süreden beri temel hukuk sınırlarını çiğneyen olağandışı bir rejimle idare edilmektedir.
Hukuk sistemine ‘paralel yapı’ ile mücadele gerekçesiyle yapılan müdahalelerle yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, iktidarın denetlenmesi imkânsızlaştırılmış, hukuk kurallarını hiçe sayan Saray’ın yönlendirdiği yeni bir vesayet rejimi oluşturulmuştur.
Yüzde 10 barajı ve diğer antidemokratik mevzuatla adil ve özgür bir seçimin engellenmiş olması yetmezmiş gibi, Cumhurbaşkanı’nın Anayasaya rağmen inatla seçim faaliyeti yürütmesi, durumu daha da sorunlu hâle getirmektedir.

Günün birinde aklınız başına gelecek. O günler de uzak değil

Evet, asıl haddini aşanlar, biz değil sizsiniz, kendini ‘muktedir’ sananlar…
Şunu iyi bilin:
Demokrasi adına, hukuk adına, özgürlük adına sizlere haddini bildirecek olanlar yine bizleriz.
Günün birinde aklınız başına gelecek.
O günler de uzak değil.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"