Bugün en büyük derbi var.
Peki ya derbi heyecanı?..
Pek göremiyorum etrafta.
Bende de böyle bir derbi heyecanı olmadığını söyleyebilirim.
Kaç gündür yaşanmıyor o heyecan.
Eskiden böyle değildi.
Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinin heyecanı günler öncesinden yükselmeye başlar, özellikle son birkaç gün zirveye tırmanırdı.
Aramızda telefon trafiği hızlanır, Fenerli dostlarla birbirimizi kızıştırmaya başlardık.
Şimdi bir telefon bile yok.
Maç öncesi de bir yerlerde buluşur, renkli futbol geyiğinin tadını çıkarırdık.
Bu kez öyle değil.
Sessiz, heyecandan yoksun bir derbi öncesi yaşıyoruz.
Tadımız fena halde kaçmış durumda.
Niye?
Bu memlekette -passolig nedeniyle de- bir türlü dolmayan tribünler önünde oynanan futbolun perişan hâlleri bizi bu noktaya getirdi.
Türk futbolu öylesine iniş içinde ki, yeşil sahalarda öylesine bir seviyesizlik sergilenmekte ki, futbol keyfimiz yitti gitti.
Ne yazık ki öyle.
Cimbom da, Milli Takım da dökülüyor
Derbi heyecanı yok. Tadımız kaçmış durumda. Passolig nedeniyle de dolmayan tribünler önünde oynanan futbolun perişan hâlleri bizi bu noktaya getirdi, futbol keyfimiz yitti gitti
Milli takım da dökülüyor!
Bir zamanlar elemelere, deplasmandaki maçlara da giderdim.
Şimdi milli maçlarımızı televizyonda seyretmeye dahi zorluyorum kendimi.
Son 1-1’lik Letonya maçımız acıklıydı.
Fatih Hoca’nın saha kenarında, kulübe önündeki hâlleri ise doğrusu hazindi.
Cimbom da dökülüyor.
Kulüp bir kaos yaşamakta.
Başkan Ünal Aysal, geçen yıl sezon başladıktan sonra Fatih Hoca’yla yolları ayırmıştı.
Şimdi de, yine sezon başladıktan sonra bu sefer kendisi ayrılıyor.
Yeni başkan adayları da göreve ancak yedi aylığına talip oluyorlar.
Bunların hiçbiri, eski deyişle, eşyanın tabiatına uygun değil. Bu koşullardaki bir kulübün ‘kaos’a düşmesi normaldir.
Galatasaray, 2000 yılında UEFA Şampiyonluğu’yla tavan yapan başarısını kalıcı kılacak bir sistem, bir altyapı oluşturamadı.
Kısacası, kurumlaşamadı.
Profesyonel bir yapı kuramadı.
Bugünkü kriz de, böylesine sağlam bir temeli yıllardır atamadığımız için yaşanıyor.
Siyasetin elini çekmediği futbol
ehil ellere teslim edilmiyor
Türk futbolu da öyle.
Yıllardır kötü yönetiliyor.
Bir türlü kurumlaşamıyor Türk futbolu da.
Profesyonelleşemiyor.
‘Siyaset’in eli işin içinden bir türlü çıkmadığı için de, Türk futbolu ‘ehil eller’e teslim edilemiyor.
Yedi sekiz yıl önce yazdığım, n’olacak bu futbolun halleri konulu bir yazıya rastladım elektronik arşivimde.
Şenes Erzik’le yaptığım bir sohbet.
Erzik, 1990’larda Federasyon Başkanı olarak Türk futbolunda çıtayı yukarı doğru zıplatmıştı.
Uzun yıllardır UEFA’nın Asbaşkanı olan Şenes Erzik, 2007 yılında, yine Türk futbolu zor günlerden geçerken bana şöyle demiş:
“Kendi içimizde kavgayı bırakıp kolları sıvamak lazım. Değişimi düşünmeliyiz. Stratejik planlamayı düşünmeliyiz. Kendi aramızda itiş kakış zamanı değil. Tam tersine, her türlü görüşe, her türlü fikre açık olma, kulak verme zamanıdır.”
Değişim…
Stratejik planlama…
Uzun vadeli düşünme…
‘Ego’lardan sıyırılıp her türlü fikre açık olma…
Dün Şenes Erzik’le telefonda sohbet ederken şöyle dedi:
“Yedi yıl geçmiş aradan, ama değişen bir şey yok. Yine değişim, yine stratejik planlama, yine uzun vadeli düşünme… Ama bugün ne yazık ki orta yerde bir proje yok. Üzerine konuşacak, tartışacak, yeni fikirler üretecek bir proje olmayınca, ne yapacaksınız ki?..”
Dünya futbolunu yöneten FIFA, UEFA gibi yapıların yönetiminde uzun yıllardır yer almış, ömrü futbolla geçmiş Şenes Erzik böyle diyor.
Eski heyecanı olmasa da
Arena’da bağıracağım: En büyük Cimbom
Milli takım dökülüyor! Letonya maçımız acıklıydı. Fatih Hoca’nın hâlleri hazindi. Cimbom da dökülüyor. Kulüp bir kaos yaşamakta.
Ara sıra futbol yazıyorum.
Çünkü bir futbolsever olarak, damardan bir Cimbomlu olarak futbolun bu memlekette iyi yerlere gelmesini, heyecan vermesini istiyorum.
Bu gidişle Arena’ya, stadyumlara giderken, ya ayaklarım geri geri gidecek ya da alanlardan tümüyle çekilip, hafta sonları sadece İngiliz Premier Lig maçlarını televizyondan seyredeceğim.
Evet, bugün en büyük derbi var.
Eski heyecanı olmasa da…
Yine Arena’daki yerimde olacağım ve ‘En büyük Cimbom’ diye bağıracağım, damardan bir Galatasaraylı olarak…