Doğrudur, demokrasinin yolu
Diyarbakır'dan geçiyor.
Doğrudur, barış ve huzurun yolu
Diyarbakır'dan geçiyor.
"Diyarbakır'ın acıları"yla yüzleşmeden
bu memlekette barış ve demokrasinin
yolu açılamaz.
Bir başka deyişle: Bu ülkede barış,
demokrasi ve hukuk diyorsak,
"Kürt sorunu"nu çözmekten başka çaremiz yok.
Kürt sorunu çözülmeden bu ülkeye
barış, huzur ve demokrasi gelmez,
siyasal ve ekonomik istikrar
uzakta kalmaya devam eder.
Kürt meselesi, son tahlilde, hiç kuşkusuz
siyaset kurumu tarafından çözülecek,
TBMM'de çözülecek.
Ama oraya gelinceye kadar,
siyaset kurumuyla birlikte
"sivil toplumu"un yapacağı çalışmaların da
yaşamsal önemi var,
bu çalışmalar olmadan çözüm olmaz.
Bu satırları yazarken,
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun
Diyarbakır ziyaretini Halk TV'den izliyorum.
Mesajları çok yerinde.
"Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer,"
sözünü tekrarlıyor.
"Acıların kenti Diyarbakır," diyor.
Diyarbakır'ın yıllardır nasıl barışa,
huzura ve sevgiye özlem duyan
bir kent olduğunu vurguluyor.
Diyarbakır'da yoksulluğun, işsizliğin,
mutsuzluğun nasıl derinlere
indiğinin altını çiziyor.
Bu arada kendisini de, CHP'yi de eleştiriyor:
CHP bu bölgeye fazla gelmedi,
bunun farkındayım.
CHP'nin Diyarbakır'da
fazla üyesi yok, biliyorum.
Bunun kabahati bizde.
Sofranızda oturmadık,
Ankara'da oturduk
güzel güzel laflar ettik,
"Niye bize oy vermiyorlar?" diye...
Buraya kadar iyi güzel.
Diyarbakır ziyareti yerinde mesajlarla dolu.
Ama bazı önemli eksikler de var.
Örneğin, Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından
Kürt, Kürt sorunu sözcükleri pek fazla
kulağıma çalınmıyor. Konuşmasının bir yerinde,
"Kürt sorunu yoktur, diyor sayın Erdoğan.
Ona göre yoktur. Vatandaşa sor.
Sen mi bileceksin, sorunu yaşayan mı bilecek?
Böyle bir haksızlıkla karşı karşıyaysa
onu dinleyeceksin ve çözeceksin" diyor.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarında
bir önemli eksiğe gelince, o da HDP...
Şu noktayı kim bilir kaç kere vurguladım:
HDP'ye mesafe koyarak
ya da HDP'yi dışlayarak,
görmezlikten gelerek:
(1) Kürt sorunu çözülemez;
(2) Erdoğan sandıkta yenilemez.
CHP lideri de, sanıyorum,
bu çıplak gerçeğin çoktan beri farkında.
Ama bu HDP gerçeği konusunda,
Millet İttifakı ortakları nezdinde
daha yoğun mesai yapması gerekiyor.
Tabii Kürt, Kürt sorunu ve HDP deyince,
bir de kendi partisinin içindeki
ulusalcılar akla takılıyor.
Uzun lafın kısası:
CHP liderinin işi hiç kolay değil.
Birden fazla ipin üstünde cambazlık yapıyor
ve yapmak zorunda...
Başarıyı başka türlü yakalayamaz.
Ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun
hakkını da teslim etmek lazım,
bugüne kadar çektiği çizgide başarı
daha ağır basıyor.