Bir kez daha vurgulamak istiyorum:
Türkiye, 7 Haziran’da Erdoğan’la başkanlık sistemini oyladı ve reddetti.
Böylece, demokrasi ve barış açısından çok kritik bir eşik aşılmış oldu.
Diktatörlük yolunda emin adımlarla ilerlemekte olan Erdoğan’a kırmızı ışık yakıldı.
Ve bu seçim sandığında yapıldı.
Halkın oylarıyla gerçekleşti.
Düğümün millet iradesiyle sandıkta çözülmeye başlaması, bu memlekette demokrasinin geleceği açısından son derece yaşamsal bir gelişmedir.
Türkiye erken seçim ve koalisyon tartışmalarına dalarken, bu kritik noktayı hiç akıldan çıkarmasın.
Kesinlikle gözardı edilemeyecek ikinci bir nokta daha var.
Erdoğan’a kırmızı ışık yakılıp demokrasi ve barış yolunda çok önemli bir dönemeç alındıysa, bu başarıda en büyük, en belirleyici pay, Selahattin Demirtaş’la HDP’nindir, yüzde 10 barajının yıkılmasıdır.
Türkiye, bir lider olarak sahneye çıkmakta olan Demirtaş ve HDP ile demokratik değişim ve barış noktasında büyük bir şans yakalamış bulunuyor.
Türkiye istikrar diyorsa...
Hukukun üstünlüğü diyorsa...
Yeni anayasa diyorsa...
Kürt sorununda çözüm süreci diyorsa...
Barış diyorsa...
O zaman, Demirtaş ve HDP ile yakalanmış olan şansı iyi değerlendirmek gerekir.
Demirtaş ve HDP’yi kimse yok saymaya kalkışmasın.
Yazın bir kenara:
Türkiye’yi kaos ortamına itmek isteyenlerin provokasyonları -ya da kanlı tuzakları- bundan böyle hep HDP’nin üstünden kurulacak.
Bunun ilk iğrenç adımları Diyarbakır’da atılmış durumda.
Kanla politika yapmak isteyenlerin oyununa gelmek istemiyorsak, 7 Haziran’la birlikte demokrasiye giden yolda çok önemli bir oyuncu haline gelmiş olan HDP’nin sesi kulağımızdan eksik olmasın.
O seste sorumluluk bilinci kendini belli ediyor çünkü...
Bu bakımdan HDP Parti Meclisi’nin dün yayımladığı 15 maddelik bildiriyi önemsiyorum ve bazı bölümlerini köşeme alıyorum.
'Otoriter rejim dayatmasına son verildi'
Türkiye 'istikrar, yeni anayasa, barış diyorsa, Demirtaş ve HDP ile yakalanmış şansı iyi değerlendirmek gerekir
HDP, yüzde 10 barajına, eşitsiz koşullara, çok yönlü taciz saldırılarına, bombalamalara, kitlesel katliam girişimlerine ve çeşitli hile heveslerine rağmen 6 milyonun üzerinde oy almış;
2011 Haziranı'nda gerçekleşen milletvekili seçimlerine kıyasla oy oranını yüzde 100 artırarak büyük bir seçim başarısı kazanmıştır.
7 Haziran seçimlerinde HDP'nin barajı aşarak Meclis'te güçlü bir grup oluşturmasıyla, Erdoğan'ın 'başkanlık sistemi' hayalleri suya düşmüş ve otoriter bir rejime geçiş dayatmasına son verilmiştir.
Bu seçim, aynı zamanda iktidar partisinin Ortadoğu'da izlediği hegemonyacı, yayılmacı ve mezhepçi dış politikasının da iflasının bir göstergesi olmuştur.
Suriye'de Rojava devrimi ile, Yunanistan'da Syriza'nın, İspanya'da Podemos'un elde ettiği seçim başarılarıyla emekçilerin ve ezilenlerin umudu artmıştır.
'Adresin HDP olduğu teyit edildi'
Kaos isteyenlerin tuzakları bundan böyle hep HDP’nin üstünden kurulacak. İlk iğrenç adımlar Diyarbakır'da atıldı
'Çözüm Süreci'ni donduran ve halklarımızın kalıcı barış ısrarını istismar eden AKP, Diyarbakır, Van, Ağrı, Hakkâri gibi illerde büyük bir yenilgi almıştır.
Böylece 'Kürt halkının politik temsilcisi HDP değil biziz' spekülasyonlarına son verilmiştir.
Kürt halkının 35 yıl boyunca süregelen eşitlik, barış ve özgürlük mücadelesinin parlamentodaki siyasal temsilinin adresinin HDP olduğunu teyit edilmiştir.
