Eyy millet,
eyy eyy de, eyy eyy!
Duyduk duymadık demeyin.
At binmiş, kılıç kuşanmış...
Dolu dizgin geliyor.
Hem de nasıl geliyor.
Üstümüze üstümüze geliyor.
Etraf toz duman.
Tam siper olun.
Çünkü kelle almaya geliyor.
En ufak bir çatlak ses, en küçük bir
itiraz işitmek istemiyor.
Muhalif seslere tahammülü
sıfırlanmış durumda.
Zayıfladıkça, altındaki taban kaydıkça,
kılıç şakırtıları daha çok duyuluyor.
AK Partili oylar kendisine mesafe koydukça,
"Buraya kadarmış, haydi Allahaısmarladık!"
sesleri kulağına daha çok çalındıkça çıldırıyor.
Ne yapacağını tam kestiremiyor.
Bu duruma düşen, kendini bir anda boşlukta
hisseden dediğim dedikçi otoriter liderlerin
klasik yoluna ya da daha doğru deyişle
"çıkmaz sokağı"na sapıyor.
Sertleştikçe sertleşiyor.
Kılıç şakırtıları yakınlaşıyor.
Bir hedefi de, yargıdan sonra
barolara da boyun eğdirmek...
Bir hedefi de, yargıdan sonra
savunmayı da biat kurumu haline getirmek...
Bir hedefi de, Saray'a tabi yandaş barolar...
Bir hedefi de, mahkemelerde hukukun üstünlüğünü,
hukuk devletini savunacak avukatların sesini boğmak...
Bu yüzden avukatlar meydanlarda.
Bu yüzden barolar direniyor.
Bu yüzden hukuk ve özgürlük sesleri
her geçen gün daha çok yükseliyor barolardan.
Bu yüzden "Savunma susmadı, susmayacak"
sloganlarıyla meydanlar inliyor.
Bu yüzden "Biz avukatız, biat etmeyiz, eğilmeyiz"
sesleriyle meydanlar çınlıyor.
Eyy millet,
eyy eyy de, eyy eyy!
Duyduk duymadık demeyin.
At binmiş, kılıç kuşanmış...
Dolu dizgin geliyor.
Sosyal medyayı da hedefine koyarak geliyor.
En ufak muhalif ses çıkmasın istiyor.
Hatırlayın.
Geçen haftaki YouTube canlı yayınında
gençlerden 378 bin dislike -Türkçesiyle
beğenmeme- notu almış, gençlerin "sana oy moy yok"
paylaşımları da Twitter'da trend topic olmuştu.
Tahammülsüzlüğü tepe yaptı, yasal
düzenlemenin kapıda olduğunu bugün açıkladı:
YouTube, Twitter, Netflix...
Bu millete bu tür mecralar yakışmıyor.
Bir an önce parlamentomuza getirip
bu tür mecraların tamamen
kaldırılmasını, kontrol edilmesini
istiyoruz.
(Esra Albayrak'a yapılan cinsiyetçi çirkin saldırıyı elbette kınıyorum.)
Biat medyası olmayı reddedenler de
Saray'ın darbelerinden kurtulamıyor.
Bu satırları yazarken kötü haber geldi:
Halk TV ve Tele1 televizyonuna, tamamen
kapatmanın bir adım öncesi olan
'5 gün ekran karartma' cezası geldi!
Özgürlüklere bir darbeyi de
üniversite kapatarak vurdu.
Ama Gelecek Partisi Genel Başkanı
Ahmet Davutoğlu'ndan da hak ettiği yanıtı aldı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihe
üniversite kapatan siyasetçi olarak geçmiştir.
Konuyla ilgili nisan ayında TBMM’den
geçen yasada olduğu gibi bu kararı da
bir gece yarısı yayımladılar.
Gece yarısı yayımlayınca kararın
vahametini örtebileceklerini zannediyorlar.
Bir gece yarısı kararıyla, Türkiye’nin en
kaliteli eğitim kurumlarından birine darbe yaptılar.
Daha doğrusu Türkiye’nin geleceğine,
gençlerin hayallerine ve bir bütün
olarak Türkiye’nin eğitimine darbe yaptılar.
Cumhurbaşkanı attığı bu imza ile nasıl
bir Türkiye görmek istediğini de ilan etmiştir.
Cumhurbaşkanı, AK Parti ve 28 Şubatçı
ortaklarının Türkiye’sinde özgür düşünceye,
bilgiye, liyakate ve emeğe yer yoktur.
Onların Türkiye’sinde akla, ahlaka ve vicdana yer yoktur.
Daha da önemlisi gençlere yer yoktur.
Bugün üniversiteye el koyan da, eğitim
hayatına darbe vuran da, futbol
kulüplerine, inşaatçılara bulduğu
parayı üniversitelerden esirgeyen de,
siyasi hırsı ve kini için artık hiçbir engel
tanımayan da bizatihi bu Cumhurbaşkanı
kararına imza atan Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır.
Hiçbir şey bitmedi.
Her şey yeni başlıyor.
Ne kadar kılıç şakırtılarıyla etrafı tozu
dumana katarak geliyor olsa da, hak ve
hukuktan yana olanlar her geçen gün ayağa
dikiliyor, özgürlükleri boğmanın o kadar kolay
olmadığını, bunun da bir bedeli olduğunu
ele güne gösteriyorlar.
Evet, Davutoğlu haklı.
Hiçbir şey bitmedi.
Her şey yeni başlıyor.