Evet, Erdoğan ‘oyun kurucu’dur ama Gül de oyun bozucu olabilir. Ellerindeki kartları birbirlerine ne kadar belli ettiklerini bilemiyoruz. Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak istiyor mu? Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa, Gül’ün başbakan olmasını ister mi? Gül, Erdoğan tarafından üstüne çarpı konduğunu anlarsa, meydanlara çıkar mı? Benim izlenimlerim iki noktada toplanıyor; biri Erdoğan'a, diğeri Gül'e ilişkin...
Gül’le Erdoğan nereye sorusu, öyle anlaşılıyor ki, bir süre daha siyasal gündemin tepesinde oturmaya devam edecek.
Bu ‘oyun’da eli güçlü olan Erdoğan’dan başkası değil.
Bir meslektaşımın dediği gibi, oyun kurucu olan o. Yani son sözü Erdoğan söylecek.
Peki ama bu ‘oyun’da Gül’ün hiç mi söz hakkı yok ya da olmayacak?
Şu söylenebilir:
Evet, Erdoğan ‘oyun kurucu’dur ama Gül de oyun bozucu olabilir.
Bu yüzden iki taraf da dikkatli.
Aralarında neyi nereye kadar konuştuklarını, ellerindeki kartları birbirlerine ne kadar gösterdiklerini veya belli ettiklerini bilemiyoruz.
Önce bazı konuların açıklığa kavuşması lazım.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak istiyor mu?
Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa, Gül’ün başbakan olmasını ister mi? Gül’le çalışabileceğini aklı kesiyor mu?
Gül, Erdoğan tarafından üstüne çarpı konduğunu anlarsa, meydanlarda otobüsün üstüne çıkar mı?
Bu soruların yanıtları henüz bilinmiyor.
Benim izlenimlerim iki noktada toplanıyor:
Erdoğan, Çankaya’yı bırakmaz.
Gül, siyaset meydanından çekilmez.
Tayyip Erdoğan Çankaya’yı bırakmaz, çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinde halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olarak, Atatürk’ü de aşarak adını yazdırmak ister tarihe...
Bu ihtimali daha yakın görüyorum.
Peki, bu ihtimal gerçekleşirse, Gül’ün başbakanlığına rıza gösterir mi Erdoğan?..
Bilemiyorum.
Erdoğan iktidara, güce tek başına sahip olmayı seviyor, tek adam olmak istiyor. İktidarı Gül’le paylaşmak isteyebileceğini sanmıyorum.
Buna karşılık, Gül’ün de başbakan olarak Çankaya’daki bir Erdoğan’a biat etmesi beklenemez.
Aralarındaki fark kapanır mı?
Bu açıdan, Gül-Erdoğan ikilisinin Twitter ve Anayasa Mahkemesi’yle ilgili olarak nasıl ters düştükleri şu iki gündür gözlerimizin önünde yaşanıyor.
Yüksek mahkeme, Twitter yasağını hak ve özgürlük ihlali olarak gördü, kaldırılmasına oybirliğiyle karar verdi.
Cumhurbaşkanı Gül, kararı alkışladı, evrensel hukuka uygunluğunun altını çizerken şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi’nin kararı benim için sürpriz değil. Benim söylediğim şeylerdi. Önemli olan Anayasa Mahkemesi’nin oybirliği ile aldığı karar. Sonunda hukukun üstünlüğü bu memlekette ispatlanır. En yüce mahkeme, Anayasa Mahkemesi bir zamanlar siyasi kararlar verirdi. 17 üyenin 10’unu ben atadım, 2’sini direkt atadım. 17 üye, siyasi düşünceleri farklı, fakat bazı önemli kararlar oybirliği ile çıkıyor. Evrensel hukuku esas alarak karar veriyorlar. Bu, mahkemeye güveni artırır. Benim çok gurur duyduğum bir olaydır.”
Cumhurbaşkanı Gül önceki gün Kuveyt’ten dönerken gazetecilere böyle diyor. Bu sözleri dün sabah medyada geniş biçimde yer alıyor.
Buna karşılık Başbakan Erdoğan da, dün sabah Bakü’ye uçarken, Anayasa Mahkemesi’nin kararını gayrimilli ilan ediyor, bir başka deyişle Gül’e şöyle yanıt veriyor:
“Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karara uyduk. Aldığı karara uymak durumundayız ama saygı duymak zorunda değiliz. Kısa bir süre içinde Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı almasını milli bulmuyorum. Anayasa Mahkemesi'nde bunca bekleyen dosyalar varken, diğer mahkemelere başvurmadan bunu öne almalarını etik bulmuyorum. Bu ülkenin Başbakanına ve bakanlarına hakarete kadar her şey ortada, buna rağmen hemen alınan bir karar var.”
N’olacak şimdi?
Gül, Anayasa Mahkemesi’ni alkışlıyor.
Erdoğan, gayrimilli ilan ediyor. (*)
Bu bir uçurum mu?
Kapatılabilir bir görüş ayrılığı mı?
Bir yüksek mahkeme kararıyla ilgili olarak böylesine ters düşen Gül’le Erdoğan, ileride yer değiştirerek birlikte çalışabilirler mi?
Cumhurbaşanı ve Başbakan olarak bugüne kadar birlikte çalıştılar.
Ama yer değiştirdiklerinde, bu uyumlu birliktelik devam edebilir mi?
Bilemiyorum
Bana kolay görünmüyor.
Erdoğan’ın Gül’den bir başkasıyla daha rahat edeceğini düşünüyorum.
Ama siyasetin realiteleri ya da reelpolitik, yakın gelecekte de Gül-Erdoğan birlikteliğini Türkiye’ye dayatabilir.
Daha sağlıklı tahliller için şimdilik beklemek gerekiyor.
Ama bir kez daha vurgulamakta yarar var:
30 Mart sonrası Erdoğan’ın eli daha güçlendi, şimdi sahnede asıl oyun kurucu kendisi; ama anlaşılan Gül de sahnedeki varlığını korumaktan yana; bu nedenle oyun bozucu olabilir, eğer Erdoğan özen göstermezse…
_____________________________________________________
* Bu çerçevede, Erdoğan’la ‘gayrimilli’ Anayasa Mahkemesi başlığını taşıyan dünkü yazım okunabilir.
Twitter: @HSNCML