28 Eylül 2020

Eyy... Buraya baksana! Bütün bunlar senin eserin, algı operasyonlarıyla kurtulamazsın bu çıkmazdan!

Öylesine günahlar işledin ki, gitti gider, bundan sonra toparlayamazsın

Erdoğan'ı dinliyorum televizyondan:

Salgın etkisini yitirip
taşlar yerine oturdukça
Türk ekonomisi
yeni rekorlara koşacaktır. 

Gülmem tutuyor.
Oturup hemen yazmak geliyor içimden:

Eyy... Buraya baksana!
Bütün bunlar senin eserin,
algı operasyonlarıyla
kurtulamazsın bu çıkmazdan!
Öylesine günahlar işledin ki,             
gitti gider,  bundan sonra
toparlayamazsın.
Algı operasyonları işe yaramaz!

Evet öyle.
Ekonomi çok büyük bir açmazın içinde.
Tüm günahların acı faturası
burnuna dayanmış durumda.
Bakalım bu faturayı nasıl ödeyeceksin?
Ekonomiyle, piyasayla inatlaşıp durdun da ne oldu?..
Piyasanın, ekonomik gerçeklerin sopası
dan dan kafana vurmaya başladı.
Faizle inatlaştın.
Enflasyonun altında tuttun.
Ele güne alay konusu oldun.
Ama sonunda dolar alıp başını gitmeye başlayınca,
zevahiri kurtarmak için
faizi şöyle bir yükselttin.
Enflasyonla eşitledin.
Ama bir işe yaramadı.  
Dolar bir ara duraklar gibi oldu, sonra kendi yoluna gitti.
Temel konularda bir şeyleri ya yapmıyorsun
ya da gecikmeli, eksik ve yetersiz yapıyorsun.
Ekonomi yönetimi dökülüyor
Türkiye'nin 1970'li yıllardan beri
en kötü, en çapsız ekonomi takımı iş başında.
Algı yönetimiyle, dış güçler edebiyatıyla,
cılkı çıkmış gündem değiştirme oyunlarıyla
bu işleri artık toparlayamazsın.
İpler kayıp gidiyor elinden. 

Desen: Selçuk Demirel

Soruyorum:

Devletin dış borcunu
ödeyebilecek misin?

Soruyorum:

ABD'nin Ankara Büyükelçisi açıkladı:
SSK'nın
, devlet hastanelerinin
Amerikan ilaç şirketlerine olan borcu
200 milyon dolardan
2.3 milyar dolara çıkmış;
Türkiye bu borcu uzun zamandır
sallıyormuş ve Damat Bey
son Amerika seyahatinde,
Türkiye'ye döner dönmez ödemelere
başlanacağını söylemiş.
Türkiye ne hâllere düştü,
görüyor musun? Ne yazık!

Soruyorum:

Özel sektörün dış borç
ödemelerine
destek verebilecek misin?
Bunun için
yeterli dövizin var mı?

Soruyorum:

Döviz mevduatlarının
karşılığı var mı
bankalarda?

Soruyorum:

Yarın öbür gün vatandaş
bankaların kapısını çaldı,
dolarını, avrosunu talep etti,
verebilecek misin?
Bir kriz çıkmasını
önleyebilecek misin?

Soruyorum: 

Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinde
en çok yalnızlaştığı,
yedi düvelle kavgalı
hâle geldiği bir dönemde
dış borç bulabilecek misin?
Ve dış borcu hangi faizle
bulabileceksin?

Soruyorum:

Dolar bazında herkes yüzde 1.5'la
borçlanırken, Türkiye de
ancak yüzde 6'larla borçlanabiliyor.
Bu durumda hâlâ 
faizleri düşük
tutmaya devam etmek,
eşyanın tabiatına aykırı
beyhude bir politika değil mi?

Soruyorum:

Türkiye tarihinin en yüksek
genç işsizliğiyle karşı karşıya.
Bu da senin eserin.
Ekonomi de küçülüyor,
bunun altından nasıl kalkacaksın? 

Soruyorum: 

Aşırı devlet garantileriyle
olmadık fiyatlara yaptırılan köprülerin,
yolların, hava limanlarının,
hastanelerin bütçeye dönük
olağanüstü yükü
nasıl karşılanacak? Hangi vergileri
kimlerin sırtına vuracaksın?
 

Soruyorum:

Enflasyon ve işsizliğin geniş kitleleri
ezdiği bir dönemde, onların sırtına
bir de vergi mi bindireceksin?

 Soruyorum:

Ekonomi öylesine yerlerde
sürünmeye başladı ki,
Türkiye'nin en önde gelen şirketlerinin,
bankalarının değeri
baş aşağı gitmiş durumda...
Yarın bu kuruluşların beş paraya
yabancı ellere geçmesini
nasıl engelleyeceksin?

Soruyorum:

Kredi derecelendirme kuruluşları
Türkiye'nin ülke notunu, Türkiye'nin en
büyük banka ve şirketlerinin
kredi notunu çöp seviyesine indirdi;
bizi yatırım yapılamaz ülke sınıfına soktu.

Soruyorum:

Bak, TÜSİAD Başkanı Kaslowski
ne diyor:
"Artık parasal ve mali genişlemeyle
büyümeye devam edemeyiz.
Hep günü kurtarmaya odaklandık,
uzun vadeli istikrarı tehlikeye attık.
Ekonomiyi yönetenler
salt algı yönetimiyle başarılı olamaz.
Bizim de artık algı yönetimini bırakıp
gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor
.
(23 Eylül Osman Ulagay'ın yazısı, T24)

Soruları kesiyorum.
Uzun lafın kısası:
Türkiye'de işsizler ordusu büyüyor.
Yoksulluk derinleşiyor.
Enflasyon başını kaldırdı.
Sosyal adaletsizlik her yanı sarıyor.
Eşitsizlik gitgide çarpıcı bir hâl alıyor.
Büyüme tepetaklak. Turizmden hayır yok.
Döviz rezervleri berbat.
Çok ciddi bir sermaye çıkışı var Türkiye'den... 
Yabancılar, daha doğru deyişle, yabancı portföy sahipleri 
ellerinde ne var ne yok satıp bay bay Türkiye diyorlar.
Borç sorunu gün geçtikçe
içinden çıkılmaz hâle gelmekte.
Ekonomik bozulma Korona öncesi uç vermişti.
Korona sonrası daha kötüye savrulduk.
Bütün bunlar senin eserin.

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"