Bugün yazımı kısa keseceğim.
Geçen akşam CNN Türk’te Selahattin Demirtaş’ı iki küsur saat dikkatle izledim.
Ahmet Hakan sorulabilecek tüm soruları, nazik bir üslupla, ama eğip bükmeden pat pat sordu.
HDP Eş Genel Başkanı’nın yanıtları da öyleydi. Hiç yan yollara sapmadan, yalın bir dille yaptı açıklamalarını.
Noktasıyla virgülüyle konuştu.
Ayrıca güler yüzlüydü.
Samimiydi.
Ve sahiciydi.
Sazını çalıp söylerken de öyleydi.
Genç bir siyasetçi olarak ‘değişim’den, barış ve ‘demokrasi’den söz ederken de, inandırıcı ve güvenilir havası vardı.
Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin miting meydanlarında sürekli belirttikleri beş konunun beşinin de yalan ve iftira olduğunu ikna edici bir dille anlattı.
Özeti şöyleydi:
Diyanet yalanı...
Taksim-Kâbe yalanı...
Zerdüştlük yalanı...
Domuz eti yalanı...
Kudüs yalanı...
Ahmet Hakan sordu:
“HDP barajı geçerse, AKP ile koalisyon yapar mısınız?”
Demirtaş’ın yanıtı:
“Hayır.”
“AKP’nin kurabileceği bir azınlık hükümeti HDP tarafından desteklenir mi?”
Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin sürekli belirttikleri beş konunun beşinin de yalan ve iftira olduğunu ikna edici bir dille anlattı Demirtaş
Demirtaş’ın yanıtı:
“Hayır. AKP ile ne içeriden, ne dışarıdan hükümet kurmayız.”
“Ya seçim sonrası İmralı’dan AKP’yi destekleyin, koalisyon kurun diye bir talep gelirse...”
Yanıt:
“Sayın Öcalan’ın böyle bir yaklaşımı olmaz. O, kurucu önderdir. Ayrıca kendisi de bizim gibi düşünür. Biz iradesi olan bir partiyiz. AKP gibi değiliz. Davutoğlu hükümeti, Saray’dan izin almadan bir şey yapabilir mi?..”
“Yani Erdoğan’ı başkan yapmayacaksınız!”
“Hayır yapmayacağız, şimdi daha da kararlıyız bu konuda...”
Ve ekledi Selahattin Demirtaş:
“Erdoğan’ı başkan olarak görmek istemiyorsan, ver oyunu HDP’ye, kurtul ondan!”
Bugünkü yazım bu kadar.