12 Temmuz 2015

Erdoğan sorunu gözardı edilerek bir adım ileri gidilemez!

Yargı bağımsızlığını yok sayan, havuz medyası oluşturan, Türkiye'nin üstüne çökmüş bir karabasan...

Türkiye’nin Erdoğan sorunu vardır.
Bu sorun gözardı edilerek, Türkiye bir adım ileri gidemez.
Erdoğan sorunu gözardı edilerek, bu ülkede demokrasi de olmaz.
Hukuk devleti de olmaz.
İstikrar da olmaz.
Erdoğan sorunu gözardı edilerek yarın başlayacak olan koalisyon turları ancak nafile turlar olabilir.
Çünkü Erdoğan hâlâ bir ‘kabus’tur Türkiye siyasetinin üzerinde.
7 Haziran’da büyük bir tokat yemiştir ama siyaset daha hâlâ o ‘kâbus’tan tam olarak uyanabilmiş değildir.
Saray’daki Sultan bugün de oyun içinde oyunlar kurmaya devam ediyor.
Bu oyuna gelmek demek, bu ülkede istikrara, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne açılan yolu uzatmak demektir.

Erdoğan'ın Gezi Parkı sürecinden itibaren sosyal medyayı 'baş belası' ilan etmesinin ardından Twitter ve Youtube'a gelen erişim yasakları, dünya medyasına karikatürlerle de konu oldu


Bu kritik nokta, koalisyon turları başlarken lütfen unutulmasın.
Türkiye’nin bugün en temel sorunu, hiç kuşku duyulmasın, ‘Erdoğan sorunu’dur hâlâ.
Çünkü, ‘bağımsız yargı’yı yerle bir eden Erdoğan’dır.
Güçler ayrılığı’nı sürekli çiğneyen ondan başkası değildir.
Bağımsız medya, özgür medya kavramlarını hiçe sayan odur.
Kendi iktidarına tabi havuz medyası oluşturan da, Alo Fatih hatlarıyla medyadan haber attıran da, gazeteci kovduran da, televizyon programlarına karışan da, ağlatıncaya kadar telefonda medya patronu azarlayan da Erdoğan’dan başkası değildir.

Erdoğan sorunu gözardı edilerek yarın başlayacak olan koalisyon turları ancak nafile turlar olabilir 

İfade özgürlüğü’ne ölümcül darbeler indiren de odur.
Sosyal medyayı baş belası sayan da, Twitter’ı, Facebook’u yasaklatan da odur.
Kendisine yönelik neredeyse her eleştiriyi vatan hainliği ilan eden de odur.
Bu çerçevede, Merkez Bankası Başkanı’nı da, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı da, TÜSİAD başkanlarını da, kendisiyle ters düştükleri ve hukuk devletini savundukları için hain, satılmış ilan eden de odur.  
Kendisine dönük neredeyse her muhalefeti darbecilik diye yaflayan da odur.
Paralel darbe safsatasıyla yolsuzluk ve rüşvet dosyalarını kapattıran da, kendisine yönelik muhalif, eleştirel sesleri bastıran da ondan başkası değildir.
Sırtını demokrasiye, hukuk devletine, özgürlük ve insan hakları düzenine dönerek, Batı’ya, Avrupa Birliği’ne arkasını çevirerek, Türkiye’yi kaç yıldır son derece tehlikeli sulara, kanlı maceralara doğru adım adım çekmeye çalışan da ondan başkası değildir.
Bütün bunlar unutulabilir mi?

7 Haziran seçimlerine ilişkin temel tartışma; Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken Kuranı Kerim ile çıktığı mitinglerde AKP'ye oy isteyip muhalefeti eleştirmesi oldu
Bütün bunlar yok sayılarak gerçek istikrar kapısı açılabilir mi?
Bir kez daha vurguluyorum:
Türkiye’nin bir numaralı sorunu, ‘Erdoğan sorunu’dur.

Erdoğan hâlâ bir ‘kabus’tur siyasetin üzerinde. 7 Haziran’da büyük bir tokat yemiştir, ama siyaset  hâlâ o ‘kâbus’tan uyanabilmiş değildir

7 Haziran, bu korkunç düğüme demokrasi adına ciddi bir darbe indirmiştir.
Ama henüz çözülmüş değil mesele.
Erdoğan sorunu olduğu yerde duruyor.  
Erdoğan Saray’da oturmaya devam ettikçe, anayasal sınırları içine çekilmedikçe, ‘Erdoğan sorunu’nun çözülmesine giden süreç doğru dürüst işleyemez.
Ne kadar koalisyon da, hükümet de kursanız, gerçek istikrar ve demokrasi sularına açılamaz Türkiye...
Lütfen, önce adını koyun sorunun.
Kaç yıldır bir karabasan gibi Türkiye’nin üstüne çökmüş olan ‘Erdoğan sorunu’dur, başka bir şey değil.
İyi pazarlar!

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"