HDP Parti Meclisi olarak, yeni hükümet hangi partilerden oluşursa oluşsun, devlet ve hükümeti 'Çözüm Süreci'ni kaldığı yerden devam ettirmeye çağırıyoruz.
'Çözüm süreci'nin mimarı olan, bütün kritik zamanlarda 'barışta ısrar' eden, 'çözüm süreci'ne yol gösteren Sayın Öcalan'a uygulanan tecride bir an önce son verilmesini ve görüşmelerin başlatılmasını istiyoruz.
'Kadınlar yüzünü HDP'ye, sırtını Erdoğan'a döndü '
HDP'nin sesine kulak verelim, kaos çıkartmak isteyenlerin kanlı tuzaklarına düşmeyelim
HDP listelerinden yüzde 40 oranıyla 32 kadın vekilin seçilmiş olması son derece önemlidir.
HDP'nin bu büyük seçim başarısında kadınlar belirleyici olmuş, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin itici ve sürükleyici gücü olarak öne çıkmışlardır.
Yeni Yaşam çağrısı maya tutmuş, kadınlar yüzünü HDP'ye, sırtını Erdoğan'a dönmüştür.
'Özel örgüt provokasyonlara tanık oluyoruz'
7 Haziran seçimleri koalisyon hükümetlerinin yolunu açmıştır.
HDP, yeni hükümet kurma girişimlerinde meydanlarda dile getirdiği sözlere sahip çıkacak, ilkeli, sorumlu ve yapıcı siyasete devam edecektir.
Bu vesileyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı halkların kararına saygılı olmaya, anayasal sınırlara çekilerek 'ülkeyi normalleştirmeye' çağırıyoruz.
Meclis ve yeni kurulacak hükümet, demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, sosyal ve ekolojik bir anayasa için çalışmaları hızla başlatmalı ve sonuçlandırmalıdır.
Seçim sona ermiş olmasına karşın Diyarbakır sokaklarında 90'lı yılları andıran provokasyon girişimlerine, 'enseden kuşun sıkılarak' gerçekleştirilen siyasi cinayetlere tanık oluyoruz.
Bu provokasyon, cinayet ve kitlesel katliam girişimlerinin HDP'nin seçim başarısını hazmedemeyen, Kürt halkının iradesine saygı göstermeyen, Diyarbakır halkını sokağa çekerek kaos yaratmak ve seçim sonuçlarının meşruiyetine gölge düşürmek isteyen bir özel örgüt eliyle gerçekleştirildiğini düşünüyoruz.
Tetiği veya pimi kim çekerse çeksin, bütün provokasyon girişimlerinin, işlenen siyasi cinayetlerin siyasi sorumluluğunun 'halkımız istikrarı değil, kaosu tercih etti' diyenlerin omuzlarında olduğunu hatırlatmak isteriz.
Kaos isteyenlerin tuzaklarına düşmeyelim
Diyarbakır halkı seçim öncesi patlatılan bombalara bedenlerini nasıl siper ederek kurulan tuzakları boşa çıkardıysa, hayatını kaybedenlere ve yüzlerce yaralıya rağmen metanetini koruduysa, bundan böyle de oynanan siyasi oyunları, kurulan provokasyon tuzaklarını da boşa çıkaracak metanete ve deneyime sahiptir.
Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nı devam etmekte olan provokasyonları ve işlenen cinayetleri bir an önce durdurmaya ve ülkede kaos yaratma girişimlerine son vermeye ve ülkeyi normalleştirmeye çağırıyoruz.
Parti Meclisi olarak, bu seçim sürecinde HDP'yle ittifak yapan, destek veren, gönüllü ve aktif çalışma yürüten, maddi ve manevi dayanışmasını esirgemeyen, 'Yeni Yaşam' ve 'Büyük İnsanlık' çağrılarımızda biz'lerle omuz omuza olan, yan yana duran, her ne sebeple olursa olsun biz'lere oy vererek Meclis'e taşıyan, oy vermese de biz'lerle gönül birliği kuran, toplumsal ve siyasal ilişkilerin normalleşmesinde adım atılmasını arzu eden herkese teşekkür ediyor, dostluk ve dayanışma duygularımızı iletiyoruz.
Seçim sürecinde HDP'ye esin ve motivasyon kaynağı olan Gezi ve Kobanê direnişlerini bir kez daha selamlıyor, bu direnişlerde yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz.
Yazımı noktalarken diyorum ki:
HDP'nin bu sesine kulak verelim, kaos çıkartmak isteyenlerin kanlı tuzaklarına düşmeyelim.