İşsizlik hız kesmiyor.
İşsizler ordusu büyüyor.
İşsizlikle birlikte yoksulluk derinleşiyor.
Enflasyon başını yine kaldırdı.
Sosyal adaletsizlik her yanı sarıyor.
Eşitsizlik git gide çarpıcı bir hâl alıyor.
Sanayide üretim çok kötü.
Büyüme tepetaklak.
İhracat berbat, çakılmış durumda.
Turizm de öyle, hayır yok.
Döviz rezervlerinde de alarm zilleri
çoktan beri çalıyor.
Ve çok ciddi bir sermaye çıkışı var
Türkiye'den..
Yabancılar, daha doğru deyişle, yabancı
portföy sahipleri ellerinde ne var ne yok satıp
bay bay Türkiye diyorlar.
Borç sorunu gün geçtikçe
içinden çıkılmaz hâle gelmekte.
Uzun lafın kısası:
Ekonomide baş aşağı gidiş hızlanıyor.
Ekonomik bozulma Korona öncesi uç vermişti,
Korona sonrası daha kötüye savrulduk.
Bu savruluş derinleşerek devam ediyor.
Çare?..
Çaresizlik ağır basıyor.
Kötü ekonomi yönetimi kötünün kapısını
açtıkça açıyor.
Faiz takıntısı çaresizliği büyütüyor.
Çaresizlik derine gittikçe, olmadık çareler
icat ediliyor.
Bunlardan biri de İslami iktisat...
Erdoğan'ın şu sözüne bakın:
İslam iktisadı krizden çıkışın
anahtarıdır!
Demek, bir Hıristiyan iktisadı var.
Demek, bir Musevi iktisadı var.
Demek, bir de İslami iktisat var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12. Uluslararası
İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı'ndaki
konuşmasında şunları söylüyor:
Bu çarpık yapının alternatifinin insanı
merkeze alan, emeği yücelten, haksız
kazanca müsaade etmeyen İslami
ekonomi ve finans modelidir.
İnsani, ahlaki ve çevreci karakteri faizi
ve sömürüyü reddeden yapısıyla İslam
iktisadı krizden çıkışın anahtarıdır.
Geleceğin dünyasında faize ve
sömürüye dayalı mevcut ekonomik
sistemin yerini risk paylaşımının esas
olduğu katılımcılığa bırakacağına
inanıyorum.
Nitekim, gelişen teknoloji ve
fintek uygulamalarının İslami finans
araçlarını dünya genelinde
yaygınlaştırdığını görüyoruz.
Kâr, zarar ortaklığına göre çalışan İslami
finans kurumları, faize bulaşmak
istemeyen yüz milyonlarca insanın da
önemli bir ihtiyacını gideriyor.
Bu kurumlar son yıllarda özellikle yaşanan
ekonomik şokları başarıyla atlatarak,
geniş kitlelerin de dikkatini çekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Konferansı konuşmasını yaparken (Fotoğraf: akparti.org.tr)
Demek her şey bitti, şimdi de ekonomide
İslam'ın ipine sarılacağız, öyle mi?
Erdoğan'ın bu sözleri ciddiye alınırsa, öyle.
İslam'ın ipine sarılmak!
Tarih, 14 Temmuz 1996.
Milliyet'ten Nilgün Cerrahoğlu
teybini Erdoğan'ın önüne koyup sorar:
"İktidara geldiğiniz zaman İslam’a aykırı kanun kalkacak mı?"
Erdoğan yanıtlar:
"Referansımıza ters hiçbir şey yapmak
ve yaşamak istemiyoruz."
Gazeteci sorar:
"Referansınıza ters kanun kalkacak mı?"
Erdoğan yanıtlar:
"Tabii kalkacak."
Anlaşılan o ki, her şey bitti şimdi sıra
ekonomiye geldi.
Ekonomide de İslam'ın ipine sarılacağız.
Demek ki ekonomide işimiz Allah’a kaldı!
Allah sonumuzu hayreylesin!
Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.